Sen İnsan mısın ?
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Kadın, erkek, çoluk, çocuk, genç, ihtiyar herkes insan sıfatında...
Benim bir adım var...Ve insan sıfatındayım. Herkesi tanıyorum. Herkes de beni tanıyor. Verilen selamlara karşılık vereceğimden kimsenin kuşkusu yok...
İnsana da benziyorum hani!
Toplum yaşayışlarına ayak uydurabiliyorum.
Düşünme yeteneğine sahibim, konuşabiliyorum da...
Bu yetenekler, insan olduğuma onay imzası atar mı?
İnsan olmanın omuzlardaki ağırlığını hissetmek ve bu ağırlığı kaldırabilmek...
İnsanlık çok yüksek bir mertebedir, insanı değerli kılan bu mertebeyi muhafaza etmesidir...
Kavramlar hiyerarşisinde neticeyi belirlemek; yalan söylemlerle tahmin soyunu sürdürenlerin bir nevi telaşesinde arta kalan göz boyama sanatını
yansıtır...
Biz çok geciktik; vazife ile alakalandırılmış düşüncelerimize sahip çıkmaya.
Ruhumuzun algıladığı; bir hiç olan dünya yaşamının ömür boyu düşüncelerimizle hakim kılınması.
Birinci sınıf, ikinci sınıf, üçüncü sınıf dünya ülkeleri... İnsanları kümeleyen zalim gözler...
İnsanlık konferansları yapanlar. Önce insan diyenler;çözümün bilmecesine soru işareti gibi dikilmeleri; onların zıvanadan çıkmış ruhlarıyla birer kafa disiplini ölçüsüzlüğü göstermelerinin işaretidir...
Ellerim dağınık...
Sesim dağınık...
İnsanlığım dağınık...
Dünya; ey saçları ağarmış gezegen.
İnsan çoğunluğu; Düşüncelerin uyduruğu maskeli operalarda senfoni orkestrasının kapital besteleri ile görme duyu sanatını ’’sahnede görme’’ ayrıntılarla ilişkiye geçirip muazzam büyüklükte ’’gerçeği görme’’ kaybına uğramıştır...
Öylesine sağır, öylesine kör! ya da maskelerin arkasındakini gördüklerinde öylesine dabal olup başını yukarı kaldırmayan ritmi bozuk bir insan türü üremiştir...
Bozuk ritm bir zorlamadır; baş eğdiren, karşı konulmaz etkili ve çeteci bir katılmaya çağıran, düşünceye karanlık ritmler dayattıran, ruhun ahengini tamamen hakimiyet altına alan bir zorlamadır...
Ruhum ağrıyor...
Gözlerimde karaltı...
Süzülüyor kalbimden merhamet...
Dünya; ey kalbi terlemiş gezegen.
Nefret sahibi insanların ’’yüksek ruh halleri’’ nevmit insanı nevropat bir bunalıma sokarak neden-sonuç ilişkisinde sosyal düzeni temhirleyip yaşamı sara çırpınışlara mahkum kılmıştır...
Doğdukları yerlerin sendromunu şehir kültürünün bataklığına batıranlar, ilkel intikam içgüdüsü ile gelenek ve görenekleri kemiren yola koyuldular...
Pazarın bataklığına saplanıp, döktükleri terlerin helalliğini ten pazarlarında, beden çarşılarında haram kılanlar, ve haram musluklarından elde ettikleri mülklerle yaşamın doruğunda zevk titreyişleri geçirenler, mazlum insanların çığıltıları ile insanlık mertebesini kaybetmişlerdir...
Ruhumuzda gizlenen ve şahsın kendisinden başka kimsenin bilmediği o korkunç şeytani vakte kapıların aralandığı milat...
Ter döküyoruz
Saçlarımız ağarıyor
Düşünüyoruz
Konuşabiliyoruz da...
Sahi biz insan mıyız?
Koray Demirkılıç ’’_Ben İnsan Değilim_’’
YORUMLAR
Onursuz rütbeler meydanlarda alkışlanıyor... Sorumsuzluğun onursuz yönüne saplanmış hayatlar.
Gam kuyuya düşmüş...
Onursuz rütbeler itibar dilencisi...
Çark dönüyor, kötülükler ürüyor...
Suya bağırdırlar...
Namusa bağırdılar.
Halden anlamaz...
Suretden anlamaz...
Aşktan anlamaz...
Onursuz rütbelerinden kem parıltılar asılır yaşama.
Gözler, şeytanı bile aldatan günah yazgılı...
Savur güllerini
Çıplak ayaklı adam
Çıkar maskeni
Belirsin satılmışlığın...
Şimdi burada oturup böyle bir sorgu ile kendini (insanı) anlamaya çalışan bir kaleme,
"haram kılanlar, ve "
burada virgül kullanılacaksa sonrasında " ve" bağlacı kullanılmamalı ki virgül bir anlamda bunun görevini de görüyor demeyeceğim.
Ve
başlığa da metin çerçevesi ile baktığımızda soru işereti yerine parantez içi ünlem olması gerektiğini de söylemeyeceğim - evet sert olacaktı bu ki yazıya baktığımızda bir insan ağlıyor ama yine de olmalıydı artık birilerinden çimdik yeme zamanı bence-. Zira nsanlık da artık şuursuzluk içinde ve böyle de bütün ile bakarsam yazıya eleştiri yaptığım vakit eleştiriyi hak eden olacağım olmasam bile olmak zorundayım.
"Çünkü karşımda okumayı bilen ve de okuduğunu olduğu gibi kabul etmeyip sorgulayan sonrasında kendine göre şekillendiren, anlam katan bir beyin var. "
Öğretmenlerimiz de böyle öğrenelim diye uğraşmıyorlar mı ? Ki sorun öğretmenlere en yüksek kanaat notu başarılı olamasa bile en çok soran , sormayı bilen ve bunu aklen de kalben de istediğini masaya vurur gibi gösteren öğrencinindir - papağan gibi ezber edip öğrendim diyenin değil-.Ki zaten en çok isteyen en çok sorandır demiyor muyuz ? Ama yazık ki bu sadece ilk 5 yaşın içinde oluyor. Bebek gördüğünü , duyduğunu anlamak için çaba sarf ediyor soruyor, ne görse ne duysa soruyor ve büyüdükçe de böyle olması gerekiyor. Ama bir yaştan sonra artık kendime yetiyorum diyoruz ve bilmediğimizle bilmiş oluyoruz - sözde-.
Yazı ilerleme yolunda hakikaten başarılı ki çok daha başarılı olacağına da inanıyorum sakın ola yenilmişlik çığlıklarına bakışı olmasın kalemin. Ayrıca dün okuyup puan veremediğim için de çok üzgünüm.
Sanata susuz kalmış bir kalem olarak teşekkür ediyorum bu yazı için. Çünkü artık her harfi şiir, makale, deneme gibi görmeye başladığımız ve de sanat adına tek bir adım atmaya bile üşendiğimiz bir dönemdeyiz. Kaldı ki insanı, insanlığı sorgulamak artık hak getire.
Burada paylaşımdan ziyadesiyle memnun olduğum bir çalışma vardı.
Daim olsun kaleminiz.
Bu arkadaşıma ve epeydir yazılara yorum yapmıyorum. Birer birer uğraşmaktansa, buraya, genele yapmayı daha uygun gördüm.
Bana gönderilen her şiir ve yazıya elimden geldiğince baktım. Hata varsa yazdım.
Çok beğendiğim yazarlara çok sataşıyorum. Onlar kendilerini biliyor ve beni seviyorlar. Tarzımı bilmeyenlerin özellerine yazıyor, niyetimi açıklıyor, kendimi tanıtıyor, onlarla dostluklar kuruyorum. Hiç bir menfaatim de yok. Dileğim:
İyiye, doğruya, güzele, el ele...
Saygılar hepinize...
Onur BİLGE
ben bu yazıyı çok net anladım sayın Onur Bilge ve yanlış bir şey de görmedim. tabi bu okunan metne nasıl baktığımızla ilgili bir durum
ve parayla yapmadığım bir iş... yani ben halktan biriyim.
ve burası da amatör yazar ve şairlerin paylaşım mekanı
ve bu yazarımız da bence bir çok yazıdan daha anlamlı bir yazıya emek vermiş.
eleştiri yapmayın denmiyor kimseye. eleştirinizi edebi dille yapmanızı diliyoruz.
siz bu gençlerimize " gidin arkadaşlarınıza mesajla atın. asmayın yazınızı " demekle yapıcı bir eleştiri yaptığınıza inanıyorsanız...
o da sizin bileceğiniz bir durum tabi
bu çocuğumuza da özel mesajla hatalarını hatırlatmış ve doğru öneriler vermişsinizdir sanıyorum...
ha ayrıca... bazı yazıların altında onlarca yorum var. ama puan olarak bir şey yok. yani her yorum yazan çok anlayıp çok beğenerek yazmıyor onu da bilelim.
saygılar size
Değerli Arkadaşım,
Ben diyorum ki: Mademki emek verilerek yazılıyor, herkesin faydalanabileceği seviyeden verilsin. Akademik yazı yazılamaz mı? Elbette yazılır. Fakat bu tür yazıların, arı duru Türkçe ile kolayca anlaşılır şekilde yazılması gerektiği kanaatindeyim. Böyle karmaşık hale getirdiğinde, işlevini yapamaz. Yazar halka inemez. Oysa halka hitap etmekte... O nedenle ısrarla, açık bir dille yazmasını diliyorum.
Özellikle öğretilerde sert bir üslup itici olur. İnsanları kaybetmek kolaydır. Kazanmaya çalışmalıyız. Üslubunu yumuşatmasının doğru olacağına inanıyorum.
Kabul eder ya da etmez, bildiği gibi devam eder. O, onun bileceği...
Yorum yapılmamış olması da karmaşadan ileri geliyor. Yalın bir dille yine aynı şeyleri yazsaydı, kendisinden azami istifade edilecekti. Ben böyle düşünüyorum. Doğru veya yanlış, fikrimi yazdım.
Genelde yazım hatalarına falan değinir, tartışmaya girmek istemediğim için içeriğe çok karışmazdım. Bu defa da karışmadım. Söylem biçiminin, içeriği boğduğuna değindim.
Ben, bildiğini öğretmeyi seven biriyim. Hocalık iddiam yok. Acımasızca eleştiriyi de seviyorum. Bana eleştiri yazıldığında, etkili yorum seçiyorum. Teşekkür ediyorum. Hem de defalarca.
Herkesi deviren pehlivan değildir. Pehlivan, gayzını yutabilendir. Tahammüllü olmalıyız. Yazılarıma eleştiri geldiğinde, hemen yorum yazarak cevap vermem. Bir sonraki yazımın konusuna ilave ederim. İmla hataları konusundaysa, yorum olarak yazar, doğru bildiğimi savunur veya denileni kabul eder, teşekkür ederim. Bence böyle olmalı.
Ben bu işi parayla yapıyorum. Burada teşekkür dahi istemiyorum. Yanlışı şiddetle savunmasınlar, yeter.
Kötü niyeti olan, kendisini bitirir. Niyetim, çokları tarafından biliniyor.
Eleştiriyi, özellerine yazarak yapmaktaydım. Açık yapılmasına karar verildiği için yazıyorum. Rahatsız olanlar belirtsin, onlara yazmayayım. Saygı duyarım.
Mutluluklar...
Onur BİLGE
hayırdır neyin savaşı veriliyor üyeler arası anlayamadım.
Necdet bey, farkındasınız sanırım yorumlanan "yazı" dır.
biz bu sitede insanları masaya yatırıp onları yorumlamıyoruz. paylaşımları yorumluyoruz.
kimsenin ne olduğu, neye inandığı, hayata nasıl baktığı hiç birimizi ilgilendirmez.
yazıyı estetiği, imlası, noktalaması, edebiliği ile tartarız. arkasındaki yazarın analizini yapmayız
sizler yaşı ve bilgisi belli yerlere gelmiş kişiler olarak gençleri böyle acımasızca yıpratırsanız maalesef sadece sizleri okumak zorunda kalır bu site üyeleri. amacınız bu değildir umarım
amacımız yeni yetenekleri teşvik etmek, ufak tefek kusurlarını edebi anlatımla gösterip onları doğruya yönlendirmek değil midir ?
ki arkamızdan şiir ve yazıdan soğumuş, uzaklaştırılmış bir nesil bırakmayalım da bizlerinde yazdıklarını okuma heyecanı taşıyan yeteneklerle hep beraber yürüyebilelim. değil miii!
saçmalık!!! evet bence bir gence yazılacak en anlamlı yorumdu. saygılar efendim. hep saygıyla
sayın Onur Bilge
"Bence yazmak, okunması içindir. Okuyan herkesin ama herkesin anlaması için. Aksi halde asmaya gerek yok. Anlayabilecek üç beşine mesaj atmak yeter.
Şu ana kadar bir tek vefalı dost, anlamış görünerek yorum yazmış. Başka kim, ne anlamış? "
demişsiniz...
siz yazı alanında kendinizi ispat etmiş ve diğer yazım gönüllülerine hep destek olduğunuzu hocalık ettiğinizi söyleyerek bu alanda emek serf ettiğinizi belirtmişsinizdir.
şu üstte yazdıklarınız bu genç arkadaşımızı yeterince yönlendirmiştir eminim.
"Yazarın, bir takım bilinen bilinmeyen, Türkçe olmayan sözcük ve kavramlarla yazarak halka yukarıdan bakması anlamına gelen bu tür yazılar ne kadar rağbet görür ve beklenen işlevini ne denli gerçekleştirebilir?
Özümüzle özümüze seslenelim."
demişsiniz!
yazarın şairin işidir bilinmeyeni yazmak ki bilmeyenler de araştırsın öğrensin..
nereyi anlayamadınız sayın Onur Bilge
her yazar aynı dili kullansaydı edebi hayatımız sürekli aynı meyveyi yemekten bıkardı. değil mi?
sizler gibi yazım hayatının içinde olan kişilerin böyle bir yorum yazması beni gerçekten çok şaşırttı ve hayal kırıklığına uğrattı.
benim yorumuma kadar bu yazıya bakma gereği duymayanlar! ya da baktıkları halde yorum yazma gereği duymayanlar; ben yorumladıktan sonra nedense birden yazarı deftere girdiğine de yazıyı astığına da kalemi eline aldığına da pişman etme girişimyle yorum yazmaya başladı
umarım şu yazı alanında bir an önce yenilenme yapılır da bu genç arkadaşımız gibi kıyıya itilip gözden uzak kalan yeteneklerimiz ortaya çıkmaya başlar
yazının dışında isim verilerek karşılıklı söylemlere dönüşen yorumlar yasaktır
tekrarları halinde yorumlar silinecektir
her zaman saygıyla
Muhterem kardeşim. Sevgili Erdem. Yazıyı dikkatli okumadunız herhalde.
İnsan olmadığımızı değil; insanlık denen yüce kavrama layık hareket edemediğimizi anlatıyor. Eğer sizin anladığınız gibi anlasaydı kinse günün yazısı seçmezdi.
Bunu yazar açıklığa kavuşturacaktır elbette.
Benim melek annem demekle annemiz melek mi oluyor. Ben yazarın çok yazısını okudum. Ne zihniyet olarak ne de ahlaken böyle bir suçlamaya muhatap olacak biri olmadığını biliyorum. Yazılarının hiç biri de saçmalık değil.
İnanın ve araştırın güzel yazılar.
O arkadaş kul. İnançlı bir insan.
Ben ise sadece meziyeti alkışlayan sıradan bir okurum. Ama iyi bir okurum.
Onur bilge favori listemde. Her yazısını okuyorum. Takdir ediyorum. Saygı duyuyorum.
Ama onun yazarlara yaptığı yorumlar gibi ben de ona yorum yapabilirim. Hakaret asla yapmam. Haddime değil. Ama edebi olarak müsbet yada menfi fiekir söylerim.
Onur Bilge'ye de İnsanlık haysiyetine de sonsuz saygılıyım. Yukarıde ki yazı da tam bu durumu işliyor.
" Pazarın batağına saplanıp.........." diye giden son parağraf bile tek başına yazıyı özetliyor.
Acımasızca menfi tenkid yapmadan bir daha dikkatle okumanızı ıstırham ediyorum. SAYGILAR.
Sayın Engin TATLITÜRK'e
Sevgili dostum bu arkadaşın hatası basit ve hafife alınacak imla veya teferruat ile sınırlı hata değil.
Özde ve esasta hatta itikatta büyük bir hata ve insana ve insanlığa hakaret var.
Burada teşvik adına bile olsa her saçmalığı alkışlamak zorunda değiliz.
Elbette insan hatası günahı ve sevabı ile insandır.
İnsan İnsani sorumluluğunun farkında olandır.
Yoksa insanlığını inkar ederek diğer insanlara da hakareti kendisine hak gören NE İDÜĞÜ BELİRSİZ MAHLUK DEĞİLDİR.
Aslında o arkadaşa sormak lazım.
Tamam sen insan değilsin bunu anladık YA NEYSİN?
İnsanlar içinde ne ararsın.
Yoksa sen insan olmadığını yazar ve ispatlamaya çalışırken Bizim de İNSAN OLMADIĞIMIZMI İDDİA EDİYORSUN.
İşte değerli Dostum.
Bu saçmalıklar imla hatası veya teferruat sayılamayacak kadar önemli hatadan öte İnsana ve İnsanlığa hakaretten başka bir şey değildir.
Bence Değerli Yazar arkadaşımız Onur BİLGE’yi suçlayacağınıza hep beraber İnsanlık onurumuzu sahip çıkalım.
.
Necdet EREM tarafından 12/3/2009 3:15:18 PM zamanında düzenlenmiştir.
Evet konu çok güzel.
Yazı düşük cümleler, ağdalı ifadeler, suçlayıcı söylemlerin gölgesinde karanlık bir ruhun isyanını dile getiriyor.
Sevgili Dostum.
Siz insanın hayvani yönü olan zaafları, İnsan yapan mütecaviz duyguları sayıp dökmüş bunun yanı sıra melekleri kıskandıracak olan yetenek ve meziyetlerine göz kapamış görmek ve göstermek istememişsiniz.
Evet, insanda sizin saydıklarınız menfi karakter bulunmakla beraber insanı insan yapan saymadıklarınız veya saymak istemediğiniz üstün meziyetler var.
Eğer siz bunları görmediğinizden veya görmek istemediğinizden BEN İNSAN DEĞİLİM DİYOR İSENİZ siz gerçek manada insan olmanın gereğini, yollarını gösterecek ve İnsan olduğunuza inandıracak ve İNSAN YARATILDIĞINIZA teşekkür ettirecek tarih dolusu örnek ve önder insanlar var.
Evet Dostum.
Niçin yaratıldığını bilmeyen elbette nasıl yaşayacağını da bilemez.
Biz kendi kendimizi yapmadığımıza veya yaratmadığımıza göre sizinde şikayette bulunduğunuz keyfimizce yaşamaya hakkımız yoktur ve olamaz.
YARATILIŞIMIZA ANLAM KAZANDIRAN DEĞERLERE İHANET ETMENİN VİCDANİ SORUMLULUĞU BİZİ İNSAN OLDUĞUMUZDAN UTANDIRIYOR DESENİZ sanıyorum daha doğru bir tespitte bulunmuş olursunuz.
Bütün bunlara rağmen yazınızda veciz ve hoşa giden kısımlarda yok değil.
Gençsiniz yol uzun yük ağır sorumluluk çok.
Hayat anlam kazandırılacak şeyler ile doldurulmazsa!
SONU SIFIR OLAN DIRAMATİK BİR SAHNE OYUNU veya,
DÜNYA BAŞTA İNSAN OLMAK ŞARTIYLA TÜM CANLILARIN KARIN TOKLUĞUNNA AĞIR İŞLERDE ÇALIŞTIRILDIĞI BİR ESİR KAMPINDAN BAŞKA BİRŞEY DEĞİL..
Hayata artık farklı bir pencereden bakmak gerekiyor.
Karamsarlık ve ağıt derede deva değil.
Umut ve azim aşısı yapacak dolu ve değerli eserler vermeniz dilek ve temennilerimle.
Necdet EREM tarafından 12/3/2009 2:37:19 PM zamanında düzenlenmiştir.
Bir yanlışı kusursuz anlatmak, ona doğruluk ya da haklılık kazandırmaz. Çoğunluk ve çoğulculuk kavramlarında yapılan yanlışlık gibi. Konuya hangi açıdan baktığının da önemi çok önemlidir. Bilindiği gibi,yeryüzünde iki düzen biçvardır; kapitalizm ve sosyalizm. İnsanlar arasında oluşan tüm olumsuzlukların kaynağı kapitalizmdir. Sosyalizm, ilkelerini bilimsel esaslara, verilere dayandırdığı için, dışında kalanlara itibar etmez. Saygılarımla.
Onur Bilge değerli bir kalemdir. Lakin pek çok kaliteli yazıyı ya yapı açısından yada daha mükemmel olabilirdi tarzından menfi eleştirdiğine şahit olmuşumdur.
İmla hatalarını yapmayan yazar olamaz. Bunları düzelten insanlar vardır.
Mühim olan bence yazarın zengin anlatımıdır. Korayın çok yzısını okudum. Genç ve güçlü bir kalem.
Teferruattan kaçıp öze bakarak böyle nadir yatişen kalemleri yüreklendirmemiz ve haklarını hakkı ile vermemiz gerekir.
Saray baş pehlivanı Kel Aliço'nun muhtemel rakiplerini sildiği gibi acımasız hareketler edebiyatımız için kayıp olur.
Belkide değil kesinlikle bir büyük dahiyi küstürebiliriz.
Sevgili koray; Söylem biçiminin sertliği daha evvelki bazı eleştirenlercede söylendi.
Bu doğrudur.
Tarzındır, böyle değil şöyle yaz demek olamaz.
Bu senin zaman içinde edebiyat çevreleri tarafından olgunlaştırılmanla, kemale ulaşmanla çözülür.
Kendin gibi olmaktan vaz geçtiğin gün taklit yani hiç olursun.
Sadece kırıcı olmamaya dikkat etmen yararlı olacaktır.
Ben seni okurken ayrı, Onur bilgeyi okurken ayrı zevk alıyorum.
Sakın birbirinize banzemeyin.
Puanlamanın fazla mükemmel işlediğini sanmıyorum.
Çünkü hiç okunmamış ve günün yazısı olabilecek değerde yazılarla karşılaştığım oluyor. Ben de çok beğendiğime " bence günün yazısı " dır, diyorum.
Senin gözün oskarda olsun kardeşim. Emin ol yolun açık. Ahbap çavuş ilişkileri, liyakatsizlere pirim vermeler seni engelleyemez.
Bir de bu sitede yazın biraz uzun olunca okunmuyor. Zaman dar okuyucu da haklı.
Sevgi ve selamlar kardeşim.
iyi bir gözlemci bu genç kalem
güçlü ifadeler ve içi dolu bir anlatım. hepimiz bir yerden başlarız ve yıllar sonra dönüp bakarız ilk yazdıklarımıza.
ne kadar acemice ve keyifsiz gelir bize ilklerimiz.
yazdıkça kendini aşacak olduğuna inandığım bir yetenek. ayrıca şiirde de başarılı olabilecek bir genç görüyorum. tabi ki daha çok okuyarak ve yazarak.
olumsuz eleştiriler yazarın teşvik primidir benim gözümle. daha iyilerini okuyacağız eminim sizden. merakla bekleyeceğim yeni yazılarınızı
emek verilmiş ve güzel bir yazı. ben çok iyi anladım anlatılmak isteneni. bazı arkadaşlarımızın yazıları çok revaçta olduğu için yeni yetenekler nasılsa gözden kaçıyor. ama sanırım beğenenler sadece puan vermekle yetinmiş. keşke hepsi küçük yorumlar da bıraksaydı.
nedense yorum sayısı ile ölçülüyor çoğu değer
kutluyorum emeği. sevgilerimle
ELEŞTİRİ / YORUM
“Telaşesinde” ...telaşında...
“Dünya; ey saçları ağarmış gezegen.” Ünlem ister.
“temhirleyip” ?
“kılanlar, ve” ... Hem virgül hem bağlaç olmaz.
Bence yazmak, okunması içindir. Okuyan herkesin ama herkesin anlaması için. Aksi halde asmaya gerek yok. Anlayabilecek üç beşine mesaj atmak yeter.
Şu ana kadar bir tek vefalı dost, anlamış görünerek yorum yazmış. Başka kim, ne anlamış?
Yazarın, bir takım bilinen bilinmeyen, Türkçe olmayan sözcük ve kavramlarla yazarak halka yukarıdan bakması anlamına gelen bu tür yazılar ne kadar rağbet görür ve beklenen işlevini ne denli gerçekleştirebilir?
Özümüzle özümüze seslenelim.
Düşünce ne kadar doğru olursa olsun, söylem biçimi, sert; kırıcı, dökücü... Etkisi ters olur. Öğretide kullanılması gereken metot bu değil.
Tabi bence...
Başarılar...
Onur BİLGE