- 544 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
YİNE ÇAMUR
YİNE ÇAMUR
Türk edebiyatında klasik olarak adlandırılan birçok eser çalıntı çıktı. Edebi hırsızlık yaptığı öne sürülen yazar ve şairler arasında, Reşat Nuri, Yahya Kemal, Necip Fazıl, Muhsin Ertuğrul ve Peyami Safa da bulunuyor. İddia bu.
Yazar Murat Ertaş, sanat ve edebiyat dünyasında yaşanan meşhur tartışmaları kaleme aldığı “ Necip Fazıl-Teknikler, Polemikler, Kavgalar” kitabında Türk edebiyat tarihini sarsacak gerçekleri açıkladı. Ertaş, Türk edebiyatının çalıntı eserlerini bir bir ortaya çıkardı.
KİM KİMDEN NE ÇALMIŞTI?
Necip Fazıl edebiyatçı arkadaşlarıyla yaptığı bir konuşmada Peyami Safa’dan duyduklarını aktarırken Türk edebiyatındaki bazı hırsızlıkları dile getirdi. Necip Fazıl, “ Reşat Nuri’nin Çalıkuşu romanı, Yahya Kemal’in Leyla’sı, Muhsin Ertuğrul’un Hamlet tercümesi çalıntı eserlerden bir kaçı” dedi.
Çalıkuşu’nun Leon Frapye’ye ait Taşra Muallimesi eserinden, Yahya Kemal’in Leyla’sı ise bir Fransız şairin Solange şiirinden çalıntı. Muhsin Ertuğrul’un Hamlet tercümesi de Abdullah Cevdet’e ait olduğu savunuldu.
Ertaş, “ Peyami Safa, Necip Fazıl’ın Kaldırımlar şiirinin kendi romanlarından aktarma olduğunu iddia etti. Bunu inkâr eden Necip Fazıl, Peyami Safa’nın hırsızlıklarını açıkladı” dedi. Peyami Safa, Par4a piyesi İtalyan bir gazeteci-yazar dan intihal etti, Atila romanını Fransız Marsel Briyon’dan çaldı. Peyami Safa’nın, çocuk masallarının yer aldığı Bir Varmış Bir Yokmuş eserindeki bazı hikâyelerin de çalıntı olduğu ortaya çıktı.
Gerçeklerin ortaya çıkmasını herkes ister. Ama çürük delil ve küçük benzerlikler nedeni ile insanlara çamur atmak da doğru değildir. Ben çok büyütülen yazarların aslında ulaşılmaz birileri olmadığını yazmıştım. Lakin kimsenin hakkını da yememek lazımdır. Zaten kendi kendimize çelme takmayı çok seven bir milletiz. Mevlana Celalettin-i Rumi başta olmak üzere bizim yazarlarımızın eserleri de yağmalanıp yabancı yazarlar tarafından sahiplenilmiştir. Başka bir yazar yazdı diye aklıma gelen pek çok konuda yazmaktan vazgeçmişimdir. Aksine aynı konuyu yazmak ama, onu geçmek isteyip onunla yarışırcasına yazmak gerekir. Ondan daha güzel ele alıp, işleyemeyeceğimi kim bilebilir? Çok beğendiğin bir alıntıyı, biraz uzun tutup okuyucu ile paylaşmanın ne mahsuru olabilir? Kaynak gösterilmesi kaydıyla bu güzel’in paylaşılmasıdır. Kısa alıntılar bazen arzu edileni verememektedir. Bir birine kuyruk acısı olanlar bu durumları çamur olarak kullanmaktadırlar. Eserimden, isim verilerek alıntı yapılması beni ancak mutlu eder. Alıntı uzadıkça daha mutlu olurum. “ Demek ki dişe dokunur bir şeyler yazmışım” diye düşünürüm. Ben, her duruma öncelikle iyi niyetli yorumla yaklaşırım. Niyet iyi ise gerisi teferruattır.
Yazmak da okumak da sevgi işidir. Okuma sevdalıları böyle sudan sebeplerle birbirini karalarsa, okuyucuyu kaybetmez miyiz? Zaten okuyucu düzeyi en düşük ülkelerdeniz. Onu- bunu nasıl balçıkla sıvarım düşüncesinin yerine; kitap okuma oranını nasıl yükseltirim diye kafa yormalıyız. Bütün okullarda her ay bir kitap okunmasını sağlayan ders koydurtmalıyız. Ben, öğrendiklerimin yüzde seksenini okul dışında öğrendim. Okulda öğrendiklerimin de yarısı yalan-yanlış çıktı. Coğrafyalar değişti, madenler tükendi, formüller ve kanunlar yenilendi, yalanlar doğru, doğrular yalan çıktı. Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir denildi, altından tehditler ihtilallar çıktı. Hainler vatanperver çıktı. Çok ciddi meselelerimiz var. Her alanda gasp edilen hak ve hürriyetlerimiz, yok edilen güzellikler varken çamurla uğraşmaktan vazgeçelim. Bir birimize sevgi saygı sunalım. Fakirlik ve cehaletle savaşalım.
YORUMLAR
Sanırım, yazarlar da, müzisyenler gibi, bir süre sonra kısır bir döngüye giriyorlar, konu açısından. Yaz,yaz nereye kadar? "An gelir konu biter" gibi olabilir mi? Belki, neden olmasın? Örneğin; Aşk kitabını okudum, Elif Şafak'ın. Şimdi Bab-ı Esrar'ı okuyorum, Ahmet Ümit'in. (Az kaldı, bitmesine, paylaşmaya çalışacağım sizlerle. Aklıma takılan yine çok şey var.). Konu aynı. Hatta kurgu bile, çok benziyor.
Oğlum, ilkokuldaydı. Öğretmenine gidip " Çocuklar kitap okumuyorlar. Büyük eksiklik. Teşvik edin, en azından, her ay bir kitap okusunlar " dedim. Olay gayet güzel başladı. Fakat öğretmen bey, " Okuduğunuz kitabın özetini çıkartın, not vericem " dedi. Okumak eylemi, çocuklar için, Ödev'e dönüştü. Keyfi kaçtı.
Yazınızın, tümüne ama en çok son paragrafına yürekten katılıyorum. Harika bir tesbit. Kutluyorum. Saygılar.