- 564 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ÖNCE RABBİME SONRA DA ÜÇ KİŞİYE TEŞEKKÜR BORCUM VAR–6-
"İnsan, diğer insanlardan hiçbir şey istememeye, onlara hep vermeye alıştığı zaman, elinde olmadan soylu davranır."
"Acıların bölüşülmesi değil, sevinçlerin bölüşülmesidir dostluğu yaratan ..."-Nietzche-
Şiir etkinliğimiz 16 Ağustos Şükrü Tunar Kültür Merkezinde gerçekleşmişti. Şairlerden katılım oldukça fazlaydı. Türkiye’de bir ilk olmuştuk. Bestekâr ve şair Cemal Safi, yazar Cezmi Ersöz gelince bir kıyamet koptu. Bazı şairlerimize ters düşen bu iki medyatik isimle en çok 2008 yılının Yunus Nadi Ödül sahibi Abdülkadir Budak Bey sinirlenmişti. Tepkisini de açıkça gösterdi ve sahnedeki protokol yerine oturmadı.
Sarıkız şiirleri okundu, kitabı olan yazarlar okurla buluştu, etkinliğin bitiminde de Belediye Başkanının bizlere sunduğu sürprizleri, yüreğimizi okşamıştı. Kucaklarımızda çiçekler ve ödül plaketleri yanı sıra, 60 şair ve yazara verilmek üzere, Kültür Merkezinin kapısında görevliler elimize, Körfezin bitki dokusunda yetişmiş ürünlerinden; zeytin, zeytinyağı, zeytinyağı sabunu, zeytin çiçeği kolonyası ve Edremit’i tanıtan küçük broşür olmak üzere elimize tutuşturulmuştu.
Bütün bunlara imza atan bir isim daha vardı. Belediye Başkanımız Av. Tuncay Kılıç ile birlikte olan Sn. Zekeriya Özdemir Bey’i unutmamak gerekiyor. Etkinlik öncesi ve etkinlik boyunca elinden gelenin fazlasını sunmak için çırpınan Zekeriya Bey, aynı zamanda bir yazar ve tarihçiydi. Bir şey dikkatimi de çekmedi değil…
Edremit Belediye Başkan Sn.Av.Tuncay Kılıç Bey’in bu etkinlik için Zekeriya Özdemir Bey’e tüm sorumluluğunu vermiş ve Edebiyat Galerisi Net sahibi ve yöneticisi olarak birlikte yola çıktığımız bu projede, nedense beni saf dışı bırakmış o sarışın dost sandığım kişi ile programı sürdürmeleriydi…
Bir anda bu değişim nedendi? Üstelik etkinlik öncesi bana güler yüzünü ve nezaketini içten gösteren ilçemizin bu yöneticisi, etkinlik dahilinde 360 derece değişmesine de bir anlam veremiyordum. Sürekli o sarışın kadınla birlikte ve projeler geliştirmekteydiler. Ne zaman şiir etkinliği için bir soru sormak için veya programla ilgili yanına gitmiş olsam, anında yüzündeki ifade değişiyor sertleşiyordu bakışları da…
Bu yeni durum da beni üzdüğü gibi bazı şair arkadaşlarımızın da dikkatinden de kaçmamıştı. Hatta içlerinden bir tanesi;
“Emine Hanım, siz boşuna zahmet etmeyin, size hayır, diğer sarışın bayana evet, diyecektir, en iyisi mi, siz tüm yetkileri o kişiye yükleyin, bırakın su yolu bulur…” diye akıl dahi vermişti.
Oynatmaya az kalmış aklım bu fikiri benimsemiş ve sessiz kalmayı yeğlemiştim.
Evet, ben bir yandan bedenimin yeni ve acımasız konuğu kanserle savaşırken bir yandan da hızla gelişmekte olan bu yeni duruma adapte olmaya çalışıyordum. Adeta kayalığa yapışan bir midyenin direnme gücünü göstermiştim.
Üç gün dört gece süren etkinlik boyunca ruhumun ajitasyon olmaması için de düşünce gücümü pozitif kullanıp, beynimi iyi duygular yükleyip beslemiştim…
Veda vakti geldiğinde gönül dostlarım; o değerli elleri kendi yazdıkları kitaplara imza atma yarışına girmişti. Her biri ayrılırken yürek özlerini damıttığı şiir ve öykü kitaplarını sevgilerini sunar gibi elime tutuşturmuşlardı.
Şimdi tek tek gözden geçiriyorum ve her bir dostumun el yazılarını okuyup gözbebeklerim ise yazdıkları duygu dolu dizelerinde geziniyor.
Sıra Cezmi Ersöz’ün imzaladığı kitaba gelmişti. İlk sayfada yazılı olan sözcükler ise gözbebeklerimin büyümesine neden olmuştu.
“Güzelliğiniz tüm kötülüklerin kapısını zorluyor…”
Emine Pişiren/Bursa 23.11.2009
Devam Edecek