Nerelerde kaldınız?
Öylesine...
’Müsaitseniz annemler bu akşam size gelecek’ diye komşuya gönderilen
küçük çocuklar zamanı;
Bir şarkıda dendiği gibi arkası kuşlu küçük aynalara bakarak
taranan saçlar;
Genç ablaların fotoromanlardaki kahramanları gerçek yaşamda
arama çabaları;
Annelerin evi çekip çevirme, çocuk (ları) ve sevgili
kocalarına en sevdiği yemekleri hazırlama gayretleri;
Gaz lambası ışığında kurşun kalemden çıkan yazının o güzel
görüntüsü;
Yamalı çoraplar ve sümerbanktan alınan bot ve giysilerin
sevinci;
Mahalle sokaklarında lastik top peşinde koşan, akşamları
saklambaç oynayan ufaklıklar;
Küçük Ev, Bonanza, Kaçak, Zengin ve Yoksul dizilerine
kilitlenen milyonlar;
Mahalledeki bilumum meyve bahçelerine dadanan yaramazlar;
Harçlıklarını toka, şeker, oyuncak bebeğe harcayan geçmiş
zaman çocukları;
İşe giderken eşlerine paltolarını tutan cefakar anneler;
Ailesini derinden seven, göstermeyi bilemeyen saygıdeğer eski
zaman babaları;
Evde hazırlanan köfte, sarmaları, çiğdemleri afiyetle yiyen
yazlık sinema tutkunları;
Hulusi Kentmenler, Ayhan Işıklar, Adile Naşitler;
Barış Mançolar, Müzeyyen Senarlar, Esmeraylar, Erkin Koraylar devri insanları;
Mahallelerde tur atan bıçkın delikanlılar;
Mahalle kasapları, berberleri, manavları;
Düğünlerde oğullarına eş arayan keskin bakışlı kaynana
adayları;
’Kalbin kadar temiz bu sayfaya’ diye başlayan hatıra
defterleri;
Sevgilerini kareli defter kağıdı ile ilan eden liseliler;
Düğün salonlarında düzenlenen çay partileri; one way ticket,
rasputin ile dans eden sevimli gençler;
Bakkal amcaları oyalayıp, şeker aşıran alaburus traşlı
veletler;
Kemalttin Tuğcular, Ömer Seyfettinler, Köprü Altı Çocukları, Diyet devri çocukları,
Tommiks, Teksas, Zagor müdavimleri,
Yedicüceler, Keloğlanlar, Malkaçoğlu,
Vikingler, Susam Sokağı, Heide izleyicileri...
Ront için hazırlanan fırfırlı eteklerini kırmızı pabuçları
üzerinde çekiştiren at kuyruklu, sevimli kız çocukları;
Zeki Mürenli, Nesrin Topkapılı, Orhan Gencebaylı, çerez,
meyve eşliğinde geçirilen yılbaşı akşamları;
Bayramları bayram gibi yaşayan aileler, çocuklar.
Bayram namazı sonrası evlerde günler önceden yapılan temizlik kokularıyla
öpülen eller, kırmızı pabuçlu sevimli çocuklar;
Harçlık dağıtan evleri birbirlerine söyleyen haylaz veletler;
2 tur bisiklet sürmek, salıncak sallanmak için gidilen
mahalledeki boş top sahaları, toprakta oynanan meşe (bilye-misket)
den başını alamayan, sek sek oynarken mızıkçılık yapan, saklambaç,
yakan top oynarken akşam yemeğini kaçıran dünün sevimli çocukları;
Yazlık sinemalarda çıt çıt çiğdem sesleri eşliğinde ağlayan
anneler, babalar;
Yitip gittiniz mi, nerelerde kaldınız, pek uzun zaman oldu
görüşmeyeli,
Bizleri çok mutlu etmiştiniz...
Geçip gittiniz mi sessiz sedasız hayatımızdan, hiç mi umut
yok dönmeyecek misiniz bir daha?
Kiminizin kabirleri başına gelen dahi mi yok, Allah
mekanınızı cennet eylesin...
Siz yine de onların; hani fırfırlı
etekli kızlarınızın, sümerbank ayakkabılı oğullarınızın kusuruna
bakmayın, çok meşguller efendim çook... Herbiri bir işle meşgul,
çalışıyorlar, hem de nasıl birbirlerine nispet edercesine, önceden
harçlıklarını paylaşıyorlardı, yaşamlarını da, şimdi hepsi büyüdü
kocaman kocaman adamlar, kadınlar oldular, hepsi meslek sahibi.
Yoğundur işleri, siz onların kusuruna bakmayın. Hal hatır mı dediniz,
orada durun işte, mail denen bir mektup türü çıktı, yazıyorlar, hal
hatır soruyorlar birbirlerine, bir de arasıra cebindeki harçlıkların
yerini alan telefonları ile konuşuyorlar yoğun işlerinden fırsat
oldukça. Hep sizin öğrettiğiniz gibi davranıyorlar birbirlerine,
nazik, terbiyeli, hanımefendi, beyefendi diyorlar, sık sık tenbih
ettiğiniz gibi yabancılara karşı da pek kibarlar, izin verirseniz,
uygun görürseniz diye hitap ediyorlar eskiden dertlerini
paylaştıklarına da, aynı tabaktan yemek yediklerine de, birbirlerine
işlerini anlatıyorlar daha çok...
Sizin eski evinizin yerine apartman yapmışlardı, şimdi site
oldu, bakkal Hüseyin Amca da vefat etti geçenlerde, oğlu Ahmet sattı
evi barkı, bayi olmuş bir yerlerde. Komşularıyla hafta sonları
brunch’a gidiyorlar. Köy pazarlarında hatıralık eşya oldu eski yeşil
sabunlar, sayılarca arttı televizyonlar, hani eskiden kapanıştan
sonra karlı halini seyrettiğiniz...
İşler yoğun velhasıl,
sokaklarda oynayacak çocuklar da yok artık, evlerde bilgisayar
oynuyor her biri, msn de konuşuyorlar, hep dediğiniz gibi okudular
çocuklarınızın herbiri... Modern oldular artık, zamanları pek yok
eskisi gibi...
Sağlıkları da iyi, durumları da, hepsi iş-güç sahibi,
siz hiç merak etmeyin...