Gözyaşlarımın Dinmediği Gece
İnançlı bir aileden gelme inançlarıyla beslenen biriyim. Mübarek bir geceye hazırlıyordum kendimi. Orucumu açıp sabaha kadar duaya hazırlanıyordum ki! Televizyonu açmak geldi aklıma.
Biraz televizyondan dinleyecektim camilerden okunan mevlüdü şerifi. onüç şehit verdiğimizi duydum; sanki bütün tüylerim cam kırığı gibi vucuduma batmaya başladı. Allah’ım şimdi bu su gibi gençlerimizin annesi babası ve yakınları ne hale gelmiştir diye düşünerek sanki benim evladıma bir şey olmuşcasına bağırmışım bilmeden. Aşağıdan sesimi duyan komşu bana bir şey oldu endişesiyle nefes nefese kapıda elini zilden çekmemecesine bir taraftan da yumrukluyordu kapıyı.
Ben birine bir şey olmuş diye kapıya koşuyordum. O saniyeler içinde o kadar çok şey düşündüm ki. Çoğuğumuz yaşarız bu hali endişeli zamanlarda; hani dünyayı yıkar yeniden kurarız saniyelerde.
Hem o ailelerin yerine geçiyor, hemde geçmek istemiyordum.
Ağlıyordum evet ağlıyordum ama, o annenin babanın yandığı kadar yanabilirmiydim tabi ki olanaksızdı. Kimin hakkı vardı Allah’ın verdiği canı almaya ve bu ulusu bu mübarek gecede yasa boğmaya.
Hangi kalem yazabilirdi bu acıyı, hangi kitaba sığardı böyle bir
adilik, canilik. Yüce Allah’ım böyle bir mikropları nasıl salmıştı yeryüzüne?
Aklım olanlara cevap veremiyor artık. Ne oldu insanlara, neyin peşindeler gideceğimiz boyumuz kadar toprakken o da kısmet olursa eğer. Yanan yüreklere sabır diliyordum Allah’tan. Gencecik umutları bir defa daha gömüyorduk toprağa sadece üzülerek. Bizler ki Çanakkale geçilmez diyen, kurtuluş savaşında kadınlarımızla kızlarımızla savaşan bir neslin çocukları torunları değilmiydik yoksa!? Biz kimdik, olanlara seyirci kalacak kadar mı yitirdik cesaretimizi? Son zamanlarda ölümlerin adına şehit dendi. Millet ayaklanmasın diye mi? Şehitler ölmez diyoruz; peki kaç şehit geldi geri bu da teselisi mi acının?
Hani damarlarımızdaki asil kana ne oldu? Para mı karıştı kanımıza, Amerikan doları mı? Neler oluyor bize, neler?! Biz hangi neslin evlatlarıyız. Özür dilerim yazıyı okuyunca biraz sizin de içiniz acımış gözünüz nemlenmiştir belki de... Benimkiler kurudu. Doktorumdan göz yaşı aldım dün, yeniden ağlayabilmek için... Gençlerimize, yanan ormanlara, satılan vatana ağlamak için... Artık gözyaşlarıyla kurtulmuyor bu vatan! Siz hiç bir Cumuhur başkanının, bir başbakanın, ya da millet vekilinin çocuğunun şehit olduğunu duydunuz mu? Ben duymadım, okumadım, görmedim!
Hadi birileri utandırsın beni tek utancım bu olsun. Yoksa insanlığımdan utanıyorum yanan yüreklerin çekilen acıların yanında ben sadece ağlayabiliyrum olmayan gözyaşlarımla, tüylerim ağlıyor bedenime batan cam kırıkları batar gibi. Aklım yetmiyor artık bu haksızlıklara...
Bu bir Hikaye değil, Deneme hiç değil yaşanmış gerçek duygular gerçekten yaşadığım bir gecedir unutamıyorum unutmayacağım da. 11/ 10/ 2007 yazdım yaşayarak, duyarak ve ağlayarak.