- 1130 Okunma
- 16 Yorum
- 0 Beğeni
Seni Sevmeme İzin Verir misin?
Sevgiliye Mektuplar / Seni Sevmeme İzin Verir misin?
......... Seninle bir kez sevişsem ömür boyu beni bırakamazsın, öyle şehvet, öyle arzu dolu ve doyumsuzum ki sanki yıllardır kendimi sana sakladım diyordu gözlerime bakarken ama bana yalan gelen ifadelerle� Şehvet; arzu dolu sevgiliyle doyumsuz saatlerin gecenin gündüze, dondurucu kışın Ağustos sıcağına çevrildiği anlardı oysa ve susmak düştü payıma�
��� Egenin kışkırtıcı, tahrik eden havasının mevsimiydi şimdi, etkiler insanoğlunu inanırım ama sağılacak koyun, damızlık bir dana yani etinden, sütünden, derisinden faydalanılan nesne değildim şimdiye kadar olmadığım gibi� Bir kez gidip sonra sokağından bile geçmediğim, günlerce kustuğum o iğrenç ve kötü genelev deneyimim gelince aklıma her şey içice geçti, karıştı, ben dışarıda kaldım, üşüdüm, yandım, kör-sağır oldum, geçici felçler yokladı beynimi� Son bir kadeh rakı beynimdeki her şeyi sıfırlar dedim ama sen hariç sevgili�
��� Ve saatler sabahın beşine yaklaşırken �uyu artık birkaç saat sonra imza günün var � demesem kurban bayramında kesileceğini anlayınca donuk gözleriyle yaşlarını içine akıtan o zavallı o masum koyunlar gibi anlamsız, boş, donuk bakmaya devam edecekti� Duymuş muydu derken kitaplarını toparlamaya başladı, başını �haklısın� anlamında sallayarak� Korkuyorum, yanımda yat ama sarılma dedi şehvetini, arzusunu, doyumsuzluğunu unutup� Soyma beni, dokunma, yanımda olman güven veriyor, her şeyden herkesten korkuyorum, cesaretim ol diyordu uykuya dalarken�
��� Tuhaf �sen diğer erkeklere benzemiyorsun� dedi sızarken� Diğer erkekler? ... Ben? ... Yoksa yarı ölü bedeniyle sevişeceğimi mi zannetti? ... Kahretsin, ne bileyim şehvet dolu kadının sızarken beyninden geçenleri� O zaman ben diğerleri gibi değil öteki erkek olarak korunaklı bir gece sunmalıyım� Diğer erkekler� Ben� Oysa adını aşk, saçlarını, kokusunu bahar, gözlerini annem bildiğim o ölümsüz sevdam ve tanrıçama rastlamadan önce ne farkım vardı sanki diğer ve öbür erkeklerden? ... Tanrıçalığını ilan etmeme ramak kala ardımdan sürüklediğim pisliklerden ne derece arınabilmiştim? Ve hala diğer erkek iken aylarca tapındığım kadını ağlatırken neredeydim, kime benziyordum, hangi erkektim? ��İçime gir ama sigaranı söndürme�� adlı yazısı geldi aklıma Cezmi�nin kahramanlar farklı sosyal karakterdeydiler ama biri erkek biri dişi olarak örtüşen bir oyunun içinde hissettim kendimi� Lanet ederim bazen sosyal yarama basıldığında erkek oluşuma, sabahın altısında ılık duş paklardı beni, bilemem sonrasında nasıl bir erkek olurum?
��� Aşk kaç kez çalar insanın kapısını, insan kaç kere âşık olur? Dedi durgun geçen imza gününün sigara molasında� Bir gün önce yani şehvetinden gem vurmadan saatler önce �aşk bir kez� demiştim ama nasıl baktıysam anlar gibi yaparak gözlerini kaçırdı� Demli çayımdan bir yudum aldığımda kulağımda bir ses yankılandı, yankılandı, yankılandı... �SENİ SEVMEME İZİN VERİR MİSİN? � � Sev be kadın, istediğin kadar sev, sınırsız sev, sevgi bahçemden çiçek mi çalıyorsun da bekçiden izin ister gibi istiyorsun� Sessiz sev, bensiz sev, sensiz sev, sadece sen sev� Bir gün rakı kadehiyle kapını çalsam demişti, oysa hiçbir kapım yoktu artık ardında olacağım�
��� Platonik aşklar ile onun uluslar arası dayanılmaz sancısını en iyi bilenlerdenim, gazi olan kentine vardığında geçici şehvet sancıların yok olur gider sevgili dost şaire� Yıllar önce bozkırda otobüse binip yerime oturduğumda çoktan gitmiştin ya sevgili, hani vedaları değil �hoş geldin demeleri � severdin, ne bir veda oldu senden yıllar sonra nede hoşgeldinlerim�
Ölümsüz bir aşkın;
- ÖLÜM�ü sen
- SÜZ�ülen iki damla yaşı bendim sevgili�
- Adana
YORUMLAR
bir kaç kez geçtim üstünden...
"Sev be kadın, istediğin kadar sev, sınırsız sev, sevgi bahçemden çiçek mi çalıyorsun da bekçiden izin ister gibi istiyorsun… Sessiz sev, bensiz sev, sensiz sev, sadece sen sev… Bir gün rakı kadehiyle kapını çalsam demişti, oysa hiçbir kapım yoktu artık ardında olacağım…"
takıntım oldu burası...insan dedim kendini sorgular elbet..hatta yargılar da...durduğu yeri, şekli...sindiremez zaman zaman çıkardığı sesi, takındığı rengi... bu noktada bir hayranlık oldu zaten ... sağlam bir iç hesaplaşmaydı...
ama alıntı yaptığım noktada aslında yakalanan bambaşkaydı.
verilen iznin izni isteniyordu oysa deli gibi...kabuk bağlamamış yaraların eşliğinde belkide..sev derken sevsem diyordu kanayan yaralarımla...bir de sen acıtsan canımı adı aşk yaa...her halinde mola...
ve der gibi yazar ...
sen bakma bana
gir içeri
hala aklımda umut çiçeklerinin saltanatı var
hala aklımı kurcalar arka sokaklar
duvarlar, merdiven boşlukları
köşe başları
hala mahallenin fahriye abla'sına aşıkken
bir ondörtlü namlusunda aşkım ben
meydanların konuğu
bulvarların çocuğu
büyümeden ölmek….tek sorumluluğu
....
kurgusuyla, sesiyle harika bir çalışmaydı..ve final gerçekten sağlamdı...
teşekkürler olgun......paylaşmış olmanın hazzı ile ayrıldım sayfadan...
sevgimle..
Tekrar sizi burada görmek ve o doyumsuz, sorgulayan ve sorgulamalar içinde kendimizden de bir şeyler bulduran yazılarınızı okumak gereçkten çok güzeldi.
Özellikle " sen farklısın" diyen sevgilinin sözleri karşısında sizin gibi tüm erkeklerin kendilerini sorgulamaları gerektiğini düşündürdünüz bize.
Kutluyorum kaleminizi ve saygılar yüreğinize. Hoş geldiniz Ogun bey.
olgun ustam, hayırdır uğramıyorsun pek... ah o eski günler neydik be:)) bazen arıyor gözlerim geçmişi, bazende olgunlaştığımı hissedip daha güçlü bakıyorum yarınlara... biraz dertleşmek istedim sayfanda...
yazına gerek yok, okuyorum heryerde zaten...
dostluğuuza, tebessümle...