VEFA SANA GÖSTERİLMELİ
Kucağında benim için derilmiş pembe gülleri boşaltıyorsun eteklerime anne. Senin gönlün engin bir okyanus sanki. Sahiline yanaşmaya çalışıyorum bir fındık kabuğunu andıran pörsümüş yüreğimle. Sevgim sana olan hasretimi kor haline getiriyor. Gözlerim gözlerinde boğuluyor. Yıldızlar kayıyor karanlık ufuktan maviliklere…
Kırılıp dökülen hayatı topluyorsun ellerinle. Kalbimizde açılan derin yaraları sarıyorsun yüreğinle. Taşlara mı kazımalı senin adını, dağlara mı haykırmalı senin sevdanı?.. Bilmem ki ne yapmalı seni yüceltmek için! Kötülüklerle dolu dünyada sevgiyi bir çiçek gibi büyüttüğün senin engin dünyana “yavrum” deyip beni de kabul etmeni özledim.
Sen vakur, sen dürüst, sen merhametliydin. Senden öğrendik sevmeyi, sevilmeyi, ayakta durmayı, doğruluğu, merhameti… Senden öğrendik yaşamyı…
Sen yavrularına karşı merhamet timsaliydin. Yokluk günlerinde yavrularına yoku yaşatmadın. Yemedin, yedirdin; giymedin, giydirdin. “Cennet annelerin ayakları altındadır” diyen Kutlu Nebi’nin müjdesine nail oldun. Hangi evlat sana yüz çevirebilir anne! Hangi zalim sana el kaldırabilir, hangi hain seni üzebilir?
Geceleri diz çöküp nasihatini verdiğinde ruh dünyamda rüşeymler baş gösterirdi. Fısıltın gönlümü anlamlı kılmaya yeterdi.
Senin sayende öğrendim konuşmayı, gülmeyi. İnsanları sevmeyi öğrendim senden Yunus misali. Sesin dağları dize getirecek tatlılıktaydı., sözlerin mermere işlerdi… Ninnilerin kulaklarımda çınlardı şimdi olduğu gibi. Senden öğrendik yalanın, gıybetin, enaniyetin insanı dipsiz bir kuyuya sürüklediğini.
Kasvetli günlerin ağırlığını içinde hissederdin. Gam doluydun, acı doluydun… Yağmur yüklü kara bulutlar bile kıskanırdı senin gözyaşlarını.
Yağmurlu bir günün ardından yolcu ettik seni sevgililer diyarına. Gitmeni hiç istememiştik senin. “Emir büyük yerden.” Deyip gittin. Gittin de gündüzlerimizi zifiri karanlıklara gark ettin. Senden sonra fırtınalar koptu gönlümde. Bütün kayıklar, şilepler battı gönül denizimde. Fırtınam kasırgaya döndü hasretin boğucu gecelerinde…
Günlerce uykusuz kaldım. Neden, sonra alıştım senin yokluğuna. Zemherinin keskin soğuğunda geceyi örtü yaptım üstüme üzerindeki kara toprağa inat.
Ne olur anneciğim, ölümün öldürüldüğü diyara benden de selam söyle.
Biliyorum bedenin bizimle olmasa da sevgin, sıcaklığın bizimle. Sen ölmedin anneciğim, ölemezsin. Sadece ve sadece hayat yolunda bizden bir adım öndesin. Bir gün varış noktamız olan o diyara bizden önce gittin sadece. Güllerle dolu o diyarda henüz tomurcuklanmamış güllerden bizler için de derer misin? Gerçek dosta bir selam da bizden söyler misin?
Sen bana vefayı öğretmiştin. Vefalı olmak gerekirse vefa sana gösterilmeli. “Unutmak kurumaktır.” diyor yazar.
Ben seni hiç unutmadım ki!
Haziran 2005 / Kumru
VEFA SANA GÖSTERİLMELİ Yazısına Yorum Yap
"VEFA SANA GÖSTERİLMELİ" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.