- 1065 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KAPILAR KİLİTLİYDİ
1900’lü yılların başında Amerikan burjuvazisi, dizginleşemez iştahını, çoğu göçmen olan kadın ve çocuk işçilerin kanlı tulumlarıyla dindirmekteydi. The Traingle Shirtwaist Fabrikasında çıkan ve 146 işçinin canına mal olan yangın bunun en güzel kanıtıdır.
Şirket 10 katlı Asch binasının son üç katında kuruluydu ve atölyelerinde yaklaşık 500 işçi çalışmaktaydı. İşçilerin çoğu kadındı. Bazıları henüz 15’inde bile değildi. Daha iyi bir yaşama kavuşma arzusuyla İtalya’dan Amerika’ya göçmen olarak gelmişlerdi. Ancak hayallerini korkunç çalışma koşullarına ve yoksullukla bilenmiş bir hayata teslim etmek zorunda kaldılar.
Fabrikadaki çalışma koşulları tam bir felaketti. İşçilerin güvenliğine yönelik hiçbir tedbir yoktu. Aydınlanma gaz lambasıyla yapılıyordu ve atölyelerde yangın söndürme malzemesi de yoktu. 25 Mart 1911 Cumartesi öğleden sonra, binanın üst katındaki şirkette çıkan yangın, çok kısa bir sürede ılık bir bahar gününü karanlık bir güne dönüştürdü.
146 işçinin hayatına mal olan yangın binanın sekizinci katında başladı. Alevler kısa zamanda dokuzuncu katın merdivenlerine açılan iki kapısından birine ulaşmıştı. Kapıyı açan kişiler duman ve alevlerle karşılaştı. Diğer kapı ise kilitliydi. Bunun nedeni de; işçilerin bir şeyler çalmasını engellemekti. Dışarıdaki yangın merdiveni öylesine zayıftı ki, kaçmaya çalışanlar merdivene yüklenince merdiven yıkıldı. İşçilerin artık kaçıp kurtulmak için yapacağı hiçbir şey yoktu. Bu yüzden kadınlardan bazıları kendini 9. kattan aşağı bırakırken bazıları da oturup alevleri beklediler.
Yangın yerine itfaiye çok geçmeden ulaşmıştı. Ama yangınla başa çıkacak donanımları yoktu. Merdivenler ise ancak 6. kata ulaşıyordu. Yangın başladığında çatıya çıkarak canlarını kurtaran şirketin sahipleri, Max Blanck ve Isaac Harris haklarında açılan davadan beraat ettiler. 146 bedenin kül olduğu The Triangle Shirtwaist Fabrikası trajedisi, filmlere ve tiyatro oyunlarına konu oldu.
İkinci olay geçtiğimiz yıllarda yine Amerika’da gerçekleşti. NIKE firmasına ait bir tekstil fabrikasında çıkan yangında birçok çocuk işçi yanarak öldü. Çocuklar fabrikadan çıkıp uyumasınlar diye çalıştıkları bölüm üstlerine kilitlenmişti!..
Amerika’daki yangınların hemen bir benzeri, 2005 yılının son günlerinde Bursa Organize Sanayi Bölgesinde kurulu sentetik elyaf üreten Özay Tekstil Fabrikası’nda gerçekleşti.
16:00 – 24:00 saatleri arasındaki vardiyada çalışan işçiler, vardiyanın bitiminde yemekhanede yemeklerini yedikten sonra tekrar işbaşı yaptılar. Çok geçmeden alt kattan dumanların yükseldiğini gören işçiler, daha yakın olduğu için işverenin kullandığı kapıya doğu koşmaya başladılar. Kapıya ulaşan işçiler, kapının kilitli olduğunu görünce bu defa da, arka kapıdan çıkmak için fabrikanın içine doğru koştular. Çıkış kapısına ulaşamayan Ayşe Denizdolan, Necla Özveren, Sadife Düdüş ve Sevgi Sesli alevlerin arasında can vererek öldüler.
Yangında yaşamını yitiren Ayşe Denizdolan ekonomik şartlar elvermediği için öğrenimini yarıda keserek fabrikada çalışmaya başlamıştı. Necla Özveren’in cesedi ancak boynundaki kolyesinden teşhis edilebildi. 16 yaşındaki Sadife Düdüş yaşıyor olsaydı 17. yaş gününü kutluyor olacaktı. Sevgi Sesli ise 32 yaşındaydı ve 3 aylık hamileydi.
Tekstil sektörü ne yazık ki, günümüzde de, yoğun bir örgütsüzlüğün kayıt dışılığın ve sömürünün merkezi durumunda. Bu durumda, işçilerin yapacağı tek şey, Triangle Shirtwaist Direnişi’nin liderlerinden Rosa Schneiderman’ın sözlerine kulak vermeleridir: “ Çok kan döküldü. Kendi deneyimlerimden biliyorum ki, bu kan çalışanlar kendilerine, kendi haklarına sahip çıkana kadar dökülmeye devam edecek. Kendimizi korumamızın yolu da güçlü işçi sınıfı mücadelesinden geçiyor. ”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.