- 1602 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Yürürken Üşümüyorum
" Yürürken üşümüyorum..."
İşte bu söz sabahımı aldı elimden.Günümün geri kalan bütün
saatlerini, kara bulutların altında sağnak yağışın kollarına bıraktı sanki .Yürürken üşümüyorum ." evet" Küçük bir kız çocuğunun sabahın kör saatlarinde dudaklarından süzülen sözdü.
Yanındaki arkadaşına boşver bişey olmaz, ben alışkınım zaten diyen gururlu bir kız çocuğu vardı karşımda.Üşüyen bedenini saran titremeye aldırış etmeden yolu bitirmeye çalışandı.Küçük ayakları ile büyük adımları atarken zorlanan ufak biryürekti işte.
O kadar masum o kadar tatlı bir çocuktu ki? kucağıma alıp sarasım geldi.Dünyadaki en büyük sevgiyi ellerine verip, hasretini bitirmesi için bir çok şeyden vazgeçebilirdim.Yokluğunu hissettiği herşeyi ayaklarının altına halı niyetine sermek geldi içimden.O kadar etkiledi ve o kadar içimin sızım sızım sızlamasına sebep oldu işte.
Daha çok küçüktü ve hayatın gerçekleri altında eziliyordu belli.Farkında olmadan büyük bir sorumluluk verilmişti.Omuzlarına ağır gelen saçlarımıydı yoksa adı konmayan kaderin izlerimi bilmiyordu.Çaresizlikleri ve olumsuzlukları yaşarken bir ah bile çekmiyordu. Kabullenmişti herşeyi..Bu düşünceleri o iki dakikalık bakışmalarımızda almıştım.Bana okkalı bir tokat gibi ama bir o kadar da sevecenliği ile çaresizliğini anlatıvermişti o anda.
Neden, neden üşüyordu o çocuk. Sabahın buz kesen soğuğu karşısında neden bir montu , üstüne atabileceği bir şalı yoktu. Hangi yürek böylesi karanlık sokakların kollarında bırakmıştı o ufak yüreği... Hayret doğrusu ....
O bir öğrenciydi,,,,,,saçları iki yandan örgülü, ayağında siyah ayakkabıları ve mavi önlüğü ile üstünde penyeden bir hırkası vardı.Kapımın önünde servisimi beklerken gözüme takıldı.Konuşmalarına şahit olduğum o an, sözlerinin kulağımı tırmalayacağı hiç aklıma gelmediği ufak yüreklerin sohpetiydi.
Ellerini hırkanın kollarından iyice içeri almış, sanki biraz da büyük mü geliyordu ne. Burnunun kızarıklığı, yanaklarının al al oluşu, onun okuluna gitmesini engellemiyordu.Demek o kadar çok seviyordu ve istiyordu. "Rabbim yüreğinin güzelliğini kaderine de yansıtsın inşallah ufaklık"....dedim içimden
Ne güzel; geleceğin doktoru yada mühendisi olacak bir edası vardı. Öyle titremesine bakmayın dimdik yürüyordu, umudu bitmeyen olgun insanlar gibi davranıyordu.
“Afferin sana afferin çocuk”
Daha sonra gidişlerini buğulu gözlerle izledim.Saçlarının rüzgara dayanamadan savrulmasını, donuk kahve gözlerinden habersizce süzülen gözyaşlarını ve yeni bir umutla günü kucaklamasını uzaktan öylece izledim.
Kimbilir hangi çileli ailenin evladıydı, hangi kayboluşun bir ışığıydı o masum yüreği." Kimbilir"
Yarın sabah, biraz daha erken kalkıp onun yolunu keseceğim, konuşacağım düşünceysiye yarım bıraktığım iş hayatıma devam etmek üzere yola çıktım. Bişey olmamış gibi etrafa gülücükler dağıtıp sıcak bir çay ile masama oturduğumda yine o aklıma geldi.
Belki anlatmakla rahatlarım diye sizinle de paylaşmak istedim. Kim onun yerinde olmak ister, yada o durumdayken ne bekler...
Düşünelim lütfen....
Yardım elimizi uzatalım ve yaradanın bize verdiklerinden, hakkı olanlara da
kısmetlerini verelim...
Gelip geçici bu düzenin , bol kepçe davranmayan kaderin ezdiklerinin
yanında nefes olalım..
Bir çocuğu gülümsetmek ne büyük bir sevap bunu hatırlayalım...
Karşımıza çıkacak ilk muhtaç çocuğu bugün ödüllendirelim ne dersiniz? [ /kalin ]
YARIN BİZ YADA ÇOCUKLARIMIZ " OLABİLİRİZ"
20/11/2008
12;21
Not=Geçen sene bu zamanlarda gerçeğimde yaşadığım bir olay ve sadece bir sözünü duyduğum o çocuktan arta kalanlar işte...