- 1380 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
GEZEGENİNİ KAYBEDEN ŞEHİR...
Serin bir son bahardı ...henüz yapraklar dallarında dökülmemişti, havalar tam soğuk olmasa da, hırcın bir yağmur yağıyordu.. geceleri ölüm rengi gündüzleri kan kusan ve Gezegeninin kaybetmiş bu şehirde....
Bütün caddeler ıslak sokaklar suda boğuluyordu... ve tüm kerpiçten yapılan evler yıkılma korkusu içerisindeydi, gezegenini kaybeden bu şehirde
Fırtınalarda ışıklı panoları bile yerinde sökmüştü... tüm şehrin elektirikleri bile kesilmiş, bütün şehir karanlıkla süslenmişti .....
Ve o gece tüm yıldızlarda kaybolmuştu gezegenini kaybeden şehirde ....
Ne sevdalar vardı ne aşklar, bazılarda olsa bile onlarda hepsi kokuşmuş bir et parçası gibi ihanet kokuyordu...
Doğanın o tertemiz havasına bile ihanet kokusu karışmıştı.. ve bu ihanet kokusu bütün burunlara gelse bile aldıran olmadı...
Ve tüm insanların kalpleri taşlanmıştı... artık yapacakları birşey yok, sadece ve sadece tertemiz doğa havasının bozuk olduğunu görüyorlardı
Ve doğayı suçluyorlardı, oysa ki o doğa bozuntusu da insanlarınn et parçası gibi kokuşan ihanetleri idi ...
Yaptıkları ihanetleri yetmezmiş gibi; şimdi de doğaya hakarette bulunuyorlardı ...
Diğer yanda ise bu ihanetini farkına varan içi allah aşkı ile yanıp tutuşan ve nur yüzlü insanlar da diğer insanların söylemlerine sitem ediyorlardı...
Kuşlar oysa artık kardeşlik türküleri yerine beddua ediyorlardı gözyaşlar içerisinde boğuluyorlardı...
Güller bile üzüntüden acılmadan kuruyup gidiyorlardı...
Bütün masum insanlar kör asit kuyularında can veriyorlardı, can cekişiyorlardı...
Ve öyle tertemiz daha filizlenmemiş bir gül gibi kalplerinde ne bir kin ne bir nefret olmayan o altın sarı saçlı çocuklar öksüz ve babasız kalıyorlardı... gezegenini kaybeden bu şehirde
O çocuklar daha henüz bebek iken baba anne kardeş özlemini çekmeye başlamışlardı... ne oyuncaklar ne de hiç bir şey umrumlarında olmuyordu bazen tam özlemini Bastığı bir anda mayın döşeli sokaklarda BABA BABA yada ANNE ANNE diyip ağlıyorlardı... oyuncakları silahtan cıkan boş mermi kovanları, yada pimi çekilmiş bir el Bombası
Bunların hiç biri yetmezmiş gibi; bir yanda töre fedolizm ailelerin genç kızlar erkeklere yapıldığı baskılar vardı... gezegenini kaybeden bu şehir de
Sevmekten anlayan, sevmek, sevilmek isteyen, çok genç kızlar ve erkeklerde töre kurbanına gidiyorlardı, AŞK kesinlikle yasaktı... gezegenini kaybeden bu şehir de
Törenin sağlamış olduğu güç ile genç kızlara erkeklere baskılar,baskı yapılıyordı ...ezilen bir mahkum gibi ceza evi yerine oda kapılarını kapatıp, günlerce aç susuz Bırakıyorlardı genc kızları...erkeklere ise ayrı bir uygulama vardı... gezegenini kaybetmiş bu şehir de
Erkekler ise kızlarını sevdi diye, aşiret ağaların köpekleri bir gece yarısı o deli sevdalı erkeği alıp şehrin bir köy mezrasına götürüp ölürcesine döverlerdi ve ölüm ile tehdit Ederlerdi
Ve artık o iki deli aşıklar acı ısdırap dolu bir ayrılığa mahkum ediliyorlardı
Nice insanlar genc kızlar erkekler, anneler, töreye karşı olan aileler bu çirkin ve insanlık dışı ideloji için canlarından çok sevdiği bağ ve bahçeleri memleketlerini terk etmek Zorunda kalıyorlardı
Cudi dağı devrilmek üzere dicle fırat ise sesizce ağlıyordu ve mem u zin aşkımız kirlendi diye isyan ediyorlardı ahmede xane’nin şiirleri feryad ediyor ağlıyorlardı
Şehri nuh ihanetten yıkılıyor, yıkılıyordu.....
Ama ben herşeye inat...
Mutlak yarınların,güvercinlerin BARIŞA kanat çırpayacak,güneş yüseklir, genc kızlar erkekler birbirine kavuşur, göç edenler evlerine döner, güller artık acılacak bütün şehre hoş koku salacak inancıyla; sonbahar deminde içim bir çay......