- 876 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
MUTLU / YUM / SUN / LAR...
Bazen sebebi belli olmayan bir sıkıntı çöreklenir içimize.
Kendimiz bile şaşırırız " nereden çıktı şimdi bu? " diye.
Küçük, ufak tefek, arkaya attığımız, görmezden gelip yok saydığımız sorunların patlamasıdır, genellikle.
Dünya işleri ile öyle haşır neşirizdir ki, onlarla uğraşmaya, çözmeye ne zaman ne de güç harcamayız.
Duyduğumuz bir söz, okuduğumuz bir kelime aklımızın zayıf bir anında yuvalarına çomak sokar.
Kitaplar vardır, iç huzurumuzu sağlayacak, duygu dünyamızı düzenleyecek, bizi daha mutlu, daha sakin, daha aklıselim insan yapmak amaçlı yazılmış, kitaplar.
Zamanında 1–2 tanesini okudum. Nasıl bir nasihat zinciri, anlatılır gibi değil.
" Ben " diyeceksin.
Oldu güzelim, derim. Sen parmağını şaklat bak ben nasıl değişiyorum.
" Çevrendeki insanlara sevgi ile yaklaş ".
Sen benim çevremdekileri tanıyor musun? Hodri meydan, kolaysa gel kendin yaklaş.
Bir yığın safsata.
Yani sonuçta hayatını ve kendini yine başkasının ellerine, yönlendirmesine bırakmış oluyorsun.
Aristo, Augustinus, vb için de aynı şey geçerli. Aristo demişse kabul etmek zorunda mıyım? O, öyle demişse ben de böyle diyorum. Benim için benim dediğim geçerli.
Hayat benim, sorun benim. Ya ben çözerim, ya da ben. Başka alternatifi yok.
Ben düşünür değilim. Hayatın ve insanların gizemini çözdüm diye bir iddiam da yok.
Sıradan, düz, yalın, bir insanım.
Kadınım.
" Sorunum var " dediğimde geçerim aynanın karşısına yüksek sesle anlatmaya başlarım, kendime. Aklımın sessiz kelimeleri kulağıma ulaştıkça saçmalaşırlar. Gülerim, kendime. " Eh be Eser, ne salaksın, sorun dediğin bunlar mıydı?" derim. Sorunum yok. Mutluyum.
Milli piyangodan büyük ikramiye çıktığını düşünürüm.
Sorarım kendime " ne yaparım, nasıl harcarım? " diye. İki çocuğum ve kendim arasında paylaştırır, keyfime bakarım.
Yani, kapatacağım büyük bir borcum yok, ödemem gereken hastane masrafım yok, parayla çözeceğim sorunum yok. At bir çizik. Mutluyum.
Ben olmasaydım ne ya da kim olmak isterdim? Hiç kimse olmak istemezdim. Erkek olmak? Hayatta istemezdim. Sadece dövmek istediğim 2-3 kişi var, belki onları dövmek için kısa süreliğine erkek olmak isteyebilirim. Ama tekrar kadın olmak şartı ile. Kendimden memnunum. Mutluyum.
Takıntılarım yok mu? Var, elbette.
Mesela, aileden gelen, genetik, kellik sorunu var. Tepe kısmı bayağı bir seyreldi. Işık altında durmazsam çok fark edilmiyor. Fark edildiğinde de peruk takarım, geçer gider.
Son iki yıllık hayatımı yanlış kurguladığımı fark ettim. İnsanları hayatıma çok fazla dahil etmişim. Günümün her dakikasının hesabını sormak hakkını verdim. Kiminleyim? Ne yapıyorum? Nereye gidiyorum?
Annemi aradım, geçen gün:
- Anne, senin şu su tesisatçısının telefonunu versene bana.
- Ne yapacaksın?
- Akşam evde yalnızım da yemeğe çağırıcam.
- Terbiyesiz. Hadi güle güle.
- Anneeeeeeeee telefon?????????
Sessizlik.
Oysa diyalog şöyle olmalıydı:
— Anne, evdeki su tazyiki çok az. Musluklardan ( olmadı. Hangi musluklar diye sorulacak mutlaka onun için değiştiriyorum. ) benim banyomun ve mutfağın musluklarından ip gibi akıyor su. ( kapıcıya sordun mu? Diyecek. Onun için bu detayı da baştan söylemem lazım ) Kapıcı ile konuştum, tesisattan olabilir dedi. Ben de yabancı birini çağırmak istemiyorum.
—Tamam. Mehmet usta gelince ona de ki…….vs…vs….( aslında bekle bir kağıt kalem alayım da yazayım der ve yine kızdırırım ama…bu sefer tepkisi küfür olur ben de onu burada yazamam )
10 dk dinleme süresi.
— Peki, annecim, numarayı alsam mı?
Tatlı kadın vallahi. Kızdırmak hoşuma gidiyor.
Ya da arkadaşımla konuşuyoruz.:
-Yarın ne yapacaksın?
-Kuşadası na gidicem.
- Kime?
-Ayşe’ye & Fatma’ya.
-Kiminle?
-Erkek arkadaşımla. ( yalan. kırmadan sana ne demek istiyorum )
- Aman iyi be sormadık. Bana ne di mi? ( anladı )
Bu ve benzeri şekiller de hayatımın hesabını vermek durumundayım. Bu durum, zaman zaman, aşırı şekilde boğuyor beni.
Çözümü? İlla ki var. Ama henüz bulamadım. Bulurum.
Yani diyeceğim o ki, insanız ve yaşıyoruz. Sorunlarımız elbette olacak. Olmalı da. Her kes kendi yaşadığını bilir. Her sorun basittir gibi saçma bir felsefe yapmaya niyetim yok.
Şu yazıyı okuyup ta:
" Kadının tuzu kuru. Oturmuş klavyenin başına mutluluk üzerine ahkam kesiyor. Gel bir de benim yerimde ol bakalım " diyecekler olacaktır.
Saygı duyarım. Amacım asla ahkam kesmek ya da olayı basitleştirmek değil. Çok büyük sorunlar olduğunun farkındayım. Size her şeyi anlattım mı sanıyorsunuz? Bütün sorunum bu kadar mı diye düşünüyorsunuz? Tabii ki değil. Paylaşabileceklerim bu kadar. Hem gamlı baykuş olmanın da bir anlamı yok değil mi?
Ama ,
HAYAT, GERÇEKTEN ÇOK GÜZEL.
YAŞAMAK, ÇOK BÜYÜK AYRICALIK.
Küfür etmek istiyorsanız, edin.
Bağırmak istiyorsanız, bağırın.
Her nasıl rahatlayacağınızı hissediyorsanız, yapın.
Yeter ki hayatınızı başkalarının eline, yönüne, rüzgarına bırakmayın.
Sorun SİZ olmayın.
Sevgiyle, hoş ça ve dost ça kalın.
" Ayın dünyadan uzaklığını bilmemek ’’tehlikesiz cehalet’’tir.
Bunu bilmezseniz ’’tehlikesi yoktur’’.
Ama önünüzdeki çukuru göremezseniz, bu ’’TEHLİKELİ CEHALET’’ olur.
Çukura düşer ve kurtarılmayı bekleyerek debelenirsiniz.
Belki birisi sesinizi duyar ve sizi kurtarır.
Ama artık siz kendinizi ’’onun sizi kurtardığı duygusu’’ndan kurtaramazsınız.
Eğer o çukurdan kendi gücünüzle çıkabilirseniz özgüveniniz artar.
Bağımlılıkla bağımsızlık arasındaki fark kısaca budur.
Durumunuzu bilirseniz belki kendinize yardım edebilirsiniz.
Ama başkasının kolunda yürürken kendinizi bağımsız sanırsanız, işte bu
’’ TEHLİKELİ CEHALET ’’tir . Prof.Dr. Erdal Ataberk "
Eser Aslanlı
izmir
YORUMLAR
Yazılarınızı okumak gerçekten keyif verici. Yazıyı okumaya başlıyorum sonra bir bakıyorum gülümserken içindeki ince mesajı almışım bile...
Tabi ki çoğumuzun mutsuz ve dertli olduğu zamanlarımız oluyor. Sizin de bahsettiğiniz gibi ben de o tür kitapları okumayı denedim ama beni sakinleştirmekten çok sinirlendirdikleri için hemen okumayı bıraktım...
Sonra ne yapabilirim diye düşündüm ve kendime göre cevaplar buldum;
1)Hemen kağıt-kalem ile iletişim kurup bir tür terapi yapıyorum kendi kendime...
2)İnsanların benim sorun ettiğim şeylerden çok daha büyük sorunları olduğunu düşünüyorum...
3)Bir arkadaşımı arayıp,buluşmak için onu ikna ediyorum ve onu delirtinceye kadar konuşuyorum :))
Sizin ayna terapisini de 4. madde olarak ekleyebilirim aslında...
Güzel ve anlamlı bir yazıydı, kaleminize ve yüreğinize sağlık...
Saygılar...
çok güzel arkadaşım başkalarına hesap vermemenin cevabını bılursan bana söyle ne olur 15 yaşına kadar anneme babama hesap verdim 15 yaşından sonra kocama 2005 eşimi kaybettim işin tuafıda şimdi benim doğurduğum yetiştirdiğim evlatlarıma hesap veriyorum ..vermesem diyorum ama onları kırmaktan korktuğum için hep ben veriyorum sevgilerimle arkadaşım mutlu kal..
Kaleminizle tanışmak benim için ayrıcalık arkadaşım.
Kalem demek aynı zamanda o yürek demek değil mi?
her bir paragrafta kocaman bir yürek görüyorum engin bir bakışla pekişince çok şık görünüyor buradan.
Bende bu yazının her bir paragrafının altına imzamı atarım.
Yaşamın güzelliğini farketmek için tuzumuzun kuru olması gerekmez bence bu güzellikleri görebilme yetisi arkamızda bıraktığımız yaşanmışlıkdan,hayatı tanımaktan kaynaklanıyor.
Mutluluğun resmini çizdim isimli bir yazı karalamıştım,orada da benim anlatmak istediğim buydu.
Mutluluğu görebilmek.
selam ve sevgi ile arkadaşım iyiki varsınız.
Başkalarına hayatım ile dorulamaları vermek. Ben bundan iki yıl önce vazgeçtim Eser hanım. Baktım çok fazla hayatıma müdahele var. Ve bundan da çok büyük şikayetçiyim. O zaman o insnalara bunu sorma hakkını tanımamalıyım dedim ve şimdi çok rahatım. Kimseye yalan söylemek, kimseye kendimi kabul ettirmek gibi bir düşünmem olmamalı. Ben nasıl mutluysam öyle davranmalı ve öyle yaşamalıyım. Annem bile bana bir yere giderken, ben açıklamamış isem " nereye gidiyorsun? neden gidiyorsun? Gerke var mıydı? v.s" gibi sorular sormamalı dedim ve dediğimi de yaptım.
Biz de artık çok genç değiliz. Orta yaşlardayız. Nerdeyse babaanne olacağız ( henüz daha zaman var tabiki ) o zaman neden hala bir başkalarına hesap vermek zorunda olalım değil mi?
Yazı özellikle de Erdal ATABEK'TEN almış olduğunuz alıntı çok güzel. Bizi gerçeklerle yüzleşmemize fırsat vermiş
Sevgiler yüreğinize . Tehlikeli Cehaletlerden uzak kalmak dileği ile