- 1023 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Giden gelmiyor,acep ne iştir.
…./Aradan yıllar geçmiş unutulmayan hatıraları olan, öyle bir yer vardır ki, o da binlerce Anadolu Türk’ünün şehit olarak topraklarında yattığı Yemen çölleridir.
…./Binlerce Anadolu evladını, genç yaşında almış olan bu Yemen çölleri, bu gün bile hala hiç unutulmamıştır.
…./Yemen ve de,kutsal topraklarımızın bulunduğu Arabistan diyarlarını elinde tutmaya çalışan Osmanlı padişahları oraları kendi kontrolu altında tutabilmek için devamlı asi arap şeyhleriyle mücadele etmişlerdir, ve şehirlere kaleler yaptırmışlar, tren yolları döşetmişlerdir, böylelikle hiç bir zaman bu mukaddes toprakları Türkler düşman eline teslim etmemiştir.
…../Bu durum ta ki Osmanlı ordusunun, İngiliz ve onların müttefiklerine yenildiği ve topraklarının parçalandığı 1918 yılına kadar devam etmiştir.
…./Ya da o yıllarda değeri henüz yeni anlaşılan petrolün değeri ile, daha sonra da Yemen kıyılarından geçen Hindistan deniz yollarının değeri, birileri tarafından yani müttefik devletleri tarafından iyicene anlaşılıncaya kadar.
…./Buraların değerini ve önemini çok iyi kavrayan, İngilizler ve onun müttefiki olan Fransızlar, bu bizim “oralar hep çöldür dediğimiz”,ve oralarda pek çok bulunan petrolüne bizim için pek önem arz etmeyen onun yıllar sonra ne kadar çok önemli bir maden oluğu anlaşılan Arabistan yarım adası topraklarını, İngilizler ve müttefikleri atalarımız olan Osmanlıların elinden alabilmek için, çeşitli dalevereler antarktikalar çevirerek,Arapların içine casuslar sokarak,onları kışkırtarak Osmanlı’nın oralardaki o yıllarda bulunan görevli basiretsiz idarecileriyle yıllarca uğraşmışlardır diye yazar tarihçiler.
…./Arapların şeyhlerine ve söz sahibi Arap imamlarına, casuslar göndererek, çuvallarla altınlar saçmışlar, ve çeşitli vaatlerle onları kandırıp, buraların halkını o zamanki basiretsiz, Osmanlı idarecilerine karşı isyana teşvik etmişlerdir diye yazmışlardır.
…./Nihayet en sonunda onlar müttefik yaptıkları bir çok devletlerle birlikte emellerine ulaşabilmek için Osmanlıya savaş açmışlar, birinci dünya savaşında yedi yada daha çok cepheden saldıran İngilizler, Fransızlar ve İtalyanlar ve sonra Rusya, daha sonra da bunların maşalığını yapan Yunanistan kuvvetleri,sonra birlik olup kandırılmış olan Arapların da yardımı ile Osmanlıların askerleri yenmişlerdir,yüzyıllardır onların ellerinde tuttuğu toprakları onlardan alıp kendi hakimiyetlerini kurmuşlardır bu kutsal topraklarda.
…./Bu savaşlardan sadece Yemendeki savaşlarda ve buralara giden yollardaki zayiatlarda, en az üç orduyu kuracak kadar Anadolu genci oralarda şehit olmuştur diye yazmışlardır bizim tarihçiler.
…../Bunların çoğu savaşlarda şehit olurken bu askerlerin büyük bir kısmı da oralardaki savaşların olduğu cepheye giderken, daha gittikleri cepheye bile varamadan, yollarda çöllerde, susuzluktan, hastalıklardan, açlıktan ve en önemlisi de, İngilizlerin askerleri ve casusları tarafından kışkırtılmış olan Arapların, zehirlediği vahalarda bulunan zehirli su kuyularından, içilen sulardan hastalanıp ölmüşlerdir denilmektedir.
...../Buralardaki cephelerde o yıllarda savaşmaya gidenlerin, yüzde doksanı evine ya geri dönememiş, oralarda şehit olup kalmışlardır,yada sakat dönmüşlerdir diye yazar tarihçilerimiz.
…./Bu geri dönenebilenlerden biri de,benim dayımdır ve benim orta okul çağlarımda onun anlattığı Yemen hatıralarını hiçbir zaman unutamam mümkün değildir.Ruhu şad olsun.
…./Yemen’den geri dönmeyi başaranlar da, tarihçilerin yazdığına göre ya sakat kalmışlardır ya da çokları aklı dengesini kaybetmişlerdir . Pek çok ailenin, oralara savaşmaya gönderdiği çocukları geri gelemeyince, onlar için geride kalanlar ağıtlar yakılmış, şehitleri adına çeşitli türküler söylenmeye başlamıştır Anadolu’nun her yerlerinde.
..../Hala Anadolu insanların duygulanarak dinlediği, “HAVADA BULUT YOK/BU NE DUMANDIR/MAHLEDE ÖLÜM YOK/BU NE ŞİVANDIR adlı türkü, günümüzde bile radyoların ve üzüntülü içki masalarının bile en acıklı Türkülerindendir.
...../Aradan yıllar hatta asırlar geçse bile, hala her yerde söylenen bu türkünün, unutulmayıp devamlı söyleneceğine inanıyorum ben. Yemen gazisi İsmail dayımın bize anlattığına göre,bu Türkünün aslı bir ağıttır. Ama ağıt zamanla, söylene, söylene bir türkü haline dönüşmüştür, Anadolu insanı tarafından sevilen bir türkü haline gelmiştir demişti,çünkü Yemen’de ve Yemen yollarında binlerce Anadolu çocuğu şehit olmuş ve onların çoğunun şehit haberi bile gelmemiştir derdi Yemen gazisi dayım ve dayımın anlattığına göre.
..../Bu türkünün aslı, şimdi radyo kanallarında ve türkücülerin ağzında söylendiği gibi değilmiş aslında. Gerçeği şu derdi Yemen gazisi dayım,
……./ Muşlu bir aile buraya askere gönderdiği çocuğundan bir gün haber alır.
…../Çocuğu Yemen yollarında ya da oralardaki savaşlardan birinde şehit düşmüştür ama, bunu görevliler ilgililere yani akrabalarına bunu duyurmakta zorlanırlar. Haberi verecek olan ilgililer, düşünürler taşınırlar, sonunda çocuğun cepheden iade edilmiş olan bazı eşyalarını ve postallarını, bu gencin askere giderken kendi yanında taşıdığı torbasına doldurup, bir gece sabaha karşı evlerinin kapısına bırakırlar.
…../Sabah erkenden namaza kalkan şehit anası, kapıyı açar bir bakar ki, ne görsün, dış kapısının önünde oğlunun askere giderken götürdüğü bir torbası duruyordur. anası torbaya dikkatli,dikkatli bakar,gerçekten de gördüğü torbanın Yemen’e askere giden biricik oğlunun torbası olduğunu hemen anlardır anası.
…./Önce sevinerek, oğlunu sağda solda aramaya başlar ama, onu arasa da hiç bir yerde bulamaz eve geri dönüp sürpriz yaptığını sandığı oğlunu beklemeye başlarlar.
…./Beklerken, anasının nerden aklına geldiyse, torbanın ağzını açmak gelir aklına ve torbanın ağzını hemen açar ve içindekileri dışarı çıkarır.
…../Çıkardıklarına bir de bakar ki ne görsün, torbanın içinde bir çift parçalanmış olan eskimiş postal ile, bir çift parçalanmış çorabıyla, öldüğüne dair künyesinden başka bir şey değildir içinden çıkanlar.
…./İşte o şehit anası olan kadın, o anda durumu anlar, ve ölen oğlunun arkasından askere giderken evde bıraktığı geliniyle ve bebesiyle beraber ağlamaya, ağıt yakmaya başlarlar.
…./Bizim de dinlediğimiz acıklı ağıt da,bu şekilde ortaya çıkmış olduğunu anlatmıştı,bir Yemen gazisi olan İsmail dayım ama ne derece gerçektir bunu bilemem .
YEMEN TÜRKÜSÜN TÜRKÜYE UYARLANMIŞ ŞEKLİ ŞÖYLEDİR.
Havada bulut yok bu ne dumandır
Mehlede ölüm yok bu ne şivandır
Bu yemen elleri ne de yamandır
…./….
Ano Yemen’dir gülü çemendir
Giden gelmiyor acep nedendir ?
…./…..
Burası Muş’tur, yolu yokuştur
Giden gelmiyor acep ne iştir ?
…./…..
Kışlanın önünde çalınır sazlar
Ayağım yalnayak yüreğim sızlar
Yemene gidene ağlasın kızlar
...../.....
Ano Yemen’dir gülü çemendir
Giden gelmiyor acep nedendir ?
……/…..
Burası Muş’tur, yolu yokuştur
Giden gelmiyor acep ne iştir ?
……/….
Kışlanın önünde redif sesi var
Açın çantasını bakın nesi var
Bir çift potin ile bir de fesi var
…../….
Ano Yemen’dir gülü çemendir
Giden gelmiyor acep nedendir ?
…../….
Burası Muş’tur, yolu yokuştur
Giden gelmiyor acep ne iştir ?
Bu türkün aslı ise, şöyle olduğunu söylemişti dayım.
Orası Huşdur,
Yolu yokuştur
…. /…
Giden gelmiyor,
Acep ne iştir.
…. /…
Ah o Yemen’dir,
Gülü çemendir,
…. /…
Giden gelmiyor
Acep nedendir.