- 671 Okunma
- 15 Yorum
- 0 Beğeni
TANTANACI İNSANLAR
Yurdumda öyle insan manzaraları var ki, dinledikçe şaşıyorum. Sonra düşünüyorum; acaba, bende mi böyleyim? Hiç kimse, kendi kendini eleştirmediği, yada öz eleştiri yapmadığı için herkes kendini dev aynasında görüyor…
Bu sabah Elif Hanım, Zeynep Hanıma kahve içmeye gitmişti. Aman ne kahve; dinlenme molasımı? Dert sıralama molasımı belli değil.
_Ah! Canım Zeynep’im, sen ne rahat kadınsın; kocanı işe, çocuklarını okula yolladın mı, rahatça oturuyorsun. Ya ben! Ben öyle miyim? Şimdi evde bir yığın bulaşık var. Onları bitirince, tuvalet banyo ovulacak. Süpürge yapılıp, toz alınacak. Çamaşır yıkanıp, ütü yapılacak.
Ah! Ah! Sen öyle misin? Bak! Her yer pırıl pırıl. Valla özeniyorum hep senin çocuklara; hiç kirletmiyorlar etrafı.
Bu sözleri dinleyen Zeynep Hanım:
_Tabi tabi komşu; benim çocuklar bulaşık yıkar. Kocam ütü yapar. Bana da süpürge kalır. Onu da sen gidince yapacağım.
_Ayyy! Sahi mi kız? Benimkiler hiç yapmıyorlar da.
Zeynep iç sesiyle :
_Benimkilerde yapmıyorlar canımm! Senin gibi kapı kapı dolaşmadan önce işimi yapıyorum. Biran önce gitsen de, işime başlasam…
Bir başka gün, Serpil geldi beş çayına. Onun sorunları daha başkadır.
_Ya, Zeynep; bu sabah erkenden kalktım. Kahvaltıyı yaptıktan sonra, bulaşıkları yıkadım. Süpürge yaptım. Toz aldım. Sonracıma spor yaptım. Eh terledim biraz, hemen banyo yaptım. Valla ben banyo yapmadan hiç rahat edemiyorum. Millet nasıl rahat ediyor bilmem ki?’
Zeynep Hanım bu konuşmadan fazla gerilir ve. Başlar iç sesiyle konuşmaya.
_Ah! Be kadın; her geldiğinde yaptığın işi bütün ayrıntılarıyla anlatmak zorunda mısın? Banyoyu sadece sen yapıyorsun, başka kimse yapmıyor; bizi doğunca ebe yıkamış, ölünce de hoca yıkar, olur biter…
Aysel, ofis komşusu Denizin yanına gitmişti; çok dertlidir.
_Deniz ya! Senin işin yoksa bana yardım eder misin? Şefim aradı; geçen ayın satış raporlarını istiyor. Onları çıkaracağım. İki saat sonra fakslamam lazım. Faturalar iyice karışmış, onları ayıracağım. Geçen aydan dört fatura kayıp, onları bulacağım. Ah! Deniz ah! Ben ne yapacağım?
_Valla bilmem, Aysel. Ben şimdi sana yardıma kalksam; yarın bende senden farksız olurum. İyisi mi, sen bu gece mesaiye kal, biriktirdiğin işleri bitir.
Aysel Deniz’den yardım alamayacağını anlayınca hışımla odadan homurdanarak çıkar. Deniz’de arkasından söylenir:
_Sevgili bayan! Ben faturalarımı ayırırken, sen çay içmeyi bahane edip dedikoduyu abartıyordun. Ben satış raporlarımı hazırlarken, sen lavaboda saatlerce makyaj yapıyordun. Şimdi ateş bacayı sardı; yapar mısın eder misin? Yapamam efendim; kendin yap. Hem de, bu günün işini yarına bırakmadan yap…
Emine Uysal/ /18/10/2009
YORUMLAR
nasılda güzel anlatmışsınız...
ben bir resmi daireye iş icabı gitsem.
bu muhatabım da bayansa...
yandı gülüm keten helva...
yani muhatap olmasamda uzaktan izlenimlerim felaket...
mesai başlayalı bir saat olmuş,
hanımefendi kahvaltı yapıyor masada...
bir taraftanda yandaki arkadşıyla özel gevezelik ediyor.
utanıyorum şahsen bu konuşmalarından.
ne gereği var sanki.
yahu karşında yabancılar var.burası yeri mi?
hem ,kahvaltı yı evinde niye yapmıyorsun.
hadi erkekler kahvaltı bulamıyor diyelim.
ya kadınlar a ne demeli...
belik bulamayan var.nefsi çeken olur.(işyerinde kahvaltıya
erkek olsun kadın olsun karşıyım)...
öyle vurdımduymaz toplumuz ki..
bugün git yarın gel i başka şekilde kamufle edip yine bize yutturuyolar vesselam...
yarım saat geç gelmiş masaya...ama öğlen veya akşam iş çıkışı dakkasını hesap ediyorlar.yarım saat kala iş yaptırda görelim.
burnundan solur.şöyle oldum böyle oldum.ağlar karşında..
bir yakını ya da tanıdığı gelince sıra bile gözetmeden,el altından işlerini yapıyolar...fitil oluyorum...
yani,uyarsan hergün bela kapında..
ya sabır....ya sabır...
konu saptımı ne...?!
demem o ki;
erkek olsun kadın olsun, iş kültürümüz zayıf vesselam...
Emine hanım gerçek yaşamımızın çok kısa bir özeti olmuş bu yazı. Keşke önce kendimizi eleştirmeyi başarabilsek. İnanın o zaman insanlar bir başkası ile uğraşmaktan ve onun dedikodusunu yapmaktan vazgeçerler.
İşyerinde 14 bayan çalışıyoruz. Bu on dört bayanın altı tanesinin işi çok hafif. Ben ve benim gibi iki arkadaşım fatura tahakkukta/ halkla ilişiklerde çalıştığımız için bir bardak çay içmek için zaman bulamıyoruz. Ama her sabah bu altı bayan bir odaya toplanıp, kahvaltı yapıp oradan buradan konuşuyorlar. Arada bizi de çağırıyorlar ama biz gidemiyoruz.
Bir gün bayan arkadaşlarımdan biri " hiç üzülmüyor musun bizlerle birlikte olmadığın için." dedi. "Neden üzüleyim sizlerle birlikte olmak bana hiç bir şey kazandırmıyor ki" dedim. Bana kırıldı. Bir iki gün sonra tuvalete gittim. Benimle iki gün önce konuşan bayan arkadaşım dışarıda. İçerde ise onun çok samimi olduğu arkadaşı. Birbirlerine nasıl hakaretler ediyorlar, ağza alınmayacak kelimeler söylüyorlar. Dışarıdaki ağlıyor. Ben ikisine de bağırdım. " Ayıp değil mi yaptığınız. Yakışıyor mu size? Birde çok samimi arkadaşsınız. Ayıp yaptığınız. Haydi, özür dileyin bir birinizden" dedim. İkisi de özr dilemedi ve bağıra çağıra çıktılar tuvaletten. Sonra bayan arkadaş izin almış o gün. Ertesi günü geldi " Çok haklıymışsın Türkan. Ne demek istediğini şimdi daha iyi anlıyorum" dedi.
Bende "Şimdi yaptığın, ettiğin kavgadan çok daha ayıp ve yanlış. Ne olursa olsun bundan önce bir şeyler paylatınız ve yarın tekrar barışırsınız. Şimdi gelip bana onun hakkında bir şeyler demek yakıştı mı sana. Dinlemek istemiyorum. Arkadaşlığımız lütfen yalnız mesai saatleri içinde olsun." dedim ve ben odamda oturmama rağmen kendi odamda onu yalnız bırakıp çıktım dışarı. Sonra o bayanın eşinin tayini çıkınca ayrıldı bizim yanımızdan.
İnsanlar önce kendisine bakmalı ki karşısındakini görebilsin.
Güzel bir yazı Emine Hanım. Sevgiler yüreğinize
onurumsun tarafından 10/21/2009 9:16:01 AM zamanında düzenlenmiştir.
tantanacı insanları hiç çekemiyorum hem de hiç..
baktım ki öyle çiziyorum sınırlarımı..
ben kendimi meşgul etmezken olur olmaz şeylerle başkasının beni meşgul etmesine asla tahammülüm yok..
babamın oğlu olsa bile yok..
güzel bir konuya değinmişsiniz.. bunları bilmesi gereken öyle çok insan var ki.. kendini bilen bunları biliyor zaten, bilmeyenden de uzak durmak hakkımızdır..
sevgilerimle..
Hayatın bir kesiti kaleme almışınız. Verilen mesaj çok güzel. Gerçekten sohbetlerde gereksiz ayrıntılar ve tekrarlar bazen çok sıkıntı veriyor. Farkında olmadan bunları bizde yapmıyor olalım inşallah. Bir kaç defa gözüme çarpan: Maaşını aldığı mesai içinde, netten msn den sitelerden gözünü ayıramayanlar, hatta bu arada şiir yazıp bile ekleyenler önlerinde iş birikince feryat figana başlamıyor mı...gelde catlama
Yüreğinize sağlık , sevgiler