- 627 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
ABDÜLHAMİD SEVGİSİ(İLK KEZ OKUYACAĞINIZ TARİHİ BİR HADİSE)
Değerli tarihçi Mustafa Armağan’ın Türk Edebiyatı Vakfı geleneksel Çarşamba Sohbetleri’nin yeni dönem ilk konuğu olarak,yapmış olduğu izahatlerde,Sultan 2.Abdülhamid’e dair bilinmeyenleri ve günışığına çıkmamış belgeleri sunması, sohbetin muhtevasına bambaşka bir lezzet katmıştır.Geniş bir katılımcının yer aldığı sohbetin son dakikalarında paylaşmış olduğu öyle bir bilgi vardı ki,eminim ilk kez yayınlanacak olan bu bilgiyi sizlerde okuduğunuz vakit,dilinizden hayret cümleleri dökülecektir.Madde madde sohbet notlarını şimdi ise sizlerle paylaşmak istiyorum…
*Sohbetin girizgahında 2.Abdülhamid’in saltanat süresine değinen ünlü yazar,daha sonra Kubbealtı Vakfı’nın karşısında bulunan şimdi ki FKM(Fırat Kültür Merkezi)’nin öncelikle 2.Abdülhamid tarafından inşa ettirildiğini aktardı.Akabinde devam ederek Sultan 2.Abdülhamid’in ,Hafız Osman Efendi’ye ilk matbaa ve Kuran-ı Kerim basma vazifesini vererek, bu yerde bir basımevi açtırttığını belirtti.
*Hicri Takvim’e göre sultan 2.Abdülhamid 34 yıl saltanat sürerek 34.Osmanlı Padişahı olarak tahta çıkmıştır.
Umumiyetle Sultan 2.Abdülhamid han hakkında bilinen hadiselere vesikalar eşliğinde değinen ünlü araştırmacının en etkileyici ve gerçekten sohbete bir başka mana katan en güzel anlatısını aktarmak istiyorum…
Diyanet İşleri Başkanlığı’na bir ziyareti esnasında, başkanlığın vekili olan bir ahbabı ile görüşen ünlü yazar,başkanvekilinin ilk kez aktardığı bir hadiseyi aynen şu şekilde nakletti..
“Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tedkikleri neticesinde Beyaz Rusya olarak bilinen Belarus’ta ,daha önce hiçbir şekilde bilinmeyen tam 13 Müslüman-Türk köyü tespit edilmiş.Tespitler nihayetinde araştırmaları yerinde incelemek amacı ile diyanet yetkililerinden bir heyet Belarus’a hareket etmiş.Saha tedkiki neticesinde 13 Müslüman-Türk köyünün ahalisine kulak verilmiş.Umumiyetle bütün köylüler aynı şikayet üzerine yoğunlaşarak arz-ı talep etmişler.Şikayetleri köylerinde namaz kılabilecekleri bir camilerinin olmayışı yönündeymiş.Köylülerin isteklerini dinleyen heyet, hemen Belarus hükümet yetkilileri ile temasa geçerek yaptırmak istedikleri camilerden bahsetmişler.Lakin hükümet yetkilileri hadiseye sıcak bakmayarak red cevabı vermiş.Daha sonra kendi aralarında karar alan diyanet heyeti her köyde terk edilmiş bir evi düzenleyerek minaresiz bir mescid yaptırmak için kolları sıvamaya başlamışlar.13 köy dahilinde terk edilen veya terk edilmese de kullanılamayacak vaziyette olan evleri sahiplerinden para ile satın alarak çok kısa bir sürede devlet bütçesi ile mescid haline getirmişler.Mescidlerin tamamlanması ramazana denk geldiği için teravih namazlarını mescidlerinde kılacak köylüler oldukça heyecanlıymış…İlk teravih namazını kılmak için yatsı namazı vakti mescide dolan Müslüman Türkler diyanet heyetinde bulunan başkanvekiline rica ederek kendilerine imamlık yapmalarını istemişler.Mihraba geçen başkanvekili tekbir ardına dört rekatlık namazı tamamlamış ve salavat- şerif okumak için tam ağzını açmış ki köylüler bilinen salavat-ı şeriften farklı bir tesbihat okuyarak ve tesbihatın sonunda dört büyük meleğin adını zikrederek teravihi tamamlamak için tekrar ayağa kalkarak hocanın iftitah tekbirini beklemeye koyulmuşlar.Tekbirden sonra ikinci dört rekatlık namazı bitiren başkanvekili tekrar salavat- şerif okuyacağı sırada köylüler aynen ancak bir başka değişik deyiş ile bu kez salavat-ı şerifin sonunda nebilerin(peygamber) isimlerini ikrar etmeye başlamışlar.Tabi bu işe oldukça şaşıran başkanvekili bir teravih namazını tamamlamak için tekrar ayağa kalkarak tekbir almış..Yine dört rekat bitmiş ve salavat-ı şerif sonunda ikrar edilen duaya kulak kesilmiş “HALİFETULLAH-I İSLAM ABDÜLHAMİD,HALİFETULLAH-I İSLAM ABDÜLHAMİD”(islamın halifesi ABDÜLHAMİD)
Türklüklerinden ve Müslümanlıklarından zerre sapma göstermeyen bu büyük milletin yüce evlatları 100 yıl geçmesine rağmen unutmadıkları bir devlet büyüğüne vefalarını aynen bu şekilde gösteriyorlar…Ya bizler…Yorumu size bırakıyorum…
Ozan Korhan
Kurtbey_ozan@
Saygılarımla…
YORUMLAR
Ne vefası bekliyorsunuz, ya da kimden bekliyorsunuz...Bu millet daha düne kadar Abdülhamid sultanımıza "kızılsultan" demedi mi?Acz içinde ülke yönettiğini iddia edip, vatan hainliğiyle bile suçlamadı mı? Ben çok iyi hatırlıyorum, Abdülhamit için ilkokul kitaplarında vatan haini yazıyordu. Vahdettin için de aynen...Atatürkü Anadoluya gönderenin Vahdettin olduğunu unutturdular bize...Hep derim, biz yazılan tarih okuyoruz, yaşanan tarih çok başka...İstiklal mahkemelerini öve öve bitiremez bazı kaynaklar, ben yaşayan tarih dedemden dinledim. Hiç de masum değillermiş.Neden kitaplara yalanlar yazdılar, neden padişahları kötü gösterdiler bizlere...
Bu güzel anıı bizimle paylaştığınız için teşekkür ederim...Umarım biraz utanmışıdır padişah düşmanlığımızdan, ataya saygısızlığımızdan....
Ne yazikki yillarca dış mihraklı din ve Osmanlı düşmanları içimizdeki köstebeklerinde yardımıyla ecdadımızı bizlere düşman olarak tanıtmaya çalıştılar. Oysaki o zamanın bir çokdevlet adamı ve ileri gelenleri Türklere ve Abdülhamid Han Hazretlerine büyük bir saygı içerisindeydi. Biz ise kıymetini iş işten geçtikten sonra anlıyoruz, her konuda olduğu gibi...
Kaleminize sağlık...