Hiç'liğin Kaleminden Dökülenler... Aslında Onlar Da Hiç'ler !
Hala sen kokuyor düşlerim, yine seni fısıldıyor tenime değen rüzgar. Hep seni konuşuyor karanlık. Geçit vermiyor unutmaya umutlar. Dudaklarım hala adını söylüyor yabancı kulaklara. Seni anlatıyorum yeni aşklarıma. Bulamıyorum eskileri. Nereye gömdün geçmişimizin güzel günlerini.
Huzurla uyduğum o geceleri nerelere sakladın?
Nereye fırlatıp attın senin olan yüreğimi. Ya hayallerim ? onlar nerede ?
Bu sonbahar bize yazık geldi sevdiğim bize acı getirdi… Biz hiç olmadık belki, belki bu saatten sonra da olmayacağız ama kaybettiğim onca şeyi bana nasıl geri vereceksin. Senden daha yalancı bir ‘özür dilerim’ ile mi?
Senden çok şey istemedim ben. Sadece bir avuç sevgi. Umut da yeterdi seni sevmemin devamına. Ne sen sevebildin ne de bir umut vaat edebildin. Sen her zamanki gibi seçimi kaçmaktan yana kullandın. Bir gidiş seçtin gidişlerden. Sahte bir yolculuğa bezenmiş gidişini yüreğimi yaralayarak gerçekleştirdin.
Sevmek buydu eminim. Gözlerinin bir çok insandan farklı görünmesi gözüme. Ve sesin bir sürü sese karışmasına rağmen ayırt edilebilecek kadar güzeldi. Sen pişman olmak istemeyerek denemeyi seçtin belki ama bu denemeyle beni, seni sevdiğime pişman ettin. Yazılar yazdım şahsına. Her şiirde, her şarkıda sana dair bir şeyler duydu kulaklarım. Ve gözlerim her yaşını senin için damlattı yastığıma. Kimseye anlatamıyorum seni, kimseye soramıyorum ‘neden?’lerimi … kimseler cevap veremez onlara. Senden başka… kimse değilsin sen ama kimsesizsin bundan sonra…
Yok olacağım ben bundan sonra… Bir hiç olacağım … Hiçliğinden kalacağım kadarıyla !!