EDEBİYAT’ ın NERESİNDEYİZ ?
‘Defter’i her açışımda, ‘Defter’deki yolculuğuma her başlayışımda, bir soru işareti takılı durur aklımın bir ucunda. Belki de, size de tanıdık gelecek bir alışkanlıkla, önce ‘Bildiri’ ve ‘Mesaj’ panosunda gezinir gözlerim. Yazılarıma, şiirlerime yeni yorumlar varsa onları okurum önce. Sonra tanıdığım arkadaşlar ve dostlarımın eklediği son yazı ve şiirlere gelir sıra. Ve varsa eğer, yeni ekleyeceklerimin işlemi.
Oysa bugün, yeni bir güne başlarken, yeniden açarken ‘Defter’imi, olağan ! dışı bir başlangıç yaptım. Vitrinde her daim gözümün önünde duran, gözüme ‘ben buradayım, beni oku’ der gibi batan, her nedense hep umursamazlığımın kurbanı olan, “Kültür Sanat Haberleri” ve de “Kültür Sanat Etkinlikleri” ile, onları okumakla başladım işe.
" Kültür Sanat Haberleri
Şiirimi Yazıp Geleceğim
Tüccar, bahçıvan, eczacı, baytar, bakkal, çiftçi, doktor, veznedar, bulaşıkçı, ırgat… Biz onları yaz.......
Kültür Sanat Etkinlikleri
Yedi İklim Dergisi, Yeni Sayısı Bayilerde...
Yedi İklim Dergisi yeni sayısı ile yine dolu, bir o kadar keyif veren yazı ve şiirleriyle örnek olma...... "
“
İşte o soru işareti, anlam kazandı okudukça. Evet, ben de kendimi “Belki yarın, belki yarından da yakın” bir Şair/Yazar olarak görmek isteyenlerden, yani sizlerden biriyim. Ama kolay mı bu sıfatları hak etmek ? Belki uzun yollardan, tükenmez çilelerden, sönmez yangınlardan geçtim de geldim bu günlere. Ama içtenlikle sorarsam kendime, ve yanıtlarsam içtenlikle, kimbilir daha ne uzun bir yol var önümde erişmek için o menzile, o hedefe ?
Şiar edindiğimiz o sanat duayenleri nasıl kazanmışlar o sıfatlarını? Nasıl varolmuşlar, hangi koşullarda üretmişler eserlerini ? İşte yukarıda sözünü ettiğim yazıları okuyunca anladım, anımsadım bir kez daha. Ve biraz daha yaklaştım o soru işaretinin yanıtına. Yine eski bir yazımı anımsadım ‘Okumak ve Yazmak’ üstüne. Şöyle yazmışım o yazının son bölümünde….
" Ama OKUMAK ile YAZMAK çok farklı.
Gerçek okur olmayı öğrenmek bir çaba istiyor. Bir yetenek gerektiriyor. Okuduğunu anlamak, anladığını hazmetmek gerekiyor. Yetmiyor. Düşün deryasında durmadan yorulmadan kulaç atmak istiyor. Farklı sularda yelken açmak, düşün rüzgarlarında farklı coğrafyaları tanımak gerekiyor. Yetmiyor. Bütün bu okuma yolculuğundan topladıklarını analiz etmek, bu analizlerden de sentezler çıkarmak ve özümsemek. İşte benim anladığım okur olmak bu. Dahası da var ama uzatmayalım sözü.
Gerçek yazar olmayı öğrenmek ise daha zor. Evet daha zor. Çünkü gerçek okur olmayı öğrenirken hep almayı öğrenir insan. Hiç gezmediği yerleri, tutup elinden gezdirirler. Hiç düşünmediklerini sokarlar aklına, düşün dağarcığına armağan ederler. Bir özge yaşama binlerce yaşam katarlar. Senin olmayanları verirler hep, sen binlerce sen olasın diye. Verirler. Verirler. Verirler.
Oysa yazar olmayı öğrenirken sen vermeye başlayacaksın. Vermeyi öğreneceksin ilkin. Nesnel yaşamın değişecek elbette. Sen eksileceksin okurlar artarken. Kendinin olan zamanı okurların için sarf edeceksin. Çıkarıp atacaksın alınganlıklarını. Onun yerine toplumsal / insancıl hassasiyetler koyacaksın. ‘Ego’larına elveda bile demene gerek yok. Onların yerini ‘Empati’ler alacak.
İşte bu yüzden bu gün benim doğum günüm. Henüz yaşım çok küçük. Henüz yeni başladım yazarlık ilköğrenimime. Gerçekten de çok korkuyorum. Ne kadar kolaymış karalamak ak kağıtları. Eskiden ne rahatmışım. Oysa ellerim titriyor, kararıyor gözlerim her yeni yazı ekleyişimde görünürlere. Karne heyecanı basıyor yüreğime. Kırık not alır mıyım diye, çocuksu bir heyecan sarıyor bedenimi. Tahtarevalli misali umutla umutsuzluğum geleceğe. Başımda bir sis, bir duman. Beynimde bir rüzgar, bir fırtına.
İşte bu yüzden sevdim “Edebiyat Okyanusum” u. Bu yüzden arttı umutlarım. Saklanıp dururken sıramın ardına, belki cesaret bulurum. Ürkekçe kaldırır parmağımı, belki birkaç soru sorar, belki birkaç yanıt veririm. “Doğru mu öğretmenim ? “. Sonra oturur, çocukça sevinirim. Kim bilir ?, belki ikmale kalır, belki sınıfımı geçerim.
Ne olur öğretmenim..! Ne olur öğretmenlerim..! Sizler bana gerçekleri söyleyin. –“Şurası oldu”, -“Şurası olmamış” deyin. Ben iyi bir öğrenciyim. Gerçek bir yazar olmak, derdim. Gerçek eleştirilerden mahrum bırakmayanların elleri dert görmesin. “
Gerçekten iyi niyetli çabalarla yazılar ve şiirler paylaşmak ve daha geniş kitlelere sesimizi duyurmak insan tarafımızın belki de en güzel yansıması. Ama yeter mi ? Bu çabalarımızın boş bir uğraşı olmaması, diğer bir değim ile “ Havanda su dövmek” olmaması için inandığımız Sanat, Kültür ve Edebiyat adına daha duyarlı olmalıyız.
Onu yaşarken, yaşatmak için de somut bir şeyler yapmalıyız.
Bu gün bir yorum yazdım. Kimseyi pohpohlamak, kendime de bundan bir pay çıkartmak için değil, Sanat’a, Kültür’e ve Edebiyat’a belki küçük bir katkım olur diye.
“ Bu yorumu okuyorsanız,"Edebiyat Defteri’ndesiniz. Burada olmanız bir edebiyat tutkunu olduğunuz içindir. Pekii.... Kitaplığınızda kaç edebiyat dergisi var ?
Edebiyat’ın, Sanat’ın ve Kültür’ün yaşaması için savaş verenlerin sesi ve tek yaşam güvencesi olan bu dergileri yaşatmak için bizler ne yapıyoruz ? Hangi katkıları veriyoruz ? Bu katkılar bizim de varlığımızın güvencesi değil mi ?
Sanatçı duyarlılığımızı ön sıraya alıp bir özeleştiri yaparsak, yüreğimizin bir yerinde bir çıt sesi duyarsak, eksik kalan bir adım atarız belki de. Sanat’a bir katkı sağlarız.
UNUTMAYALIM. Alacağımız her dergi, her kitap yaşamımıza yeni bir soluk katacaktır.
Her eklediğimiz Şiir ve/veya yazı kadar önemli ve gereklidir bu. Haydi o zaman... Okumaya, okutmaya ve yaşatmaya. Saygılarımla. Ali SEL
DİKKAT ; KORSAN’a HAYIR “
Amacım kimseyi eleştirmek değil. Sadece kafamda bir diken gibi duran o soru işaretine bir yanıt aramak. Bu yanıtı ararken kendime de sorduğum bir başka soruya dikkat çekmek.
EDEBİYAT’ ın NERESİNDEYİZ ?
YORUMLAR
Güzel bir yazı,gerçekten çok beğendim.Hazır sırası gelmişken biraz ben de bir şeyler eklemek istedim.
Beğenilmek mutlaka güzeldir...Fakat iyi bir öğrenci olmak her defasında çok iyisin demekle olmaz,ara sıra da olsa eleştiriye açık olabilmeli insan.
İyi bir öğretmen de öğrencisinin kulağını sınıf içinde çekmemeli...!
SEVGİLERİMLE Ali kardeşim dilerim yolun açık olur.
Güncel yaşamımızdaki sıkıntı ve acılarımız kültürel yozlaşmanın sonucu değil mi ? Şimdi, kültürel gelişimi sağlamak ve sanatı yeniden layık olduğu yere taşımak tüm aydınların bir vatan borcudur. Desteğin ve yüreklendirici yorumun için teşekkürler dostum. Artık yoldayız ve hep birlikteyiz. Sevgilerimle.
Ali SEL tarafından 9/14/2009 12:07:12 AM zamanında düzenlenmiştir.
Sevgili dostum
Hiç üzülme
Son yüz yıllık toplumsal birikimimiz ve onun beraberinde
getirdiği kültürel birikimimiz öylesine yıkıldı ki
Bir bina olarak düşün bu birikimleri
sel aldı
yel aldı
yardı
birileri yıktı
bizler de sadece seyrettik
şimdi herkes yeniden başlayacak
herkes bu kaosta alfebaya yeni başlamış
bir öğrenci gibidir.
yıkanlar da ne yapacağını bilemiyor
hep birlikte düşünüyoruz
güzellik bildiğimiz güzellik mi
özgürlük aynı bildiğimiz özgürlük mü
sanırım değil
artık kan içenler için de güvercin uçuruyorlar
beyaz güvercinin bile anlamı kalmadı
bütün kavramlar
bütün birikimler
bütün sandıklar boşaldı
kültür hazinemiz de
Edebiyatın neresindeyiz soruna
güzel bir cevap vermek istiyorum
kalemleri açıyoruz birlikte
tam başındayız
Sevgimle Ali dostum