- 1647 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
*12 EYLÜL CUNTASI*
Her daim yürekler burkulur, her daim düşler karartılır, her daim yaşamlara kertik atılır. İşte o zamanda Eylül; ırkçı, şovanist dalgalar ve savaşı andıran baskılarla, canilerin ve çılgınların cenneti olan bir ay oldu. Anadolu, Anadolu değilde bir ölüm tarlası, işkenceler için yeni ekim tarlasıydı sanki. Ülke talan edildi, her bir yanı acılarla, gözyaşlarıyla doldu.Cezaevlerindeki hücreler, işkenceler, soğuk yaşamlar ; geçmişteki bataklık dünyalara bile özlem çektirirdi.
Cunta sisteminin getirdiği uzun dalgalı sömürüsünün altında yaşama mahkum edilen halk, türlü türlü olayların bekçisi oldu, olayların senaryosu, olayların oyuncusu oldu, yönetmenler birer katliamcı rolünde oynadılar. Bölüm bölüm çekilen her karede yeni bir ölüm, yeni bir acı,yeni bir işkence senaryosu hazırlandı.
Darbenin Gerekçeleri:
“Politik iktidarsızlık
12 Eylül 1980 askeri darbesinin gerekçeleri arasında ülkede yaygınlaşan siyasi cinayetler, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin birçok tur ardından Cumhurbaşkanı’nı seçememesi ve 6 Eylül günü Konya’da Necmettin Erbakan önderliğinde yapılan ve darbe liderlerinin şerîat amaçlı bir kalkışma girişimi olarak nitelediği Kudüs Mitingi gösterildi.
• Ekonomik iktidarsızlık
12 Eylül öncesi dönemin son Başbakanı Süleyman Demirel’in "70 sente muhtacız" sözü ile özetlenen dış ticaret açığındaki artış ve döviz darboğazı ve işsizlik, kıtlık ve işyeri anlaşmazlıkları ile yoğunlaştı.
• Politik ve toplumsal şiddet olayları
Sağ - sol gerginliği bireysel ve kitlesel siyasi cinayetleri besledi.Emniyet Teşkilatı bile mensupları arasında kurulmuş olan Pol-Bir ve Pol-Der dernekleri diye ikiye bölünmüştü. Sağ ve sol siyasi hareketin önde gelen temsilcileri ve tanınmış birçok kişi sağ ve sol gruplara mensup militanlar tarafından öldürüldü. Darbe öncesinde siyasi cinayetlerin sayısı her gün 30’a yaklaşıyordu.
• Dış siyaset etkenleri
NATO güney kanadının en önemli üyelerinden olan Türkiye’nin siyasi ve ekonomik iktidarsızlığı özellikle ABD tarafından gözleniyordu. 1979 yılında meydana gelen İran İslam Devrimi, ardından aynı yıl içinde Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgal etmesi üzerine Türkiye’nin ABD politikaları için istikrarlı hale gelmesi önem kazandı.”
Kenan Evren ve darbe arkadaşlarının TRT’ye de el koyup, askeri propaganda yaparak halk üzerinde etki yaratmıştır.Bu da medyanın bir baskı aracı olarak ne kadar güçlü olduğunu, bunu yaparak kamuoyu oluşturmanın ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Televizyonlarda yapılan işkenceler ve baskılar yerine, sürekli halkın huzuru ve cumhuriyetin önemine değinen açıklamalardan başka hiçbir söyleme ve habere yer verilmedi.
Kendi halkını, sahibi olduğu insanları; insan olma vasfından çıkarmaya çalışan sıkıyönetim hastaları, sudan sebeplerle yoldaki simitçiden tutunda camiye giden vatandaşa kadar yakalayıp idam sehpasına getirerek vahşi insan dışı kimliklerini cellatların gülücükleri eşliğinde sergiliyorlardı.
Meşhur Diyarbakır cezaevi ; NATO, Avrupa ülkeleri ve Pentegon’dan alınan tüm işkence yöntemleri orada uygulandı.
-Gece yarıları insanların evine baskınlar yaparak özel hayat kavramının tecavüzcüsü oldular, çocuk ruhunun celladı oldular, ailelerin yaşamlarını alt üst eden birer cani oldular.
-Cezaevlerinde insanlara b…, fare yedirdiler, idrar içirdiler.
-Soğuk betonlar üzerlerinde eli kolu bağlı sabahlara kadar dövülen bir sürü insan.
-Askıya asılıp elektrik ile işkence yapıldı.
-Kış mevsiminde çırılçıplak soyundurularak, hortumla insanları soğukta suladılar.
-Yüzlerce kez askeri marş ezberlettiler.
-Kürtlere soykırım yapıldı.
-Demokratik Türk vatandaşlara yapmadıkları işkence kalmadı.
-Ankara Mamak’ta da birçok siyaset adamı ve yazar işkenceye maruz kaldı.
Sıkıyönetimin getirdiği olumsuz hareketler ve insanların hafızalarında baki kalan bu olaylar sonucu; ülkeye miras bırakılan sorunlar oldu.
Bunlar:
1-Kürt Sorunu doğdu.
2-Anayasanın, özgürlüğü sürekli her madde de belirtip; maddeleri “ama” söylemleriyle donatarak, bireysel özgürlükleri: ifade özgürlüğü, kültürel özgürlüğü vb. kısıtlamıştır. Toplumsal ve siyasal birçok alanda anayasadaki maddeleri “ama” larla geçiştirmiştir.
3-YÖK sistemiyle eğitim resmen liseleştirilmiştir.Bu sistemle apolitik bir gençlik yaratılmak istenmiştir.
4-Kangren olmuş bir siyasal demokratik olmayan bir düzen.
Darbe sonrası düzenlenen Anayasa’ya halk % 90 oranında evet oyu verdi.Hangi kafayla verdiyse daha kimse anlamadı.
Darbeciler zevk-i sefa içinde yüzerken halkımız bir somun ekmeği bulmakta zorlanıyordu.Darbeler sonucu soyulan bankalar, el koyulan özel şirketler vs. olaylar sonucunda darbeciler yurt dışında büyük şirketler kurmuş ya da bankalar açmışlardır.Medya, bunlara hayali diye dursun halk birbirini yesin oh ne ala.Artık herkes uyanmalıdır.
Bırakılan miraslar sonucu mirasçıların arası bir türlü düzelmedi.Bir kargaşa ki daha devam ediyor.
Tavuk gidiyor yumurta geliyor,yumurta gidiyor tavuk geliyor.
Sonuçları:
“12 Eylül döneminde, 650 bin kişi gözaltına alındı, 1 milyon 683 bin kişi ise fişlendi.
Darbeyle birlikte açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı, 7 bin kişi için idam cezası istendi, 517 kişiye idam cezası verildi, 50 kişi asılarak idam edildi, 98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı. Uzun yıllar devam eden davaların önemli bölümünde sonuç alınamadı. 388 bin kişiye pasaport verilmedi, 30 bin kişi de “sakıncalı” olduğu için işten atıldı.
Toplam 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarılırken, darbe sonrası 171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi. Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirirdi. Bunlardan 144 kişi kuşkulu biçimde ölü bulunurken 14 kişi açlık grevinde öldü, 16 kişi “kaçarken” vuruldu, 95 kişi “çatışmada” öldü, 73 kişiye “doğal ölüm raporu” verildi, 43 kişinin de “intihar ettiği” bildirildi.
Kültür-sanat ve eğitim alanında, 937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı, 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu, 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesinin son verildi.
47 hâkimin de işine son verilen darbe sonrasında gazetecilere toplam 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi. 31 gazeteci cezaevine girerken, 300 gazeteci saldırıya uğradı. Gazetecilerden üçü suikast sonucu öldürüldü. Gazeteler toplam 300 gün yayın yapamadı.”
Yargı, yardı bizi; yasa,astı bizi; yürütme, uyuttu bizi…………………………
YORUMLAR
çok güzel..özlü..abartısız..tarafsız bir yazı..
teşekkür ederim..
inaçlı-inançsız,Türk-Kürt, alevi-sünni, sağ-sol tek yürek olarak darbelere karşı duruş sergilersek...o zaman 12 eylüller tarihe gömülmüş olur...
gerisi boş laf..
yoksa daha çok ilkel-modern-postmodern darbelerle karşılaşacağız..
saygılar..
Evet.Darbeler ülkemizi hep gerilere götürdü.Oysa bu ülkenin kurulduğu ilk zamanlarda ileri , ileri , daima ileri denildi.Muasır medeniyetler düzeyine yükselmekti amaç.Demokrasi idi amaç.Sindirilemediki birileri tarafından darbeler belli yıl aralarla geldi.Kiminde çizmeler çiğnedi kiminde tanklar geçti.Fişlenen çok sayıda insanları biçti.Biz daha darbeler gelmemesi adına herkesin görevini iyi yapmasını ve özgürlüklere kardeşçe kanat açılmasını istiyoruz.Yazı gerçeklere ışık tutmak adına güzeldi.Kutluyorum.Saygılarımla.
neneh. tarafından 9/12/2009 6:12:41 PM zamanında düzenlenmiştir.
PAŞAM
Paşam anlayabilir misin?
Ölümden habersiz yaşayan
Ancak ölümden korkan
Gencecik bedenlerin ruh halini
Paşam anlayabilir misin?
Nazımın vatanseverliğini
İşkence altındaki gençlerin
Nefes almaz hallerini
Paşam anlayabilir misin?
Evrensel hukuk değerlerini
Onurlu yaşamın kaidelerini
İntiharın anlamını
Paşam anlayabilir misin?
Annesiz babasız yaşam çilesini
Kucağında bebeği vurulmuş
Bir anne yüreğinin feryadını
Paşam çizebilir misin?
Hüznün, kimsesizliğin resmini
Annenin kollarından meme emen
Bir bebeğin ölüm anını
Paşam anlayabilir misin?
Darbelerin, idamların, kinlerin
İnsanlık değerlerine
Ve devletin yapısına olan zararlarını
Paşam anlayabilir misin?
Kundaktaki kimsesiz bebeğin
Yaşama direnişini
Onsekizlik olmayan Erdal’ın
İpteki sallanışını
KEVE
değerli dostum anlama yetileri olmadığı için devlet- millet bu hallere düştü.
"gerekirse bütün tebâyı devlete feda ederim."
ıv. murat
"padişahım, devlet halk için vardır"
nefi
kutluyorum
saygılar sevgiler selamlar
47 hâkimin de işine son verilen darbe sonrasında gazetecilere toplam 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi. 31 gazeteci cezaevine girerken, 300 gazeteci saldırıya uğradı. Gazetecilerden üçü suikast sonucu öldürüldü. Gazeteler toplam 300 gün yayın yapamadı.”
Yargı, yardı bizi; yasa,astı bizi; yürütme, uyuttu bizi…………………………
bir daha 12 eylül yaşamamak adına
güzel
anlamlı
ve
duyarlı bir yazıydı sevgili karanfil dostum.
eylül benim için bahardır, 87 doğumluyum.
saygımla.