- 497 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Dereler değil insanlar ıslah edilmelidir
Bir canlı düşünün!
Kendi sinin sadece küçücük bir parçası olduğu doğayı ve doğanın dengeli kurulumunu değiştirmeye ve onu ıslah etmeye çalışıyor. İşte insan denen yaratık. Başta kendi sinin olmak üzere diğer tüm canlıların baş belası.
Tüm canlılar eko sistemin dengesi içindeki rollerini bir milim şaşmadan, doğaya olan saygılarında asla kusur etmeden binlerce yıldır aynı yaşam tarzını değiştirmeden sürdürürlerken, insan denen yaratık anında değişiverir. Para için değişir, rant için değişir, görgüsüzlük eder, doyumsuzluk eder, kendi çıkarı için kılıktan kılığa girer. Sadece kendisi girmez çevresindekileri de değiştirip giydirmeye çalışır.
Saygısızca dere yatağına ev yapar, fabrika kurar, sonra dereyi ıslah etmeye çalışır. Halbuki ıslah olması gereken kendisidir. İnsan denen yaratık her şeyi anladığını zanneder de derenin boşuna var edilmediğini bir türlü anlayamaz. Eğer derelerin ıslah edilmesi gerekseydi bu eko sistemin kurucusu birkaç tanede ıslah edilmiş dere var ederdi. Uzaya giden ahmak insan derelerin ıslah edilmek için değil gerektiğinde sellerin suların bolca akması için var olduklarını bir türlü kavrayamaz. Ya da kavrar da çıkarı uğruna anlamak istemez, bu sefer başına gelmedikte kalmaz. Şunu unutmayalım! İnsan doğaya ne kadar müdahale ederse o kadar kendi yaşamını tehlikeye atmış demektir. Siz Çoruh Nehrine set çekmek için dağları yarıp yok edeceksiniz, orada yaşayan tüm canlıların ortak yaşam kaynağı olan derelerin sularını para için satacaksınız ve bunun hesabını sizden kimse sormayacak öylemi! Yer üstü sularını bilinçsizce tüketip sonra yerin altındaki suları da icat ettiğiniz pompalarla çekip yok edeceksiniz ve bunu doğa görmezlikten gelecek öylemi? Milyonlarca kilometre karelik orman alanlarına tonlarca beton dökerek doğaya nefes aldırmayacaksınız sonra rahat rahat yaşayacaksınız öylemi? Bir gün bunların hesabı insan denen yaratıktan fena halde sorulacak. Yaşanan felaketlere bakarsanız soruluyor da zaten. İnsanlar yinede anlamazlıktan gelerek doğaya düşmanca davranıyorlar. Bir gün insanlar doğaya karşı yaptıkları saygısızlıkların hesabını vermek üzere toplu halde huzura çağrılacaklar, işte o zaman kıyamet kopmuş olacak.
YORUMLAR
Bizim köyümüz ormanlık bir alandaydı. Bir gün dağdan balta sesi geldi ve dedem koşarak tarladan ormana girdi. Biraz gittikten sonra yanında yüzü gözü çürük içinde köyümüzde yaşayan orta yaşlı birini getirdi. Adamın elinde baltası ve kaşının üstünde de kocaman bir yarası vardı.
Orak biçme işi imeceyle yapılıyordu. Yani bir gün köyde birinin tarlasi biçilir, ertesi gün bir başkasının tarlası biçilirdi. Orak biçenler dedemle birlikte gelen adam baktılar. Dedemin öfkeden yüzü kıpkırmızı olmuştu.
"Alın şunu yanımda. elimden bir kaza çıkacak. Adam utanmadan ağaç kesiyor. ne yapacakmış o ağacı sorun bakalım, bilmem nereye eşik yapacakmış. Ben onu eşik yapacağım haberi yok. Bu ormanda ancak kurumuş ağaçlar kesilir, diğerlerine el sürülmez bilmez mi bunlar. Bir gün bu kesilen ormanlar bizden öyle bir çö alacak ki kimse bu öfkesinin önüne duramayacak" dedi ve adamı komşular aldılar hemen gönderdiler tarladan.
otuz yıl önce demişti dedem bu sözleri ve şimdi otuz yıl sonra doğanın insanlara nasıl kafa tuttuğunu ve onların hırslarına ve nefsilerine nasıl öfke kustuğunu görüyoruz ve sanırım görmeye de devam edeceğiz.
Ülkemin bir daha bu kadar büyük fekaketler yaşamamsını diliyorum.
Teşekkür ediyorum bu değerli paylaşımınız için. Saygılar