- 594 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Emperyalizm Çağında Ulusal Sorun ve Edebiyatçı Duyarlılığı
Her toplumsal sorun, ekonomik, siyasi ve kültürel biçimler içerir. Kürt sorununun anlaşılmasında, onu besleyen ekonomik,siyasi ve kültürel temelin açığa çıkartılması temel sorundur.Kapitalist pazarlar ulusları ortaya çıkardı ve bu süreçle birlilkte pazarları birleştirdi.Ortak yaşam ,ortak dil,kültür ve ruhi şekillenme pazar olgusuyla birlikte şekillenir.Ulus işte bu tarihsel sürecin ekonomik bir tezahürüdür.
Çok uluslu ülkelerin temel sorunudur ulusal sorun. 1800’lerde uluslar kendi devletlerini kurmak için mücadele ediyorlardı ve ilerici idiler.Bugün ise emperyalizm, ulusların ayrılma sorununu çıkarları gereği dünyanın geri uluslarının gündemine sokmuştur.Kürt halkının kaderi Türk halkının kaderinden farklı değildir.Buna Türkiye’de yaşayan diğer bütün azınlıklar (Rum, Laz, Çerkez,Azeri, Süryani, Abhaza, Gürcü, Roman) dahildir.Günümüzde millet, milliyetleri esas alan yaklaşımla değil,tam bağımsızlık için kurtuluşu esas alan bir anlayışla hareket edilmelidir.Bunun yöntemi tüm ulus ve azınlıkların birlikte mücadelesidir.
Genel bir doğrudan hareketle ulusal sorunun özü pazardır.Batı Avrupa’da milli hareketler1789 -1871’ arası tarihsel sürece- döneme rastlamaktadırlar.Doğu Avrupa’da ve Asya’da ise durum farklıdır.Buralarda kapitalizm geç geliştiği için 1905’ten sonra milli hareketlere rastlanmaktadır.Kemalist hareketin milliyetçi olamasının nedenlerinden biri 1900’ler sonrası ,emperyalizm çağının devrimi olmasındandır. Burda devlet,aşağdan bir halak hareketiyle kurulmamıştır,yukarıdan büyük burjuvazinin, ordu ve o dönemin büyük semayesini ( tefeci- tüccar, Türk ticaret burjuvazisi, bezirgan takımı,ulema, şıhlar) arkasına alarak kurduğu bir devlettir.O nedenle milli hareketlerin devrimci demokratik muhtevası desteklenirken, onların teslimiyetçi,ırkçı,sınıf uzlaşmacı (emperyalizmle) yanlarına karşı mücadele edilmelidir.
Halk hareketleri, Milli hareketler ve sınıf hareketleri bağlamında kürt sorunu ele alınmalıdır.Günümüzde hiç bir burjuva karekterli ulusal hareket,o ulusu gerçek ve tam bağımsızlığa götüremez.Çünkü bu hareketler sınıf karekterleri gereği sınıf uzlaşmacıdırlar.Bu hareketler daha mücadelenin başındayken emperyalizmle uzlaşma yolları ararlar.
Ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı ile, bir ulusun kendi kaderini kendisinin tayin etmesi tamamen farklı şeylerdir.Ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı, her ulusun mutlak hakkıdır, ancak bir ulusun kendi kaderini kendisini tayin etmesi hakkı ise tamamen o ulusun kendi tasarufundadır. Dahada açarsak,söz konusu ulus birlikte kalmak veya ayrılmak şeklinde tercihte bulunabilir.Ancak günümüzde ulus ve azınlıkların tam hak eşitliği temelinde çözüm en ideal ve en doğru çözümdür.Bütün ulus ve azınlıklar bu ideolojik donanıma entegre edilmelidirler.
Bunun için bütün ulusal topluluklara genişletilmiş bölgesel özerklik,azınlıklar için ise özerklik.Çünkü ulusal topluluklar arasındaki eşitsizliği ve baskıyı, federasyon, otonomi ve kültürel özerklik gibi yaklaşımlar ortadan kaldıramaz, tam tersine eşitsizlikler dahada derinleşir.Demokratik cumhuriyetlerde, normalde ulus ve bütün milliyetler aynı haklara sahiptirler.Ulus ve bütün azaınlıklar arasındaki farklılığın, eşitsizliğin salt siyasi düzlemde değil , ekonomik olarakta tamamen ortadan kaldırılması gerekiyor. Çünkü ulusal baskının özü günümüzde tamamen ekonomiktir.Burda ulus esasından hareketle belirlenen bölgeler için genişletilmiş , yerinde öz yönetim ve özerklik, yani demokratikleştirilmiş ve merkezileşmiş bir sistem.Çünkü federalizm ulusları bütünleştirmez,bu olsa olsa zoraki bir bağımlılık olur, doğru olan genişletilmiş bölgesel özerklik.Bugün artık Kürtlerin varlığı ve yokluğu , kart -kurt tartışmaları geride bırakılmışken ,yukarıda anlatmaya çalıştığımız öneriler üzerinde çözüm üretmek en doğru olanı.Bu ülkenin bütün aydınlarına bu konuda büyük sorumluluklar düşmektedir.
Erdoğan Ateşin