- 659 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Demir ağlar ağlar…
Geçenlerde birkaç arkadaş, buram buram deniz havası ve her karışında tarihi görkemli yapılarıyla deyim yerindeyse “sırıtan” ihtişamlı memleket İstanbul’da, Sirkeci’den Kadıköy’e yol alan vapurun dalgalarla boğuşmasının ve muhteşem manzarasının sarhoşluğunu yaşadık. Ne gerek varsa deniz otobüsü ithalatçılığına… Her neyse açtırmayalım; deniz taşımacılığı ayrı bahis. Oradan yürüyerek ve keyfini çıkararak geldik Haydarpaşa’ya; trene bindik; beklemeden başladı yolculuğumuz; istikamet Adapazarı!..
Her türlü düşünceyi barındıran biraz tutucu bir şehir; esasen buradaki bağnaz, yobaz mevcudiyetinin fazlalığından dem vurmam genele indirgediğim anlamına gelmez; sosyolojinin açıkladığı gibi toplumsal olaylarda etkiye tepki olarak aydın insan sayısı da fazla. Memleketi tanıma bahanesiyle geldik lakin ziyaret maksadımız TÜVASAŞ’ı görmek. “17 Ağustos” depreminden sonra hemen toparlanıp ayaklanmış, dimdik karşımızda duruyor.
TÜVASAŞ, 1951’de işletmeye açılmış. Adapazarı Cer Atölyesi olarak bakım ve tamirat gerçekleştiriyor; zamanla “Demiryolu Fabrikasına” dönüşüyor ve 1961’de yolcu vagonlarının yerli imalatına başlıyor. 1975’de Adapazarı Vagon Sanayi Müessesesi “ADVAS” olan kuruluş, 1986’dan itibaren bugünkü “Türkiye Vagon Sanayi Anonim Şirketi” adını alıyor. 1000 işçi, 373 yönetici ve memur personel istihdam edilmekte. İhracat yaparak da ülke ekonomisine katkı sağladığı oluyor. Demiryolu ulaşımı zaten az enerji ile yüklü taşımacılık gerçekleştirerek ülke içerisinde de kazançlı. Demiryolu ve denizyolu ulaşımının önemi ve ilerlemesine içerden ve dışarıdan ne denli takozlar konulduğu aşikar. Otobüs firma ve mafyaları ile petrol sevdalılarının çekemediği savları da hani kulağa geliyor.
Ha şimendifer, ha Sümerbank!
Zannediyorum 1933’de ani bir kararla kurulmuş Sümerbank. Okuduklarımı yanlış hatırlamıyorsam; politik konuların tartışıldığı “Atatürk sofrasında” bir akşam, “Ulu Gazi” yerli malının öneminden bahsederken, üzerindeki kıyafetinin ithal mal olduğu söylenince kalkık kaşlarını çatmış; -ithal olan- kıyafetlerinin hepsini dışarıda toplatarak yaktırmış; velhasıl ertesi gün Sümerbank’ın kurulmasına yönelik görüşmeler başlamış. Sonrası malumunuz ülke sanayisinin gelişmesine ve hatta özel sektörün oluşturulmasına büyük katkıları oldu. Maliye Bakanı Unakıtan; “Yakında Sümerbank tarihten siliniyor, artık bitirdik. Elinde bir şey kalmadığı gibi, ismini de kaldırıyoruz. İsim hakkını satarız, o başka…” akıtmıştı eleğinden. Başbakanımızın “pis” olarak nitelediği “karsız!” kuruluş ERDEMİR’i satma çabaları sonucu, birbirini izleyen istifalar ve açıklamalar, kandırılan ve uyutulan halkın suratına bir tokat gibi vuruyor gerçeği. Türk Telekom, TÜPRAŞ, PETKİM, TEKEL ve THY de özelleştirme kurbanlarına dâhil…
Nerden çıkardın Sümerbank’ı diyenler olacaktır fakat benim üzerinde durmak istediğim değişmeyen “zihniyet”. Meraklısı “www.tuvasas.com.tr” adresinden istediği bilgiyi edinebilir. “Ah Özel!” adlı eski bir şiirimi anımsadım…
“Hellolar Sam Amcam
Talimatı aldım, tamam
Tren komünistlik dedi başkan
Sakın ray döşemeyin aman
Zaten pek değişiyor zaman
Yapıyor mu! İngiliz, Alman
Artık bunlar da mı var
Otoyolların etrafındadır duvar
Senin nene gerek tren
Bırak ulaşıma girsin giren…”
Hani demir ağlarla örmüştük ana yurdu dört baştan. Hani ulusal sermaye, kolay ve ucuz taşımacılık. Birkaç basit mısra nasıl da özetliyor, ahkam kesen o muzır politikacıların ne haltlar yediklerini, değil mi? Raşit Nadir
YORUMLAR
Bu yazı 3 yıl kadar evvel kaleme alındı... Sevgilerle