- 535 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
sigara içmek ve hüzün
bir gece ansızın uyandım. gördüğüm rüyanın etkisiyle yalnızlığımın hüznü birleşince rutubet kokulu evimde daha fazla duramayacağımı anladım. kendimi sokağa attım. uzun uzun sahipsiz sokak köpekleinin eşliğinde yürüdüm. aklıma türlü düşünceler geliyordu. tüm problemlerimin çıkış noktasının aslında olmak istediğim kişi ile gerçek ben arasında hiçbir benzerlik olmadığını gördüm ve kendimi sevmediğimi anladım. bırakın sevmeyi nefret ediyordum. hep bir başkası gibi olmak istemişimdir. beni yadırgadığınızı görebiliyorum ama sanki sizler farklı mısınız. kişinin en büyük sorunu asla kendisi olamamasıdır. sizler de biliyorsunuz biraz kendiniz, biraz o yakışıklı çocuk, biraz babanız, biraz abiniz, biraz arkadaşınız biraz da gece parkta yalnız başına sigara içen adam olduğunuzu. bunu kendi kendinize itiraf edememeniz doğal. çünkü yeteince cesur değiliz. yeterince cesarteim olsaydı şimdiye dek intihar etmiş olurdum ama yapamıyuorum. çünkü intihar bir akıl hastalığıdır. intihar edebilmek için bir aıkl hastası gibi körelmiş duyulara sahip olmalısınız. bu size gerekli soğukkanlılığı sağlar. neyse konumuza dönelim. hiçbirimiz kendimiz değiliz ve olamıyoruz. hepimiz koşullandırılmış birer robot gibiyiz. bana burun kıvırıyorsunuz ama beni dinleyin. size bir şey anlatacağım. tarih öncesi bir çağda iskandinavya da yaşayan bir ırk kelimelerle değil de hareketlerle konuşurmuş. seslerin bir önemi yokmuş. bu yüzden kelimelerinde önemi yokmuş. o zamanlarda o kabilede bir kıza aşık olduğunuz zaman bunu anlatmak için ağzınızla garip bir hareket yapmak zorunda kalıyormuşsunuz. nasıl bir hareketmi. dilizin ile üst damağınıza dokunurken aynı anda dilinizi ısırmanız lazım. kolay bir hareket. pek zor değil. dili biraz yuvarlak yapmak gerek. biraz çaba gerektirebilir ama aslına bakarsanız kolay. hahahaha. aıln size kanıt. siz mi koşullandırılmış robotlar değilsiniz. dilinizle damağnıza dokunurken aynı anda ısırmaya çalışmanız da ne oluyor öyleyse