- 1364 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BAHAR KOKULU BİR KADIN 1
HENÜZ BİTMEMİŞ BİR ROMAN DOĞMAMIŞ ÇOCUĞUMUN ULTRASON GÖRÜNTÜLERİ
BAHAR KOKULU BİR KADIN
Yolcu treni arkasında on kadar yük vagonu ile birlikte bıçakla kesilmiş gibi ikiye ayrılmış pas kırmızısı kayalık geçide giriş yaptı hızını düşürmeden keskin viraj ı dönmüştü ki o sırada uyuyanlar da dahil olmak üzere neredeye yolcuların tümü bu alışılmışın dışındaki titreşimlerden dolayı bir anda paniklediler.
Sarsıntının yarattığı makas sesleri kayalık geçidin içinde kulakları sağır edercesine yansıyarak tepelerdeki ağaçlara tünemiş birkaç kuşun telaşla sağa sola kaçışmasına neden oldu. Makinist hızı bir miktar düşüren kolu zamanında çekmeseydi bir facia kaçınılmaz olacaktı.
İlk defa böylesine uzun tren yolculuğuna çıkmama rağmen bu anormal durumu fark etmiştim. Korku dolu gözlerle bakınarak etrafımda olup biteni tanımlamaya çalışıyordum.
İkinci sınıf yataklı vagonun kompartımanında karşımda çıtı pıtı 18’ inden büyük göstermeyen ve kendinden emin kişiliği olduğu her halinden belli olan kucağındaki kahverengi çantasına sımsıkı sarılmış yosun yeşili gözlerinde zeka pırıltıları dolaşan kumral saçlı kız aşırı sarsıntıdan ötürü yattığı yerden aşağıya yuvarlandı uykulu gözlerle etrafına bakınırken,
“Ah ooof kolumun üzerine düştüm galiba>> dedi ardından yardım etmek üzere kendisine doğru hamle yaptığımı görünce buna gerek yok der gibi bir bakış fırlattı olduğum yerde öylece kalakaldım, sonra kendisinden beklenmeyecek bir çeviklikle sıçrayarak yeniden yatağın üzerine oturdu sağ kolunun dirsek kısmını ovuşturup duruyordu geçitteki sesleri ve herkesin yüreğini ağzına getiren titreşimleri umursamadığı oldukça garip vurdum duymaz davranışlarından belli oluyordu, bellikli buna benzer olayları daha önceden de yaşamıştı.
Ben bunları düşünürken kız yeniden hiçbir şey olmamış gibi uzandığı yatağında uyuklamaya başladı. Penceremden hiçbir şeyi net olarak göremediğim halde dışarı bakmaya başladım bu uzun yolculuk öylesine sıkıcıydı ki zaman zaman keşke evimde olsaydım diye düşündüm. Camdan yansıyan gözlerimi gördüm saatlerdir bunu fark etmemiş olduğum için şaşırdım işte sonunda tanıdık bir yüz dediğimi hatırlıyorum sonra düşünmeye başladım.
Rusell ile sık sık telefonla görüşürdük ondan mektup aldığımda bir hayli şaşırmıştım nefesimi tutarak heyecan ve burukluk karışımı bir duygu içinde okuduğum ondan gelen tek mektubun içinden Bartminsk’e bir adet tren bileti çıkınca da dünyalar benim olmuştu.
İşte sevgilime kavuşmak için neredeyse birkaç saatim kalmıştı yüreğim bir kuşun kanatlarına binmişçesine titremekteydi
Günler ayları kovalamış ve Rusell sözünü tutmuştu.Evlendiğimiz günün ilk sabahında Rusell bizi ölümden başka hiçbir güç ayıramaz her zaman ne olursa olsun yanında olacağım demişti bir yıl ayrı kalmıştık ama işte kavuşmak artık çok yakındı.
<<Yine de sözünü tuttu ya >> dedim usulca.üst katta yatan kız belli belirsiz bir merakla hı dediyse de onu umursamadım.
Tren tepeleri inmeye başladığında hızını da yeniden arttırdı.Sabahın ilk ışıkları yavaşça vadinin üzerine doğru inerken genç kız yattığı yerden aniden doğruldu,ardından iki ayağını bir süreliğine sallandırdıktan sonra aşağı atladı,daha önce kuşete yerleştirdiği bir sırt çantasını bulunduğu yerden sökercesine aldı aynı hışımla çantayı açtı içinden peçetelere sarılmış sandviç benzeri bir şeyler çıkardı çantanın içini alt üst ettikten sonra bir kutu kolalı içeceğini ancak bulabildi.
Trene bindiği ilk an Bana selam vermesinin dışında yol boyunca benimle hiçbir şey konuşmadı neredeyse yolun tamamını da uyuklayarak geçirdi.
<<Siz de ister misiniz>> dediğinde yolculuğun başından sonuna dek bu genç kızın benimle hiç konuşmayacağını düşündüğümden bir hayli şaşırdım.
<<Teşekkürler canım bir süre önce bir şeyler atıştırmıştım.>>diyecek gibi oldum ama bunun nafile bir çaba olduğunu kızın aşırı ısrarı üzerine anladım içi peynir ile silme doldurulmuş sandviçten küçük bir parça koparttım <<.Mmm peynir de çok lezzetliymiş>>dedim. Kız gülümseyerek <<annem her şeyi çok güzel yapar bayan derken annesi ile gurur duyduğunu belli eder gibi kelimenin üzerine basmıştı.
Tren köylerin arasından geçerken <<Aman Allahım göz ile görülebilen her yer bembeyaz karlar altında bu ne müthiş bir manzara>> bu sözler ağzımdan kaçarcasına çıkmıştı yirmi saat kadar süren suskunluğunun ardından kız ağzı dolu olduğundan<< hım>> dedi ve başıyla da onayladı ardından acelesi varmış gibi ağzındaki lokmaya güç bela yuttu ve kolasından bir yudum aldıktan sonra genzi yanmış gibi yüzünü buruşturarak ekledi
<<neredeyse bütün gece kar yağışı durmadı bayan o sırada siz mışıl mışıl uyuyordunuz aslında bütün gece senin uyuduğunu düşünüyordum bir ara kestirmiş olmalıyım dedim.
Dudaklarını büzüştürerek tabi tabiki siz uyumadınız arada birde Rusell yapma filan tarzında bir şeyleri de ben uyduruyor olmalıyım dedi ve ince tiz bir sesle alaycı bir üslup takınmıştı.>>ardından bilmiş bir edayla
<<Rusell kocanız mı?>>Kızın ukala davranışları karşısında bu soruya başım evet işareti yaparak cevap verdim tanımadığım üstelik böylesine patavatsız bir kıza özel hayatımı anlatmamın bir manası yoktu bu şekilde davranarak kızın başka soru sormasını da engellemiş oldum.
Pencerelerin yıpranmış lastik yataklarının arasından kuru ama bir o kadar da soğuk ve keskin hava akıntısı kaloriferler tüm gücüyle treni ısıtmaya çalışırken hırsız gibi görünmeden içeri sızmaktaydı.
Dışarıda hava kurşun gibi olmalı diye düşünüyordum ki tren yavaşlayarak bir istasyona girdi bir an için trenin hiç duramayacağını sandım. dışarıdaki soğuk hava yolcularını bekleyenler ya da yolculuk için hazırlananları pek etkilememiş gibi görünüyordu. pencereden tan yerinin hafif kızıllığında kasabanın ışık selini andıran caddeleri açık seçik görülüyordu.
Kahvaltısını bitirmiş meraklı gözlerle beni seyreden yosun yeşili gözlü bu çok bilmiş kıza dönüp,Bartminsk kasabasına ne zaman varılacağını sordum.Aldığım cevapla telaşla yerinden fırladım.
<<Burası Bartminsk bayan ama acele etmenize gerek yok burada bir saat ten fazla kalacağız.>>demesi ile kahkaha atmasıda bir oldu iyice sinirlenmiş olmama rağmen bu baş belası ukaladan kurtuluyor olmama sevindim.
Teşekkür ederim küçük bayan dediğimde bozulma sırası ona gelmişti.Besbelli ki kendisini olgun bir kadın sanıyordu.hiç bir yanıt vermeden somurtmaya başladı.onun bu hali karşısında yanağına küçük bir buse kondurdum.
Rusell sabaha karşı beni karşılamak üzere kasabanın tren garına gelmiş.Tren garı çok eski bir yapı olmasına rağmen katedralden bozma geçmişinin görkemini bu güne taşıyarak ayakta kalmış. kasabanın her yerinden rahatlıkla görülebilen çan kuleleri ile kesme taşlardan imar edilmiş kubbeli kemerli devasa bir binaydı.
Trenden iner inmez Rusell metal bir levhada yazılanları okumamı istedi böylelikle kasaba hakkında ilk bilgilerimi almış oluyordum.Oraya buraya koşuşturan insanlar ortalığı panayır alanına çevirmiş gibiydi.
Rusell beni beklerken Çay ocağından bir fincan kahve ile sımsıcak bir simit aldıktan sonra yolcu bekleme salonuna gittiğini ve kalorifer peteklerine yakın bir iskemleye oturduğunu..İçerisinin neredeyse bomboş olduğunu, bankın üzerinde boylu boyunca uzanmış uyuklamakta olan orta yaşın biraz üzerindeki
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.