- 1163 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kendimizi Yaşama Özgürlüğü...
İnsan ve özgürlük... İnsanın kendini özgürleştirmesi... Daha doğrusu özgürleştirebilmesi... Kendi özgürlüğüne yine kendisinin izin vermesi... Belki de insanoğlunun gelmiş geçmiş en büyük, en önemli zaferi... Kendi yaşamının zaferi... Kendi yaşamına kendisinin egemen olabilmesinin zaferi... İşte tüm olay, mucize bu...
Ne gariptir ki, bir avuç insan bir yığın kural koyar. Uçsuz bucaksız bir insan seli de bu kurallara körü körüne bağlanır, boyun eğer. Oysa kurallar konurken henüz yoktur bile yeryüzünde. Sonsuz zenginliklerle dolu insan ruhunun gelişimini engelleyen katı kurallara, yasaklara neden konmuştur, kim ya da kimler koymuştur bilmeden tüm gücüyle bir uyum sağlama çabasına girer.
Kim ya da kimler tarafından ne zaman, kim bilir hangi devirde konmuş olduğunu bilmediğimiz sözüm ona "bir doğru"yu kabul etmek, kendi doğru ya da doğrularımızı bulmaktan çok daha kolaydır. Çünkü düşünmeyi gerektirmez. Böylece kendi doğrularımızı da bulmaya gerek kalmaz. Nasıl olsa doğrular bulunmuş ve bir dizi kural halinde uygulamaya konmuştur, deyim yerindeyse vakti zamanında... Başka bir deyişle, kendi doğrularımızı bulmaktan ve kendimizi yaşamaktan vazgeçmek pahasına bile sürüden biri olmak çok daha kolay bir yol, bir seçimdir. Oysa ’doğru’ ya da ’yanlış’ yoktur. Benim için yanlış olan, sizin için doğru olabilir. ’Doğru’ veya ’yanlış’ toplumdan topluma, kültürden kültüre değiştiği gibi zaman da etkiler doğru’yu... Yüzyıl önce yanlış olan, yüzyıl sona kabul görülebilir. Bu yüzden bizi mutlu eden, içimize sinen şeydir ’doğru’.
Kendimiz olmak, kendimizi yaşamak adına zor yolu seçtiyseniz eğer, "Ben farklıyım." demeyin. "Ben farklı insanlardan yalnızca biriyim." deyin ki, farklı olmanın, diğer bir deyişle sürüden biri olmamanın getirdiği yalnızlığı, zorluğu ve sorumluluğu sürüden olmayan diğerleriyle bölüştürebilip rahatlayabilin.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.