- 751 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İFTARLIK
Ahmet Efendi,kapıyı anahtarıyla açtı.Kapının eşiğine adımını atar atmaz da ayakkabılarını bile çıkarmadan hanımına seslendi:
-Hanım!İftarlık aldım.
Mutfakta yemek hazırlamakla meşgul olan Semra hanım, kocasının uzattığı paketi aldı.”Ne ola ki”diye düşünürken vurgusuz bir ses tonuyla sordu:
-Ne aldın?Yoksa hurma mı?
Ahmet Efendi,büyük bir iş başarmışcasına,yüzünde tebessüm, göğsünü gere gere,
-Aç,bakalım,dedi.
Hanımı avuç içine sığan paketi açtı.O da ne!Pastırma…Döndü,yüzüne baktı kocasının.Ahmet Efendi,aynı yüz ifadesini değiştirmemiş,hatta daha da geliştirmişti.
-Hoşuna gitti mi?
Hanımı hiç ses çıkarmadı.Pastırma özenle tabağa yerleştirildi.Bu arada mutfağa evin küçük oğlu Ali geldi.Pastırmayı görünce bir sevinç çığlığı attı:
-Yaşasın!Babam pastırma almış.
İftar vaktine çok az kalmıştı.Yer sofrasına oturdular.Ezanın okunmasıyla birlikte Ahmet Efendi’nin sesli olarak okuduğu duaya hep birlikte “Amin” diyen aile fertleri,oruçlarını açtılar.Sıcacık çorbalarını içtiler.Pastırmanın da tadına bakmak gerekiyordu..Ahmet Efendi,pastırmayı muhafaza altına alan çemen parçalarının tadına bakarken,hanımı ise ucundan minicik bir parça koparmakla yetindi.İki çocuğa pay edildi pastırma.
-Baba,dedi küçük oğlan.İki liralık mı aldın?
Ahmet Efendi tebessüm etti.
Hanımı:
-Yok,yok!Bu olsa olsa bir liralıktır.dedi.
-Hıh! dedi Ahmet Efendi.Tam üstüne bastın.
Ali gülmeye başladı.
-Peki, satıcının yüzüne baktın mı babacığım?
-Niye bakmayayım?Yanlış bir iş mi yaptım?
-Yani,bir liralık pastırma istemek biraz ayıp olmadı mı?
-Niçin ayıp olsun? Cebimdeki parama göre almama kim ne karışır?Hem pastırma doyumluk değil,tadımlıktır.
Derin bir ah çekti hanımı.
-Otuz gün çalış,sonra…Sonrası,bir milyonluk pastırma…
-Boş ver,takma kafanı.Bizden daha kötü durumda olanlar var.Halimize şükredelim,diye teselli etti Ahmet Efendi,hanımını.
Yemeklerini yediler.Henüz sofra ortadayken kapı çalındı.Kapıyı Ali açtı.Gelen evin büyük oğlu Anıl’dı. Okulda olduğu için iftara yetişememişti.
-Ohh! dedi Anıl,içeri girer girmez.Bu evde pastırma kokuyor.
-Babam iftarlık almış,sana da ayırdık,dedi Ali.
Anıl,büyük bir iştahla birkaç parça pastırmayı ekmeğinin arasına sıkıştırıp yedikten sonra,
-Özlemişim,be pastırmayı!Mübarek sanki altın.Ucuz olsa da hep yesek ya! dedi.
-Yeter artık şu pastırmadan çektiğim.Bir daha bu eve pastırma alma sen de Ahmet Efendi!Yemeyiverin.Herkes pastırma mı yiyor?Ramazandan ramazana gördüğünüz iki dilim pastırmadan da mahrum kalın,derken Semra hanımın gözlerinden yaşlar akıyordu.
Ahmet Efendi hanımının yanına yanaştı:
-Yapma hanım ya,dedi.Söz bir daha bu eve pastırma girmeyecek.
Ali bu duruma daha fazla dayanamadı:
-Sen üzülme anneciğim.Ben büyüyüp meslek sahibi olunca,sana neler neler alacağım:Önce bir ev,sonra elbiseler...Buzdolabını tıka basa dolduracağım.Fakirlere de yardım edeceğim,diyerek sarıldı annesine.
-Bizden geçti çocuğum.Ben kendim için üzülmüyorum ki….Size istediklerinizi alamadığımız için sinirlerim bozuluyor.
-Anne,ne var bunda.Olabilir…Herkes dört dörtlük yaşayacak diye bir kural mı var?Ayağımızı yorganımıza göre uzatmazsak gün gelir,ayaklarımız hep dışarıda kalır,diye söze katıldı büyük oğlan.
-Ana yüreği işte.Siz anlamazsınız yavrum,diyerek sofrayı toplamak için yerinden kalktı.Daha sofrayı toplayamadan kapı çaldı.Evin içini bir telaş kapladı.
Kapıyı açan ise Ahmet Efendi oldu.
-Hanım!Bak,kim gelmiş…
Hep birlikte kapıya yöneldiklerinde,Ali bir çığlık kopardı.Bir sevinç çığlığıydı bu:
-Yaşasın,Kayseri’den dayım gelmiş!
Dayısının elindeki paketleri,Anıl aldı.Salona geçip oturdular.Hoş geldin merasiminden sonra paketler açıldı.
-Yeğen,bu senin,dedi Ali’ye bir paket uzatarak.Ali,sevinçle dayısının yanağına bir öpücük kondurdu.
Bir başka paketi de Anıl’a uzattı:
-Bu da senin.
Anıl,kardeşininkinden daha büyük olan paketi heyecanla aldı.
-Dayı,şu büyük pakette ne var?diye sordu Ali.
-O pakete karışmayın!O paket annenizin.
Paket annelerinindi;ama paketi açma şerefine Ahmet Efendi nail oldu.O da ne?Kocaman bir pastırma!Hep birlikte kahkahalarla güldüler.Ahmet Efendi hanımına göz ucuyla bakarken,çocuklar dayılarının kulağına bir şeyler fısıldıyorlardı.Dayılarının da kahkahaları çınladı salonda.
-Ha,şu mesele…İftarlık…İftarlık,ha!
Fotoğraf makinesinin flaşı patladı.Ali,bu anı ölümsüzleştirmişti.
ÜLKÜ DUYSAK
YORUMLAR
bazıları hayatın gerçeği der geçer belki ama bir anne okursa gözleri yaşarır.önümüz ramazan ve biliyoruzki bu manzaralar var ve yaşanmaya devam adecek.insan tabiiki elinin kavuştuğu yere ulaşır ama hiçbirşey yapamasakta çocuklarımıza sahih olduklarının değerini bilmeleri gerektiğini öğretmemiz gerek mesela ara sıra tek bir çeşitle sofra kurmak gibi.toplumun sadece şuursuzca tüketmeye itildiği günümüzde önemli bir yaraya parmak basmışsınız teşk