- 544 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
bir işçinin günlüğü (6)
BİR İŞÇİNİN GÜNLÜĞÜ
KAZIM DEMİR
03.12.2008
Kızarıp aşınmış ellerim, sabahtan akşama kadar duvarları zımparalıyorum. Pürüzsüz olmalı beylerin evleri, kriz dediler işten çıkardılar. Aslında bilinçli bir işçinin diğer işçileri bilinçlendirmesi, patrona kriz geçirtiyordu. Şimdi inşaata çalışıyorum, sefer tasına akşamdan kalma yemeği doldurup, gazeteden sofraları açıyoruz. Biraz ondan biraz bundan yiyeceklerimizi paylaşıyoruz. Kış günü kapısız penceresiz inşaatta sohbetin sıcaklığıyla ısınıyoruz. Havalar her geçen gün, biraz daha soğuyor. Böyle giderse işler durur. Zaten günlük aldığımız yövmiyelerimiz aynı gün tükeniyor. Üzerine birde borçlanıyoruz . Arkadaşlar borçlarını sıralıyor, birde işler durursa diyor birisi, bir diğeri ensesine tokatı patlatıyor “ağzını hayra aç oğlum perişan oluruz kış günü” ve zaman doluyor herkes iş başına daha zımparalanacak çok duvar var ve boyanacak, kapıları takılacak,kalorfer petekleri dizilecek , halılar serilip koltuklar döşenecek lüks avizeler aydınlatacak ama bütün bunları yapanlar; ne yumuşak koltuklara gömülecek nede dışarıda kopan fırtınaya aldırmadan odanın sıcağında tatlı uykulara dalabilir kaygısızca belki dışarıdaki hava durumundan bile haberdar olmayanın evini yapan işçinin fırtınada gecekondusunun çatısı uçmuştur yada çatıdan akıtıyor akıntılara ne kadar kap kaçak varsa dolduruyorlar ve sobaya atacak kömürü yok eski cılız battaniyelerin altında titreyen bedenler ve anlatılan masallar(çiroklar) çocukları alıp diyar,diyar gezdiriyor bir bilseniz ne kadar büyük umutlar taşıyor küçücük bedenler ben büyüyünce doktor ben öğretmen ben bilim adamı ben büyüyünce ekmeğimi banacağım umudun kızarmış yağına kız çocuklarına eski yastıkların bezinden düğmeden gözü olan bez bebekleri kalemle çizilmiş yarım ay şeklindeki ağzı gülümseme ifadesiyle bakıyor bedeninden daha büyük umutları olan çocuğa. hayat nasıl olmalı çocuk; hayat naneli şeker tadında gazoz renginde
18.12.2008
Anahtarının ruhsatı var mı ruhsatsız anahtarla kapı açarsanız insanları toplu olarak bilinçlendirirsiniz bir işçi derneğinin kapısını açan bir anahtarınız varsa çok tehlikelisiniz siz siz olun anahtar taşırken dikkatli olun polisle karşılaşıp mahkemede şeffaf bir poşetin içinde anahtarınızı suç aleti olarak görebilirsiniz şaşırmayın çünkü o anahtar devrimci bir kurumun kapısının anahtarı insanları bilimsel dayanağı olan bilince davet eden ve bu düzenin oyunlarını bozan kurumun anahtarını almakla bilinçlenmenin önüne geçeceklerini sanıyorlar oysa bedenimizi f tiplerine kilitlediler ama mahkum edemediler mücadele birliği dergisinin129.sayısında okudum anahtar davasını daha önceden olayı bizzat yaşayandan öğrendim kapitalistlerin maşaları sersemledi bizleri göz altına almak için saçma sapan bahanelere başvurmaya başladılar bu olayda olduğu gibi bir çok olayda tökezlemeye devam ediyorlar artık bilincimiz sınırları zorluyor artık işçi sınıfı yaşananları analiz edebiliyor sonuç çıkarabiliyor var olan gücümüzü örgütlü bir yapı içerisinde şekilledirip devrimi mümkün olabilmesini sağlaya biliriz onun için devrimci ilerici işçi sınıfının bayrağıyla alanlarda sokaklarda çalışıp üreten insanın yanında olan kurumları yalnız bırakmamalıyız eylemlerine destek vermeli içlerinde yer almalıyız biz örgütlü olduğumuzda hiçbir güç bizi hedefimizin önüne geçmeye cesaret edemez eğer insanız insanlığın kurtuluşunun kaygısını taşıyorsak bilinçlenelim örgütlenelim devrime giden yolda ilerleyelim
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.