İTİRAFÇILIK

• 26 Temmuz 2009 Pazar 13:00:03

İtiraf ediyorum...
Bu geçmişte çıkartılan itirafçılık yasasını tam anlayamadım.
Bu yasa suça ya da suç örgütlerine karışmış kimselerin örgütten ayrılarak, örgüt hakkında bilgi vermesini ve dolayısıyla örgütle mücadele etmeyi kolaylaştırmayı hedefleyen bir yasa idi.İtiraf edecek kişinin verdiği bilgilerle örgüt çökertilmeye çalışılacaktı.İtirafçılara da, itiraflarından dolayı başlarına örgüt infazı türü bir olay gelmemesi için gerekirse farklı kimlik, gerekirse estetik operasyon, maddi destekler vb. sağlanacaktı.
Devletin verdiği bu vaatler ile bir çok örgüt üyesi de zaten örgütlerinden ayrılmışlar ve beraberinde sahibi oldukları bilgileri devlet kurumları ile paylaşmışlardı.
Bahsi geçen itirafçılardan bazılarının bizzat devlet içinde yasadışı veya gizlice örgütlenmiş derin yapılarca kullanıldığını.Çeşitli eylem ve operasyonlarda tetikçilik yaptırıldığını medyaya yansıyan haberlerden izliyoruz.Yani itirafçılardan elde edilen bilgiler yasadışı, devlet ciddiyetiyle bağdaşmayan operasyonlarda kullanıldığı için, itirafçıları kullananlar zaman zaman , ileride bir soruşturma ile karşılaşmamak için bu itirafçıların ellerine silah vererek,onları -nasılsa geçmişleri terörist diyerek- maşa gibi kullanmışlar, eylem ya da operasyon yaptırmışlar.
Şimdilerde ise bu itirafçıların, devletin onlara itirafları karşılığında vaadettikleri bir gelecek hiç yokmuş gibi hala itiraf edip ayrıldıkları örgütün elemanı gibi gösterilmeye çalışıldığını, aslında makbul adamlar olmadıklarını, yani itiraf edip örgüt hakkında bilgi verecek kadar makbul, ama şahitliği, tanıklığı kabul edilemeyecek kadar da kötü, fena, hala terörist gibi olduklarının yayılmaya çalışıldığına şahit oluyoruz.
Bunun sebebi ise ilginç;
İçinde bulundukları terör örgütü hakkında devlet kurumlarına bilgi verdikleri için adları "itirafçı" diye anılan bu kişilerin, daha sonra bazı derin yapılanmalar tarafından yasadışı, devlet ciddiyetiyle bağdaşmayan işlerde kullanıldıklarını itiraf etmeye başlamaları.
Günümüzde ortaya çıkan ergenekon türü örgütler ile deşifre olmaya başlayan olaylar ışığında, daha önce kendilerine devletin yaptırdığını sandıkları ve o yüzden karıştıkları operasyonları, aslında etö gibi ya da benzeri derin yapılanmalar lehine yaptıklarının farkına varmalarına da bağlayabiliriz.

Şİmdi gündemdeki davalarda gizli tanıklıkları, itirafçı iken bu sefer kendilerine yaptırılanları itiraf ettikleri için şahitlikleri kabul edilmemeli görüşü pompalanıyor.
Düşünün;
Devlet size yasal bir imkan tanıyor, itirafçı oluyorsunuz.
Sonra ise siz hala terör örgütü üyesi, hain gibi algılanıyorsunuz.
Bundan sonra devlet örgütün çözülmesi için herhangi bir söz verse örgütten ayrılmak isteyen militanlara, hiç inandırıcı olabilir mi?
Devlet tarafına geçmişsiniz, ama hala bazı odaklar sizi terörist gibi göstermeye çabalıyor?
Makbul, muteber, pişman bir eski suçlu dahi olamyorsunuz?
İşin bu devlet ciddiyetiyle bağdaşmayan yönünü bu şekilde açıklarken, aslında itirafçıların muteber kişiler olmadıklarını pompalamanın, ortaya çıkmaya başlayan ETÖ türü derin yapılanmaların çözülmesini önlemeye yönelik olduğunu söyleyebiliriz.
Elbette içlerinde, itirafçılık müessesini kullanıp hala terör örgütleri lehine çalışanlar olabilir.Ama bunu ortaya çıkarmak gibi bir gaye ile açıklanamaz bu itirafçıların muteberliğini yıkmaya çalışmak.
Gönül ne bir terör örgütünün varlığını, ne bu örgütten kaçan itirafçılar olmasını, ne de pişman olup terör örgütünden ayrıldıktan sonra devlet tarafına geçenlerin, sonradan derin operasyonlar yüzünden karalanmalarını arzu etmiyor.
Gönül tüm eylem ve operasyonlarda devlet ciddiyeti, hukuk ve adalet arıyor.
Yasadışı işlere karışmış hangi tür odak varsa ortaya çıkarılıp cezalandırılmasını bekliyor...