Özgürlük Müzesi (!)
“Bugün AŞK’ın büyülü penceresinden bakmayacağım hayata; ama tamamen duygusal yaklaşacağım duygularıma”
Adı : Özgürlük (!)
Soyadı : Müzesi
Yaşı : Ölümsüz
Uyruğu : Dünyalı
Cinsiyeti : Kurşun Asker
Görevi : Adını tüm Cihana duyurmak
Top sesleri kulakları sağır ettiği kadar yüreklerdeki korkuyu da katmerleştiriyordu. Ağlayan çocukların sesleri analarının okudukları dualara karışıp semaya yükseliyor, insanlık tarihinin izlemekle yetindiği makûs olaylar, yaşayanların ruhlarında kapanması zor yaralar bırakıyordu. Özgürlük uğruna katledilen binlerce masum çocuk ve bir o kadar da anne, sahte dünyanın gerçek mazlumlarıydı. Genç kızların çığlıkları, bugün bu vahşete seyirci kalan insancıkların yüreklerinde çalkalanıyor susmamacasına.
Müze halini almış bir yaşamdı bu olaylar, insanlığa sunulan, masumiyet adına. Gözlerdeki yaşlara aldırmaksızın geride bırakılan insanlık maskeleri vardı. Genç kızların en değerli hazinelerinin ayaklar altına alındığı bir vahşet çağrısı yapılıyordu, adı insan olduğu söylenen yaratıklara.
Dünyanın her köşesinde özgürlük adına atılan naralar duygusuz yaşamların ta kendileriydi. Sevgisiz, içleri boş manasız sözlerdi insanlığı hayattan uzaklaştıran. Özde değil sözde duyguların birbirlerine aksettirdiği bir yansımasıydı yaşananlar. Hür olma adına, barış adına, kardeşlik adına, yaşanılır bir toplum adına atılan kocaman yalanlar.
Kocaman yalanları vardı adamların, kadınların. Çocuklara söylenen avuç dolusu yalanları vardı büyüklerin. Kollarda kaybedilen yaşamlar kadar gerçek yalanları vardı yurdumun. Sahipsiz sloganları üstüne alınan gençleri vardı. Ağlamaktan gözleri kapanmış analarım vardı benim. Baba hasretiyle tutuşan, gurbet kuşu gibi bir oraya bir buraya uçuşan evlatlarım vardı benim. Silahları elinde savaşan gençleri vardı bu memleketin, özgürlük(!) ve kardeşlik(!) adına.
Caddelerinde tankların dolaştığı memleketleri bilirim. Yıkılmış, harabeye dönmüş yaşam muhitleri olan. Sokaklarda koşuşturan çocuklara seyirci kalan bakışlar bilirim. Adını özgürlük(!) diye çağırdıkları kahramanları görürüm zaman zaman. Çekilmiş bir kare, kaydedilmiş bir kesit, titreyen ellerle yazılmış bir mektup alırım çok uzaklardan.
… Sevgiden yoksun yüreklerin geriye bıraktıkları katliam müzelerini gezerim zihnimde çoğu zaman. Anlaşılmamış kavramların kargaşalarını yaparım donuk bakışlarında insanların. Özlem duyulan kelimeleri haykırırım onlara kaftanımdan. Özgürlük (!) budalalarının başkalarının özgürlüklerini aldıklarını haykırırım yazılarımla, kalpleri katılaşmamış insanlara. Ve kulaklarımda çınlar masum bedenlerin feryatları, çocukların yardım dileyen nidaları.
Dua eden annelerin ebedi huzura nail olacağı mekânları düşlerim bazen. İnananla, inanmayanın özgürlük sevdasını savurduğu ummanlar düşlerim. Kulaklarda çınlayan seslerin aslında yaşamın aksine olduğunu anlarım çoğu zaman. Gerçek özgürlüğün başkalarının özgürlüğüne engel teşkil etmeyeceği bir dünya düşlerim gönlümde. Ve bir narada ben atmak isterim kardeşime, anneme, babama, sevdiğime ve tüm insanlığa bugün.
Ve ey siz, nefes kapıları, erdemli bir sözle mühürleyin doyumsuz ölümle yaptığım bu süresiz anlaşmayı. Ve siz, İnsanlar, oluşturmaya devam edin Özgürlük Müzesindeki (!) bu manasız tabloyu.
Fatih Mehmet MİRZA
08.04.2009
VERA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.