- 1477 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
SEVGİLİYE...( MEKTUP-1)
SEVGİLİYE...
(MEKTUP-1)
Ey sevgili; güvercin kanadının altından esen yele bağladığın mektup, bir akşam grubunun karanlığında bana ulaştı... Güvercin yorgundu. Rüzgarsa halsız kalmıştı. “Güller kentinden selam getirdik..” dediler bana. Ellerime bırakılan mektup senindi. Üstünde senin adın, senin yazıların, içinde senin duyguların, bana sunduğun sevdamız vardı...
/kalin ]
Eskiler; “Aşkın gözü kör, kulağı sağırdır...” deseler de, inanmadım hiçbir zaman. Sevgim yılları, ayları, haftaları, günleri hatta saatleri unutturabilir canımın içi. Seni asla...
Söyler misin, hasretin acısı kalbini eritirken, yüreğin beni her dem çağırıp, yanında isterken bu mümkün mü? Belki kulaklarım; bensiz demlerindeki yanışını, feryat edip beni yürekten çağırışını, duymuyor olabilir. Seninle ayrı yerlerde, ayni duyguları yaşarken, İMDAT RÜZGARLARININ senden bana haber getirdiğini, nereden bileceksin? Gemilerin yelkenlerini şişirir gibi senin kokunla dünyamı sardığını, ciğerlerimi doldurduğunu nereden bileceksin? Ben kokunu içime doldurup sarhoş olurken, ömrümün en son valsini senin kollarında yaparken ölmek istediğimi, nereden bileceksin?
Dudaklarımı her ıslatışımda, kuruyan boğazıma yudum, yudum sevdanın aktığını, dudaklarımızdaki yaşayan öpücük valsini, eriyerek, kanayan sevdalı yüreğime akıttığını nereden bileceksin? Kollarımın arasında baş başa mehtabı ve yıldızları seyredip, kayan yıldızlara üzüldüğümüzü, her yıldız kayışta, uzayda bir ışık çizerek yeryüzüne düşerken, bir kişinin öldüğünü düşünüp üzüldüğümüzü, öte yandan da dilekler tuttuğumuz geceleri nasıl unutursun... Bu, mümkün mü?
En kalabalık anımızda bile yalnız olduğumuzu, birbirimizi özlediğimizi hep söylemez miydik? Göğsüne başımı koyup az mı seyrettik, güneşin batışını? Dudaklarımıza mühürlediğimiz mutluluk yeminleri unutulur mu hiç?
Üç-beş eşyamı valiz yapıp, kapının yanına koyup da, senin; “ Ne olur gel artık..!” demeni, az mı bekledim sanıyorsun? Erguvan renginden karanlıklara dönen ufka bakıp da göz yaşlarımla, senden umudumu kestiğim halde, kalbimin isyan ederek, “sana haksızlık ettiğimi” söylediği, çok zamanlarım olduğunu, sana hiç söylemedim...
Sen; benim yüreğimde, dünyamda kopan bu kasırgaları, tufanları, hezeyanları hiç bildin mi? Bunlar, kişisel duygulardır... Hissedilir amma bilinmez. Ancak onu, yaşayanlar bilir... Anlatılırsa anlaşılır. Yoksa onunla, mezara gider... Ayni duyguları sen yaşarken, ben de hissettim unutma...
Şunu bil ki; ne gözlerimin feri kaybolmuş, ne de ayaklarım kuvvetini, gücünü yitirmiştir... fakat ileride, dediklerin olabilir. Olacaktır... Gönül gözü birbirimizi gördükçe, şarkılarda bizim sevdamız yaşadıkça, dudaklarda dudaklarımız vals ettiği sürece...
Bilesin ki yüreklerimizde sevdamız kilitlenmiş. O kilit bir sende, bir de bende olan sevda anahtarlarıyla açılır ancak. Bunu hiç unutma canım...
16. 07. 2009
Suat TUTAK
(Gönlümüzdeki Sevgi Basamakları, adlı kitabımdam)[
YORUMLAR
ÜSTADIM ÇOK GÜZEL OLMUŞ SANKİ BENİM YAZDIĞIM MEKTUBA CEVAP VERMİŞ GİBİ ŞAŞIRDIM BENİM MEKTUBUMDA BU KADAR ŞAHANE Mİ DİYE SORDUM KENDİ KENDİME.
BEN BU AŞKI İÇİMDE TAŞIRKEN KURTULAYIM DİYE SAVAŞIRKEN SEN BU AŞKIN İÇİNE GÖMÜLÜYORSUN
HARİKA OLMUŞ ÜSTADIM. BU ARADA KENDİMİ DE KUTLUYORUM ÇÜNKÜ BEN YAZMASAYDIM SENDE YAZMAYACAKTIN BELKİDE SEVGİLERİMLE