- 2367 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
mutluluk kapıda..
Güneşin en parlak olduğu anda dünyayı gözlerinin önündeki simsiyah perdenin arkasından kapkaranlık görmek.. Bilmiyorum neden böyle, güneşin bana neden görünmek istemediğini anlayamıyorum bir türlü.. Ama inanıyorum, inanıyorum bir gün benim gözümdeki siyah perdenin de kalkacağına ve işte o zaman güneşin tüm güzelliğini ve dünyanın tüm renklerini görebileceğime.. Belki çok uzak belki çok yakın belki de hiç bilmiyorum ama bu bilinmezlik inanmama engel olamıyor.. İNANIYORUM... Zaten yaşamak inanmak, çabalamak üzerine kurulu değil mi?? Zaman zaman çok mutlu olmak, zaman zaman mutsuzluğun zirvesinde dibe vurmuş olmak değil mi hayat??
Ne gariptir ki mutluluk az uğrar benim semtime. Belki de ben bilemiyorum mutluluğun gerçek tanımını. İnanmaktan, beklemekten ve çabalamaktan başka birşey gelmiyor çoğu zaman elimden.. Mutluluğun kapımı çalacağı anı beklemek ama inadına inancımı yitirmemek... Biliyorum inancımı kaybedersem benliğimi de kaybederim. Sessiz, mutluluk oyunu oynayarak bekliyorum.. Hayatın bana karşı bu kadar acımasız olacağına inanmıyorum. Görüyorum büyük acılardan sonra büyük mutluluklar, büyük çıkmazlardan sonra büyük yollar sunuyor hayat bizlere..Farkındalığın, bekleyişin, yorgunluğun doruk noktasından sesleniyorum size; umarım güneş biran önce doğar... Bir taraftan da korkuyorum aslında..Ya perdeler kalktığında da göremezsem... İşte bu düşünce tüylerimi ürpertiyor ama yine de korkum sonuca ulaşma isteğimin önüne geçemiyor.
Ümit ediyorum ki mutluluk çok yakında mutlu olmayı bekleyen herkesin kapısını çalacak tabii benim de...