- 566 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
AnaSİyasa Mahkemesi.
Yılmaz Özdil bugünkü yazısında (Hürriyet, 03.07.2009) Askeri Yargıtay olur mu tartışmasından yola çıkarak, Anayasa Mahkemesi başkanı Haşim Kılıç’a getiriyor sözü ve şöyle diyor:
“ Türkiye Cumhuriyeti’nin en yüce mahkemesi, Anayasa Mahkemesi Başkanı? İktisatçı!
Dünyada askeri yargıya sahip olan tek ülke biz değiliz... Ama, koskoca dünyada Anayasa Mahkemesi Başkanı hukukçu olmayan tek ülke biziz.
Hukukçu değilim ama...
Böyle matrak bi şey olabilir mi kardeşim?”
Olur kardeşim.
Açıklayalım.
Adı: Anayasa Mahkemesi
İşlevsel adı: AnaSİyasa Mahkemesi
İmalatçısı: 27 Mayıs darbecileri
Dayandığı ve korumaya çalıştığı: 12 Eylül darbecilerinin mamulü olan 82 Anayasası
Başkanı: Haşim Kılıç – İktisatçı ve de mürteci(!)
Başkanı üye olarak atayan kişi: Turgut Özal. Mürteci Cumhurbaşkanı(!)
Başkan vekili: Osman Paksüt – diplomat ve de darbeci
Başkan vekilini atayan kişi: Ahmet Necdet Sezer – Cumhursuz Cumhurbaşkanı
Başkan vekilinin görünmez ve görevsiz yardımcısı: Ferda Paksüt – eşi ve de darbeci
Yani senin anlayacağın; kel başa şimşir tarak.
Gördün mü hem de ne “matrak bi şey” yani?
Bak ben sana başka “ matrak bi şey” daha hatırlatayım.
27 Mayıs cuntacıları, bir de Cumhuriyet Senatosu icat etmişlerdi.
Yalnızca üniversite mezunları üye seçilme hakkına sahiptiler. Önemli olan bu değildi tabii. Kendilerine de ölünceye kadar tabii senatör olma hakkı vermişlerdi.
Vatan kurtaran kahramanlar, ölünceye kadar millet adına karar verme ve senatör maaşı alma hakkına sahip olmuştular.
Ayrıca Cumhurbaşkanının 15 kişiyi de kontenjan senatörü olarak atama yetkisi vardı.
Merhum Korutürk’ün atadığı kontenjan senatörlerinden bir tanesi de Metin Toker idi.
Damadı hazret-i şehriyar.
Cumhurbaşkanı seçilebilmesi için, merhum Sunay’da 12 Mart muhtıracısı ve aynı zamanda 9 mart gününe kadar gene müzmin darbeci İlhan ağabeyinizin darbe için yol arkadaşı, general Faruk Gürler’i kontenjan senatörü atamıştı. Çok acele bir kararla sabah düşünülmüş, akşam paşa hazretleri senatör olmuştu.
Allahtan merhum Ecevit ile Demirel direndiler de seçilemedi hazret.
Daha da matrağı: senin gazetenin başyazarı da 27 Mayısçıların “Kurucu Meclis” üyesiydi.
Geçenlerde bir yerde okudum; “ bu nedenle emekli milletvekili maaşı alıyorum, VIP den yararlanıyorum” diyordu. Milletin seçmediği milletvekili statüsü.
Aldığı maaşı da “ karnını kaşıyan adam” olarak ben vergilerimle ödüyorum.
Zehr-i zıkkım olsun.
YORUMLAR
Bu satırları yazan adam, 6 yaşında bir çocukken ailesinin uğradığı baskı ve zulmü, 17 yaşındayken 12 mart baskısnı, 27 yaşındayken de 12 eylül baskısını, işkencesini yaşamış, ölümden kılpayı sıyırmış, evini barkını terk etmek zorunda kalmış, varını yoğunu kaybetmiş biri olarak, demokrasi dışında hangi yönetim biçimini savunacaktır sizce?
Gene aynı baskı ve zulümleri yaşayan akranlarımın, bugünlerde darbe şakşakçılığı yaptığını gördüğümde, bağışlayın ama uygun yerimle gülmekteyim. Asıl onlar 12 eylül darbesinin ürünüdürler gibi gelmektedir bana.
Hem neden demokratik hak ve özgürlükleri ister bugünkü, ister dünkü, ister yarın gelecek hükümetlerle özdeş hale getirmektesiniz? İktidarlar gidicidir, oysa biz bugüne kadar başaramadığımız insan hak ve özgürlüklerini devamlı kılmak zorundayız. Bu bir mücadeledir, bu bir yaşam hakkı mücadelesidir. Herkesin hakkını savunan bir mücadeledir.
Bugünkü iktidarı beğenmeyebilirsiniz, ki ben de beğendiğimi söyleyemem. 2 yıl sonra seçim var, çıkarsnız halkın önüne, seçimi kazanır ve devirirsiniz. Bunlar da top, tüfek zoruyla gelmediler ki... Millet seçti de geldiler. Buyurun millet sizi de seçsin. Önünüze demir perde geren mi var?
Yazımı önyargılı bulmanıza da, görüşlerimi beğenmemenize de saygı duyarım. Madem ki demokrasiyi savunuyoruz, o vakit elbette çok seslilik olacaktır. Olmalıdır da.
Ancak faşizan söylemlere, despotik dayatmalara asla saygı duymam ve demokratik haklarımı kullanarak, hukuk içinde mücadeleden de geri durmam.
Dün kendini devrimci, Marksist, Leninist, özgürlükçü, hakça paylaşımcı olarak niteleyenlerin, bugün darbe şakşakçılığı, militarist düzen goygoyculuğu yapmaları, pek bir gülünç geliyor bana...
Cahit KILIÇ tarafından 7/4/2009 3:02:08 PM zamanında düzenlenmiştir.
Bugün "demokrasi" adına ahkam kesenlerin,toplumu ve devletin en yüce kurumlarını darbeci yaftasıyla bölmeye çalışanların hemen hemen tamamına yakını 12 eylül askeri darbesinin ürünü olduğunu çok iyi bildikleri halde,neden sürekli darbe korkusu yaşadıklarını anlıyamıyorum.
neden en ufak bir çıtırtı duyduklarında hemen paniğe kapılıyorlar acaba,,önlerinde demokrasi dışında başka hedefleri varda yarım kalmasındanmı korkuyorlar acaba,,
yoksa yedi yıllık iktidarkarı sonunda arkalarında çok büyük bir yırtıkmı varki böylesine ortalığı ayağa kaldırıyorlar.
yazınızı tek taraflı ve önyargılı buldum,bunca yıldır her türlü darbeye eyvallah deyip önünü ilikleyenlerin tümü bugün
olmayan darbe korkusuyla ve korkutmasıyla güzelim ülkemizi
kaosa ve karmaşaya sürüklemelerini hayretle ve ibretle seyrediyoruz..
allah akıl fikir versin diyelim,,
allah iki yüzlü demokratlardan ülkemizi ve halkımızı korusun..