- 725 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ah öyle halin vaktin iyi ola da her gün bişi yiyesin ! ( SEDO HALA) Ard. Öyk. (31) ( kitap 21)
Mehrali Dayı peşhun’da bişi yemesini çok sever...
Peşhun’a yerleşmeye iş geldi mi? Rahatı kaçar!..
Göbeği rahat vermezdi.
Romatizmalı dizi toplanıncayaaa!.. Ohoooo!..
Mehrali Dayı:
" Bu peşhun’a neçe zamandır oturur karnımızı doyururuz! Neçe zaman daha oturacağız? "
Mehrali Dayı’nın adama "gort yonduran "sözleri olurdu. Konuşmaları bazen böyle gelişirdi.
Rahmetlinin slogan halini almış şu nutku Yaylacık’ta günü bugün söylenir:
" HALİN VAKTİN EY OLA DA HER GÜN BİŞİ YİYESİN!"
AŞK AŞKI SEVEN KİMİ!
BİŞİ’Yİ SEVEN GİBİ.
Mehrali Dayi bişi’yi bal’lan yerdi. Emine Bacı’dan balı alırdı. Sedo Halay’nan kış boyu yerdiler.
Sedo Hala bişiyi ocakta ve ya fırınlı sobada bişürürdü. Derin tavalı tereyağında kızartırdı. Dört beş parmak boyunda olan yağ gölünde bişi çatlaya patlaya; bişi pişerdi. Mafiş’den büyük olurdu, Sedo Hala’nın bişileri.
Bişi; "tereyağına dalmak " atlamağa can atardı. Sedo Hala’nın bişisi kibardı. İki çay tabağının eninden az yekeydi...
Sedo Hala yağın altında kafayı saklayan bişiyi " Kor adam’ın tutuna tutuna yol aramağı gibi" çengellen kararak arardı.
Oltaya takılan zavallı lezzetli bişi, yağı süzüldükten sonra kevgire istif edilirdi.
Bişi pululunun kokusu pulul, görünüşü yığın, kendisi bişinin öbek olurdu...
Çay’ın, büyük çinko çaydanlıkta saf suyu kaynamış hazırdı. Büyük demlikte kırmızı çay kokulu haz’redilip demini almıştı... Süzülmüş bal, çinko kase’de iki porsiyon peşhun’a getirilmişti.
Bal çiçek kokuyor. İnsan daldırıp gerçekliğin dışına çıkıp " arı " filan vızıldayacakmış gibi güman etmekten çekinirdi.
İlk bişi tabakta. Hop! Çatalın ucundan tabağa pat indi. Ardahan’ın çiçekleri tabakta sarı çiçek, gelincik, mor menekşe falan tereyağın içinde saklı bişinin hamuruna yavaşça sıvıştılar. Görünür - görünemez çiçekler şimdi peşhun’da Mehralı Dayının misafiri.
Sedo Hala çiçek dermemiş miydi? Onlar İşte! Şimdi hamurun içine sıvılanarak Mehralı Dayının dudak lezzetine nefasetlik edecek.
Mafiş...
Bişi...
Luğma...
Üç bacı.
Mehralı Dayı’nın severek yediği; hamur işi kızartmalardı.
Mehralı Dayı öyle bir punduna getirip bu beğentisini formüle etti ki;
unutulmaz bir formülasyon:
"HALİN VAKTİN YERİNDE OLA DA HER GÜN BİŞİ YİYESİN!"
Mehralı Dayıgilin evin tek göz odasında seki kare nizamlı oda da yüzeyin birini tamamen kapamıştı. Seki yerden " Yetmiş santım fılan " kalkıktı. Neçe zamandır düşünürüm şu tasviri kullanayım mı? Fakat kullanacağım!.. Yaylacık dam evlerinde "gözdüğümüz" şeyi mutlaka demeliyiz... Yaylacık’ta ev tarzı birkaç tanedir. Dam tarzı ev; iki, üç bin yıl ögüne değin giden bir yapı çeşitidir.
İlginç olan o değil başka şey...
Yaylacık da kırışkalı ev de var. Bu da Baltık’tan süre süre gelmiş. Çatıyı kullanmış. Çakaturalı ikiyüz metre kareye yakın tamamı. Odaları mutfaklı, veranda ve banyolu Kafkasya’da görülen mimarı çeşididir...
Dam diye tabir ettiğimiz evleri ve öbür ev çeşitlerini tanımamız iyi olur... Kültür değerlerimiz yok olmadan, bilmemiz lazım ki bilinç aşamasının akabinde korumak insiyakını gösterebilelim!
" HALİN VAKTİN YERİNDE OLSA DA, HERGÜN BİŞİ YİYEBİLSEN! "
Peşhun’u Sedo Hala kaldırıyor! Misafirler ile beraber yekunatta 67 tane bişi yenilmişti... Mehrali Dayı 18 tane yedi. " Bal çok enfesdi ondan bu değin yedim ." Kendi bezemesi; Mehrali Dayı’yla değişsez, alacağınız cevap bu.
Sedo Hala kırağda oturdu. Ağzından yaşmağın bağını çözdü. Yanlarında kalan yetim kıznan oturdu. Öbür peşhun’u açmıştı. Kanayaklılar kontejanından ayırdıkları " bişiler"i çeçil, bal, göğ peynir ile peşhun’a düzdüler. Sedo Hala yaşmağı eyice dalına attı. Kınaynan boyadığı beyaz ağcası saçları göründü. Emeden turuncu kırmızı kızılı tonunda saçları leceğin altında asırlar var ki kalmışlıktan Sedo Hala’nın parmaklarıyla saklanmak üzere gene görünmemek için asırların altına kapatıldı.
İştahnan afiyet -i şekernen bişiyi yediler. Sedo Hala ve Yetim Kız. Mehrali Dayı ve misafirler de öyle. Örüşet’ten gelmişti konaklar. Mal Meydan’a bir çift öküz getirmiştiler. Satıp da oğlanı everecektiler. İkisi ihtiyardı. Biri orta çağlardaydı. İkisinden biri dul kalmıştı. " ARVADI ÖLMÜŞTÜ! " evi yıkılmıştı!
Bişiler, adamları ve Mehralı Dayı’yı abondone etmişti. Nal’dan mıh’dan düşürmüştü.
"Yangın var!" diye bağırsan kalkıp kaçacaklarını sanmam! Yorulmuştular. Sıcakta yediler; bişi neticede hamur işi, adamı yaturur!..
Mehrali Dayı " Arvadı ölen kişiyi " tarif ederek;
- Ola!.. bu evlendi mi?
- Esbender’in kendine sor!..
- Uyiyer ki!..
- UYANANDA SOR!..
Bu diyaloğun üzerine birşey ne yazılır; ne de devam edilir!
Sedo Hala...
Mehrali Dayı...
Nur içinde yatın uyanana kadar!
yalçıner yılmaz
6/6/2009
gebze
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.