- 597 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TANRIYI GÖRDÜM-2
Bölüm -2
TANRIYI GÖRDÜM-2
’Komutan tekme tokat girdiği muhtarı bıraktı, misafire şöyle bir baktı gözleri kan çanağına dönmüştü.
Alaycı tavırla
’ Çok mu zoruna gitti.!... beğenmedin mi misafir karşılamamızı... gel gel sanada hoş geldin deriz üzülme sen, büyüklerimize saygıda kusur etmeyiz biz, sen gel hele gel, gel...’
.................
’Yaşlı misafir geliyorum sen zahmet etme komutan’ dedi.
Üsteğmenin gözü topladığı kalabalık köylüyü bile görmüyordu. Bu sefer farklı bir eğlence bulmuştu. Darbeden bu yana bu dağ köylerinde aylardır böyle bir şeyle karşılaşıyordu. Ve tek düşündüğü yaşlı misafire daha önce gittiği her köyde yaptığı gibi hemde köylünün önünde ibretlik ders vermekti.
Yaşlı misafir yanına geldi, bütün hiddetiyle vurmak üzere elini kaldırdığında,
’ Dur üstteğmen sonradan pişman olacağın bir şey yapma ve önce dinle ! ’ diyen misafirin sesi karşısında komutanın hiddeti daha da arttı.. Ama O an vurmadı vuramadı nedense misafire.
Alaycı tavrını takınarak yumurtlabakalım ne yumurtlayacaksın, tepemi attırmadan anasını, bacısını, kızını s........n moruğu ...! Senden teröristte olmaz ya, neyine güveniyorsun, paçanın düzgünlüğüne mi o....u çocuğu....’
---......................!
’Komutan bize küfretmen bile yanlış ama hadi görevinin zorluğu gereği gerginsin tamam, ama ölmüş anamızdan, bacımızdan, kızımızdan ne istiyorsun..?.. Yakışıyor mu bu devletin çiçeği burnunda Üstteğmenine....? Seni de bir ana doğurdu, bunu bilesin....’
Komutan iyice şaşırdı... karşısında düzgün cümlelerle entel-dantel pozlarına bürünmüş duran bu moruk da ne anlatıyordu. Okuma yazma oranı yüksek bir il di burası , köylerinde nerdeyse her haneye bir öğretmen ya da sağlıkcı düşecek kadar hepsi eğitimliydi. Yüksek okulu bitirenlerde cabası; gerçi çoğu kendisi gibi yurdun başka yerlerine dağılmış olsa bile yine de aylardır böyle bir dikleşmeyle karşılaşmamıştı. Okumuş gençlik darbeden sonra korkudan zaten ne ilçeye ne de köylere gelemiyordu.
Komutan ’traşı kes moruk’ dediği anda misafir cepinden kimliğini çıkardı ve üsteğmene uzattı .
Üsteğmen alaycı tavırla göz ucuyla bakmasıyla gözleri faltaşı gibi açıldı. Deminden beri gürleyen sesi kısıldı, şaşkınlıkla moruk diyerek hakaret ettiği misafire baktı. Esas duruşa geçti.
Köylü şaşkındı muhtarın misafiri kimdi ki aylardır buraların azraili olmuş üsteğmen kuzuya dönmüştü karşısında, kimse bir şey bilmiyor, tanımıyor olan bitene bir anlam veremiyordu...
Misafir, üsteğmenin karakol komutanının, sonra tümen komutanı generalin ismini aldı.
General AskeriOkuldan sınıf arkadaşıydı.
’Aklın varsa terfi ayı gelmeden kendi isteğinle ordudan ayrılırsın’ dedi üsteğmene.
Az ötede muhtar üzgündü... Abisi yıllar sonra gelmiş, geldiğinin ertesi günü darbeden bu yana köylünün hemen hergün yaşadığı olaya abisi kendi gözleriyle tanık olmuştu.
İdealleri inandıkları değerler uğruna savaşan kendi çocuklarına terörist diyen köylü, şimdi devletin terörünü yaşıyordu...
Üsteğmen, erlerle birlikte dönerken köylü, Muhtarın misafirinin etrafına toplanmış sohpete dalmıştı. Sohpetin konusu, darbeden bu yana geçen onbir ayda ilçede uygulanan insanlık dışı olaylardan dert küpü haline dönmüş köylünün anlattıklarıydı hep.
İşlerinin başına dönmek için kalktıklarında...
Orta yaşlarda bir köylü ’ Her haksızlığa uğradığımızda birbirimiz kenetlenmeyip bugünkü gibi mucize mi bekleyeceğiz...?’’
Bir diğeri; ’Gizli bir elin değmesini mi bekleyeceğiz..?’’ diyordu...
Korkudan dili tutulmuş çocuğuna sıkıca sarılan anne teselli etmeye çalışırken..
’Yüce TANRIM -ALLAHIM seni gördüm.. şükürler olsun seni gördüm ’ diye mırıldanıyordu.
Kimsenin ağzını bıçak açmadığı bir anda annesinin boynuna sıkıca sarılan çocuk ellerini gevşetti ve annesinin yüzüne şaşkın bakışlarla
’ Anne.. muhtar emicanın musafuri ALLAH mı ki- TANRI mı ki...? diye sordu..
Küçücük çocuğun sorusu karşısında, anne zorlukla gülümseyip
’’TANRIYI GÖRDÜM MÜ DİYECEĞİZ.....? ’’
sözlerini, çoğu köylü duymadı bile.....
Duyan da günü kurtarmanın umuduyla oralı bile olmadı...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.