KİRAZ ANA
Anı - Öykü
N’irlerdeydin a oğul, n’irlerdeydin
şinciye gadar. Hoş gelmişsen, sefa getirmişsen halın geyfin nasıl, nassın
nedirsin, o gavur dinli memleketlerde bah saçlarım ağardı, belim
büküldü, iki denecik dişim galdı. Hala doğuruyom kör mirzo’nun gancığı gibi.
Uslanmıyo-bıkmıyoki, şu bizim yere batasıca herif; bende heeç bi şey
bilmiyomki, ne yapsahta ne itsek, doğurmıyak.
Eee! hadine, biz bi şey bilmiyok
cahalık, okuyamamışık , mektep kitap yüzü görmemışik. Emme şu bizim
hökümattamı cahal; elini uzatmıyo içimize bi okumuş tohtor, i’mamur
göndermiyoki, onnar barine bize belletsinler. Bi tek bizim gibi cahal bir
cami imammı yolluyorlar, o da zabah akşam namaz gıldırıyo, gocalarımızı
gışgışlıyo guvat. Deyomişki; gadın milleti yalnızcene çalışacak çocuk
doğuracak, gonuşmıyacak, gadın ümmeti Muhamet’ten deyil iblisi
şeytandan ve heeç bi zaman mümini müslim olamıyacak, aklı gısa saçı uzunmuş
. A be oğul sen ne dirsin bu işe ? Acab doğrumu ola bu guvattın dediği
! Oturda bi güzelcene anlat bize sen ecnebileri gezmişsen okumuşsan,
hemide abukat gibi çoh eyi gonişirsen…
A oğul annat, birezimide o gavurun düvelini annat. Onların
hastahanaları, tohtorları, hemi de her bi şeyleri varmış. Hem onnar
okurlarmış, gadın herif ayırdımı yapmıyolarmış. Evlerinde sandıhlar dolusu
kitaplar varmış. Nassı ediyorlar nassı beceriyolar emme, iki denede
fazlecene doğurmıyorlarmış. Bilmiyom onnarın gocaları bizim heriflerden
başkamı ola? Birde bizim gonşu hatça n’irden duyduysa duymuş, şeherli
avradlar canları istemeyince erleriyle yatmazlarmış deyo. Hii biz böle
bi şey yapsah eşşeğ sudan gelinceye gadar zopayı yerik vallam. Heraldem
şeherliler gocalarından gorkmuyolar.
Dokuz dene doğurdum aha bu garnımdaki on. Dört dene de
düşüg n’itti orasını bi sen hisap it işte. Kövlük yerde çocuğ çoh
oldumi eyi oluyo deyo gocam olacak herif ; mala gediyo, bağa , suya , dağa
oduna gediyo, çift sürüyo, ekin biçiyo, ne bilem her bi şeye çocuk
i’lazım işte. Emme doğurmaktan iflahım kesildi gari, gocam bunu
düşünmeyoki, hemi düşünsede o da benim gibi cahal gücücük yaşta evermiş bubamız,
daha gırk yaşına varmadan on-on beş dene çocuğumuz oluyo. A ha bu
garnımdaki, bu gün yarın doğacak yarın ekin biçmeye gediyom, düşsün deyyom
düşmeyoki. Gari garnım burnuma geldi.
Önceleri düşüg olsun deyi çoh uğraştımdı, emme düşmedi sankim doğupta
sizinle bir i’rezil ulacam deyi direniyo.
Eee! virdigin güccük habları, her gün yutacağım deymi? Ya bitince!
Hollandi’yadan bana yenisini göndericen mi? Valla oğul Allah’dan aşağı bi
sana güveniyom, inşalla gebe bırakmazda virdiğin hablar. Bu
i’rezillikten gurtarır bizi.
Ayaklarına gurban olam oğul; şincik açsan yorgunsan uzun
yol yorgunusan, sana gayganalar edemde garnını doyur. Sonrada su
gaynatam dökün, bir i’rahatcene uyu yorgunluğun getsin.
Sen benim süt oğlumsan zahar, i’rahmetli anan hastaydıda
seni ben emzirdimdi. A ha bu gızımla birlik bi yavrumda sensin zahar.
Gönderdiğin esvabları çocuklara giydirmiyom kör olamki
gendimde giymiyom, herifede giydirmiyom, senin düğününde giyineceğiz
deyi, sahlayıp duruyom işte. Evlenmiyon mu? A oğul sen geldin deyi köyün
hepi kızları süsleniyo, püsleniyo. A ha haydoların fadisi senin akranın
üçüncüyü doğruyo valla. Ama gendin biliyon ya oğul, sen bizim gibi
cahal degilsin….
.
Gusura galma oğul hep ben gonuştum, şinciye gadar
güvendiğim her bi şeyi eyi bilen okumuş biriynen heç gonuşmadımdı. Biz
hep böyle şeyleri gonşu gadınlarınan gonuşuruk emme onnarda benim gibi
cahal, onnarında akılları böle şeylere ermiyoki…
Hep o okumuş mektep yüzü görmüş, şeher hanımlarını
düşünüyonuz. Sizi hep biz doğuruyok, sizin için çalışıyok sizin için
gecemizi gündüzümüze gatıyok. Horozlardan önce uyanuyok, her bişeyimiz sizin
için işte sizde accık bizi düşünün. Gızma oğul gücüne getmesin bu
laflarım, bu laflarıma gızıpta o gül hatırın gırılmasın emi….
Deşme bizi gurbanın olam oğul, bizim yüreğimizin her bi
yerinde yara var, her bi köşesinde bin çıban ganar, hemi de oluk oluk…
daha bıldır benim ceylan gızım selvi boylum gadersizim yazı da
doğurduda, kan gaybından öldü getti gocasının gollarında çiçeği burnunda
gencecikken a ha bu yetimlerde onun, deşme bizi a oğul deşme irinimizi.
Gonuşursam çoh kötü gonuşuram hemide çoh çoh kötü, bizi bu hallarda
bırakanlara……
Gidersen a oğul gazatalara yaz bizi, kitablara yaz,
hemi de goca goca kitaplara, tohturlara, hökümatlara, devlet bubalara
deki; kövlü avradlarımız dağda odun keserken doğuruyo, çapa yaparken
doğuruyo, ekin biçerken doğuruyo, hemi de bi sürü doğuruyo memlekete
asker ediyorlar. Çoğu sahapsız tohtursuz ölüp gediyo kövlük yerde. Onnar
heç bi şey bilmeyo emme, genede sizin için vatanı için calışıyo cabalıyo
de.. ..
Unutma oğul bu laflarımı buradan gedince
dertlerimizi oraların böyüklüğü arasına gömme, yohsaman sütümü helal itmem oğul.
Uğurlar ola yigid oğlum helal süt emmiş oğlum,
uğurlar ola arkanı unutma emi.. sus ‘’Kiraz Ana ağlama’’ dedim; gözlerini
yazmasıyla silerek ağlamaklı bir sesle ‘’’ben sevincimden ağlarım a
oğul sevincimden’’ dedi. Göz yaşı döken gözleriyle gülüyordu sanki, güle
güle oğlum güle güle..
Tez mektub yaz emi mektuuub bizi unutma. Daha bir şeyler
dedi ama anlıyamadım. At yol alıp onlardan uzklaşmıştım. Kiraz ananın
elini gediği aşıncaya kadar çırpınan bir kuş kanadı gibi, bir süre daha
izlemıştim
Bu dağ köylerinde unutulmuş gün görmemiş Kiraz
Analardan ayrılırken, kader dedikleri o lanet şey, hainin zulmü gibi ağır
gelmişti bana. Ve yılan gibi keleplenmişti, böğrümün üzerine hüzün.
Buna rağmen yinede sevinç ak köpükler gibi kabarıyordu derinlerimde,
içerimde yitip giden bir mutluluğün acılığı ile
Gözlerime koşuşan yaşları tutabilmek için
durmadan dudaklarımı ısırıyordum, yinede bir şeyler akıyordu içerime ılık
ılık…. Bir şeyler ki adlandıramadığım………
Ben Bir Kadınım Anadoluda
.
Ben bir kızım anadoluda
doğmadan sönmüş yıldızım
anamın ak sütü gibiyim
suçsuzum günahsızım
doğmuşum ahırda, büyümüşüm yabanda
mektep yüzü görmemişim
satılmışım mal gibi, tarla gibi
al demişler almışım, kal demişler kalmışım
insan değilim yeryüzünde
çağımın gerisinde bırakılmışım
bahtsızlığım ezo gelinlerde türküleşmiş
ben bir kadınım anadoluda
yoksuluk içinde yaşarım, yamalı giysiler içinde
baharımı yaşayamadan kararıp kalır düşlerim
kazma saplarındayım, buğday başaklarında
haziranın kırk derece sıcağında yoldaş olup erime
orak biçerim ağa tarlalarında
ellerim nasır, tabanlarım yarık
çatlak çatlak dudaklarım
demem kimseye niye çatladığını
küskünlüğüm kendime, küskünlüğüm hayata
küskünlüğüm dünyaya
küskünlüğüm kavruk bir bozkır çiçeği
ben bir kadınım anadoluda
yas içinde yaşarım, karalar içinde
her gün küçük çocuğumu kilitleyip evime
yanıma alıp kızamıklısını her sabah
belime bağladığım ekmek çıkınıyla
çapaya, çifte, oduna giderim
son çocuğumu tarlada doğurup
can veririm bozkırın kollarında
gelmez kimseler imdadıma
ben bir anayım anadoluda
umudum harman yeri, saçlarım süpürge
yangınlı sevdaların yurdu yüreğim
bereket memelerimde savrulur
göğsümde beslenir Türkiye
kitaplar yazmaz beni, şairler tanımaz
yalnızca bir simgeyim
ben bir anayım anadoluda
ben bir bacıyım
yaralı bir yüreğim, paramparçayım
kah zincire vurulmuş köle, kah baştacıyım
kah gözyaşıyım, kah acıyım
ağıtlar dudağımda kanar, ırmaklar çığlığımda
taş olsam dayanırdım, toprak olsam dayanır
ama ben bir anayım
dağlarımca oğullarım, dallarımca kızlarım var
yaşlı bir çınarım ulu mu ulu
gövdem ihanetlerin izleriyle dolu
öfkem bana bu çileyi reva görenleredir
duyun beni ey, tanıyın beni
ben Zaza güzeli, ben kürt kızıyım
ben yörük esmeri. ben laz gelini
her zulme boyun eğmiş, her acıya razıyım
ne kadar bağırsam da duyulmuyor sesim
kıbeleyim ben, helenim, belkısım
kezbanım, nergizim
mezopotanyayım, likyalı prensesim
fatmayım, emineyim, cankızım
namert ellerimle doğurdum sizi
duyun beni tanıyın beni
ben anadoluyum anadolu
gencecik ölümlerin yaslı gelini
Nuri CAN 1975 Erzincan.
YORUMLAR
Yazı 1975'te yazılmış..Yani 34 yıl önce.. Her ne kadar aksi iddia edilse de değişen fazla bir şey yok yurdumda...Üstelik aynı hallere yurdun geliştiği söylenen bölge insanları da düşmeye başladı. Yani gidişimiz geriye doğru....maalesef..
Yazarımız güçlü bir kaleme ve duyarlı bir yüreğe sahip...takdiri hak ediyor...
Eee! hadine, biz bi şey bilmiyok
cahalık, okuyamamışık , mektep kitap yüzü görmemışik. Emme şu bizim
hökümattamı cahal; elini uzatmıyo içimize bi okumuş tohtor, i’mamur
göndermiyoki, onnar barine bize belletsinler. Bi tek bizim gibi cahal bir
cami imammı yolluyorlar, o da zabah akşam namaz gıldırıyo, gocalarımızı
gışgışlıyo guvat. Deyomişki; gadın milleti yalnızcene çalışacak çocuk
doğuracak, gonuşmıyacak, gadın ümmeti Muhamet’ten deyil iblisi
şeytandan ve heeç bi zaman mümini müslim olamıyacak, aklı gısa saçı uzunmuş
. A be oğul sen ne dirsin bu işe ? Acab doğrumu ola bu guvattın dediği
yanlış bu sözleriniz.Devlet aile planlaması konusunda elinden gelen her çabayı gösteriyor.üstelik sağlık ocakları bu konuda ücretsiz hizmet veriyor.başka ne yapsın kapı kapı dolaşıp kısırlaştıracak hali yok her halde.bu bahane değil.yazı da olsa bie hiciv var içinde ki haksız bu kısımda.
ikincisi hiç bir imam bu sözleri sarf etmez.sarf eden imam değil müslüman olamaz zaten.insanları yanlış düşündürmeyin.bir imama da yakıştırdığınız isim hiç hoş değil.