- 1304 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Fotoğrafçının Kaleminden Kastamonu
Şu an cumhuriyet meydanında, parkın bankında oturuyorum. Yani şehrin kalbi burası Kastamonu’mun.
Asırlarca eyalet merkezliği yapmış. Samsun ve Amasya’dan İstanbul’a, Karadeniz’den Ankara sınırlarına kadar uzanan coğrafyada nice kültür ve halkları içinde barındırmış bir vilayet merkezi.
Solumda Vali Apdurrahman Paşa’nın yaptırdığı Vilayet Konağı, lisesi ve tamamı bir kültür eseri olan binalar, ardında saat kulesi. Sağımda ihtişamıyla herkesi etkileyen o muazzam tarihi iç kale. Dik kayaların üzerine konmuş bir şahin yuvası gibi gözlemekte adeta şehri. Ve hemen eteklerindeki eski ve tarihi konaklar.
Anılarım yeşeriyor birden ve sizinle paylaşmak istiyorum o eski günleri. Öğrenim yıllarımda yıllarca kiracısı olarak yaşadığım bir tarihi konaktan çıkıp yaptığımız ve çubuklu dediğimiz altıgen uçurtmalar sırtımızda, arkadaşlarımla birlikte kaleye çıkardık. Kalenin dik yamacına yukarı patika dahi diyemeyeceğiniz dar zeminlerden taşlara tutunup, kayalara tırmanarak ve çok tehlikeli yolculuğun farkında bile olmadan. Ah o yıkık surların üstüne çıkıp şehrin göklerine salıverdiğimiz uçurtmalar, ne hoştu. Şimdi bakıyorum da, restore edilmiş surlarda o günleri yaşıyorum.
Çocuksu bakışlarla bilinçsizce baktığım o eski şehri buğulu bir camın arkasından görüyorum adeta. Oysa ne kadar isterdim o günlerde bu günkü olanaklarla resmedilip, tespit edilmesini.
Araştırmalarımda elle tutulur somut deliller bulamıyorum çoğu kez, çünkü yok denecek kadar az. Soyut delillerle yetiniyorum çaresiz. Çünkü birileri gibi sanal servislerden indirip, kopyala yapıştır içime sinmiyor bir türlü.
Bu günlerde geleceği aydınlatma adına somut deliller oluşturulduğunu görüyor ve seviniyorum. Osmanlının gerileme dönemiyle birlikte bir suskunluk dönemi geçirmiş olan şehrimde Cumhuriyete yakışır bir gelişme olduğunu, bunun yavaş da olsa ilerlediğini, hatta her geçen gün hızlanarak kültürün yeniden yeşerdiğini görüyor ve seviniyorum.
Sayın Valimizin başkanlığında Kastamonu Üniversitesi ve Sayın Rektörümüzün, Vakıflar Bölge Müdürlüğü ve İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile diğer kurum ve kuruluşların ataklarını görmek gerçekten sevindirici. Ve bundan böyle tüm Kastamonululara ‘Haydi Bismillah’ diyorum, ne duruyoruz tutalım bizlerde bir ucundan kalkınma adına.
Bu arada bir müjde veriyorum. Var gücümüzle tüm emek sahibi aydınları içine alacak bir çatı oluşturma çabasındayız bizlerde. Kastamonu’da bir edebiyat, sanat ve kültür gurubunu süratle kurmaya çalışıyoruz. Çatı oluşup hep birlikte çalışmağa başladığımızda eserle art arda sunulmaya başlanacaktır. Nerelerden nerelere geldik diyorum ve hemen şunu da eklemek istiyorum, kararlılıkla sonuna kadar yürümek zorundayız.
Sayın Valimize teşekkürlerimi de bir kez daha arz etmek istiyorum. Tüm hizmetlerde olduğu gibi kültüre verdikleri destekle bizleri onurlandırıyor ve sevindiriyorlar. Bunun son örneklerinden birisi de bu günün Kastamonu’sunu fotoğraflarla da somut hale getirme ve yarınlara ışık tutma çabaları ve çalışmalarıdır.
Bırakın bunu ben değil, fotoğraf konusunda Kastamonu’ya getirilmiş olan değerli bir fotoğrafçının kaleminden okuyalım. Sayın Kemal ELİTAŞ Tekirdağ basınında da yayınladığı bir makalesinde bakın nasıl sesleniyor. O makalede Kastamonu’yu kare kare fotoğraflarıyla da tanıtmıştır. Kendilerinin izniyle bunları sizlere sunuyor ve paylaşıyorum.
En Kalbi saygılarımla.
Değerli Üstat Kemal ELİTAŞ diyor ki:
DEMEK Kİ OLUYORMUŞ...
Demek ki; Vali böyle olurmuş...
Demek ki; Turizm ve Kültür Müdürü böyle olurmuş...
Demek ki; bir şehir böyle olurmuş...
Demek ki; tarihimiz böyle korunurmuş...
Demek ki...
Demek ki...
Bu sorular kafamda.
Soruyorum yeniden ve yeniden. Vizörümden baktığımda, kadraja aldığım ve belgelediğim bu güzelliği gördükçe.
Bu sorulara yanıt arıyorum...
Demek ki... Olabiliyormuş, istendiğinde.
Bu topraklarda çok yer gezdim. Çok yer gördüm. Batının sınır şehrinden, doğunun sınır kentine.
Doğduğum şehri biliyorum. Yıllarımın geçtiği şehir.
Tek tek gözlerimiz önünde yok olanları gördüğüm. Geçmişin savrukça ve hoyratça yok edildiği güzelim şehrim.
Ne diyeceğim çocuklarıma, anılarımı anlatırken.
Peki, torunlarımın elinden tutup, gezdirirken onlara ne anlatacağım. Ne diyeceğim, “bir zamanlar bizim çocukluğumuzda bak şurada eski bir çeşme vardı...”
Ama o çeşme yok şimdi.
Akşam fotoğrafını gösteririm.
Buraya büyük büyük deden, köyden arabalarla buğday getirirdi, un yapılsın diye. Ve bende onunla gelirdim. Yüzüm gözüm bembeyaz un olurdu...
Ama dede orada değirmen falan yokkiiiiii....
Evet yok... Kocaman bir iş merkezi güneşimi bile kapatan...
Yok...yok..yok...
Tarihimizi geçmişimizi yok etmişiz...
Başka şehirlerde de bu böyle. Burada bir değirmen vardı...
Burada bir fırın vardı... Kuyu vardıııııııııı...
Gezdiğim şehirlerin çoğunda hep bu cümleyi duydum: “vardıııııııı”
Ama şimdi yok...
Var olan bir şehir; Kastamonu.
Buram buram tarih. Büyük büyük dedelerin yaşadıklarını rahatlıkla anlatılacağı bir şehir.
Hatta Cumhuriyet burada yaşamış sanki. Burada var olmuş.
Demek ki oluyormuş.
Tarihi doku korunabiliyormuş. Ve geçmiş geleceğe taşınabiliyormuş.
Kastamonu, belgeselini yapmak için gittiğim bir şehir. Bir gurup fotografçı ile birlikte.
Biz fotografçılar, özgün bir yaşamı olan kişiler. Dünyayı ve yaşamı görenler. Başkaları bakar, biz görürüz. Gördüğümüzü kafamızda kurgular, vizöden bakar ve kadrajı oluştururuz. O andır çektiğimiz. Işıkla çizilen. Belgedir, görselliktir, bakınca kendini anlatmaktır.
Kastamonu Valisi Sayın Mustafa Kara ile görüştüğümüzde yapmak istediklerimizi anlattık.
Ve bu şehrin tanıtımı için neler yaptığını işte o zaman anladım. Bir Kastamonu aşığı. Bir görev aşığı.
Hani denir ya; Vali gibi Vali.
Ve düşünmeden edemedim; tüm Valiler böyle olsa...
Demek ki...
Demek ki...
Oluyormuş. İstenirse yapılıyormuş. Yapılınca da tarih korunup yarınlara taşınıyormuş.
Ya Turizm ve Kültür Müdürü Ziver Kaplan için ne demeli...
İki Kastamonu aşığı, ayni şehirde buluşunca işte bunlar oluyor.
Masa başı değil, görev aşığı iki devlet görevlisi. Ve işte Kastamonu...
Şanslı insanlarsınız Kastamonulular...
Belki şimdi bunun farkında değilsiniz ama yarın ve yine yarınlarda torunlarınıza anlatacak değil, gösterecek çok eserleriniz var...
Kemal ELİTAŞ