- 1407 Okunma
- 12 Yorum
- 0 Beğeni
ÇOCUKLUĞUMUN HIDRELLEZİ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
ÇOCUKLUĞUMUN HIDRELLEZİ
Hıdrellez dendiği zaman çocukluğum gelir aklıma. Benim çocukluğumda hıdrellez günleri fevkalade önem arz ederdi. Hıdrellezden bir hafta önce başlardı hazırlıklar.
Köyün üst tarafında ören dedikleri bir yer vardı. Burası batık bir şehrin harabeleri arasında güzel bir yerdi. Rivayete göre Yozgat ismini taşıyan ve zaman içinde yere batan bir şehir olduğu söylenir. Bu harabelikte bir de tekke vardır. Yeşilliğine doyum olmayan ören denen bu güzel yere hıdrellez günü istisnasız köyün hepsi giderdi. Aynı zamanda etraf köylerden misafirlerde teşrif ederlerdi. Hazırlığını yapan herkes yola koyulur, arabası olanlar arabalarıyla, olmayanlar merkepleriyle, gençlerse yürüyerek ören yerine vasıl olurlardı. Her yıl gidildiği için herkesin yeri yurdu belliydi. Kimse kimsenin yerine konamazdı. Kurallara riayet etmeyen kimse çıkarsa tatsızlık olurdu yani manevi havanın tadı kaçardı. Bu özel günde herkes konulan kurala uyardı.
Örene gitmek için yola erken çıkılırdı. Ören hıdrellez kutlamak için çıkılan yer. O günü İnsanların örene yayılması güneşin doğmasıyla birlikte olurdu. Çiğ düşmüş çimenlerin üstünde tertemiz havayı teneffüs etmek herhalde bir yıllık hasrete değiyordu. Ören dediğimiz bu yer hıdrellez gününe kadar köy korucuları tarafından korumaya alınırdı. Bu nedenle el değmemiş doğa güzelliğine doyum olmazdı. Kuşluk vaktine kadar büyükler etrafı gezer dolaşır, küçükler kendi aralarında bembeyaz papatyaların üzerinde yata yuvarlana çeşit türlü oyunlar oynarlar, hanımlarsa düzenlerini kurup yemekleri pişirmeye başlarlardı. Burada da her yerde olduğu gibi komşuluk ön plana çıkardı. Hazırlık safhasında bir şeyleri unutanlar eksiklerini bir birlerinden tamamlardı.
Gelenek ve göreneklerimiz burada fevkalade güzel yaşanırdı. Bu güzel adetler arasında tekkede tavuk kesme ön sırada yer alırdı. Öyle ki köyün dörtte üçü horoz keserdi ve ziyafetler verilirdi. Herkes kendi adına kocaman kocaman leğenlerle tavuklu bulgur pilavı pişirir, meydan sofrasını hazırlardı. Hikmeti Huda o gün her şey çok yenirdi. Leğenlerle pilavlar kazanlarla hoşaflar tüketilirdi. Hane sahipleri geride kalanlara tavuklu pilav ayırmaya çalışırdı. Geride kalanlar demişken bir olumsuz durumu dile getirmeden geçemeyeceğim; Köyde orta yaşın altındaki hanımları ve genç kızları hıdrellez eğlencesine götürmezlerdi. Bu insanlara ayrım yaptıklarına hala hayıflanırım. Saydığımız guruptaki insanlar bunca güzellikten nasip alamazlardı. Öte yanda gün boyu süren güzellikler arasında özel misafirlere özen gösterilirdi. Yatır ziyaret edilip hafızlar tarafından kuranı kerim okunur, dualar yapılır hep birlikte amin denirdi. Bilirlerdi ki toplu dualarda, toplu yemeklerde, hikmet ve bereket vardır.
Bu güzel günün ilerleyen saatlerinde o yıl kuraksa bir de yağmur duasına çıkılırdı. Cenabı Haktan böylesi güzel bir günün hürmetine rahmet ve bereket istenirdi. Dualarla, ziyafetlerle, muhabbetlerle, günün sonunda eşyalar toplanır, dönüş hazırlıkları yapılır ve köye dönülürdü. Geleneğimizin alt üst olduğu adetlerimizin rafa kalktığı bugünlerde aynı gelenek ve göreneğin devam etmesi umuduyla...
Rabia Barış
YORUMLAR
Sözüm ona bu hanımlar kötülüklerden korunurdu. Acaba? Daha bir korunaksız kalmazlar mıydı? Öyle ya köyün bütün erkekleri örende olduğuna göre.. Her şey usulü dairesinde ölçülü bir biçimde yapılabilinirse doğru olur.İfrat ve tefrit dinimizce hoş görülmemiştir.
Çok içten,güzel bir anı.Günün yazısı seçilmesinden dolayı da ayrıca tebrik ediyorum.Selâmlar.
çok güzel bir yazıydı. bir an yaşadım sanki. burda da başladı eğlenceler, ama gidemiyorum malesef. bir de şöyle bir inanış var. bir gün öncesinde yatsı ezanından sonra gül dibine dileğin ne ise onu bir kağıda yazıp gömerlermiş. bir sonraki hıdırelleze kadar dileğin gerçekleşirmiş. gelenekleri yaşatmak ne güzel, inşallah hep devam eder.
teşekkürler paylaşımınız için.
bizim oralarda (trabzon) hıdırellez batıl inançlrdan öteye geçmez.düğüm atılmaz,kilit vurulmaz daha aklıma gelmeyen birsürü inanış..hıdırellez sabahı annem kabak tohumu eker kazanın belanın uğursuzluğun bu kabaklara gelmesiz için dua ederdi.işin garibi bu kabaklar daima eğri büğrü çıkar görenleri hayrete düşürürdü.karadeniz de hala böyledir.
örenlerde türbelerde tavuk adayıp kesmek hurafedir.tavuk diye bir kurban dinimizde yok.ama gelenek işte.Allah temiz niyetlerle yapılan her amelin hakkını verir.kimsenin bir zerre sevabı zayi edilmez Hak katında.Hıdır ve İlyas efendilerimizin buluştuğuna inanılan gün olan bu gün herkese hayırlı olsun.
selamlar
aynur engindeniz tarafından 5/6/2009 11:18:41 AM zamanında düzenlenmiştir.
Şanslı bir çoçukluk dönemi geçirmişiz vesselam. Oyuncağımız olmadı,güzel elbiselerimiz, ayakkabılarımız, bisikletimiz olmadı ama şimdiki çoçuklardan daha mutlu bir çocukluk dönemi geçirdik.Ne mutlu bizlere.
Yaşadığınız olayların aynısını ben de yaşadım.Güzel ülkemin adet ve görenekleri her tarafta aynı.İşte ben onun için son şiirimde de diyorum ki ;
Büyük bir bedeniz kürkümüz aynı
Dilimiz, şarkımız türkümüz aynı
Milli kültürümüz ülkümüz aynı
Mozaik değiliz, milletiz MİLLET !
......................................
''Mozaik değiliz,milletiz MİLLET!
Çocukluğumun geçtiği Artvin/Yusufeli Bakırtepe Köyü'nde de baharın bu günlerinde 2 saat uzaklıktaki HARGİVOR DAĞI'nın diğer yamacında bulunan ve MEHRAP (MİHRAP) denilen ve kutsal bir yer sayılan mescit kalıntısı olduğu söylenen yerde kuzular,danalar kesilip yemekler yapılır sizdeki gibi topluca yenilirdi.İkindi vakti göç başlardı geriye.Bizde çok eğlenirdik.Akşama kadar o yeşillikler, o kır çiçekleri içinde koşardık,oynardık.Şimdi unutuldu o adetler, yapılmıyor.Yapmaya kalksak zaten gidecek insan bulamayız ki köyde.Köyler de artık yaşayan insan kalmadı gibi.
Beni de çocukluğuma götürdünüz.Bu günde oraya çıkıp çocukluğumdaki gibi koşup oynadım.Sayeniz de.Sağolun varolun.
Güzel bir paylaşımdı.Tebrik ve kutlamamı kabul edin lütfen.
SAYGILARIMLA.
Paylaşım için tşk anılar canlandı gözümde geçmişe gitim bir an sizn çoçukluğunuzdaki gibi olmasada benim memleketimdede büyük bir pazar kurulurdu yakın köylerden herkez bu pazara gelirdi. işin ilginç yanı haşlanmış yumurta satılırdı.her satıcının önüde sepeterde renkli pişmiş yumurtalar gelenekve adet şimdilerde oluyormu bilmiyorum ama köyümün şu an cenet gibi olduğundan eminim
saygılar yazan yüreğe...