NAMAZ YATIP- KALKMAK DEĞİL
“Yahu arkadaş, benim mantığım, akıllı bir insanın günde 5 defa namaz kılma adına, tavuğun böcek topladığı gibi yatıp yatıp kalkmasını bir türlü almıyor. Bir gün, üç gün hadi bir yıl olsa şaşkınlıktan ne yapacağını bilmiyor deyip normal kabul edebilirim. Ama ölünceye kadar ne bulur insanlar bu yatıp kalkmakta akıl alır değil. Söyler misiniz bu nasıl bir akılsızlıktır?”
Bu sözler, okuma yazma bilmeyen, doğduğu evden dışarı çıkmamış, beş duyu organı olmayan birine ait değil.
Bu sözler;
• 7 yaşına kadar, anne-baba eğitimi almış,
• 5 yıl ilkokulda,
• 3 yıl ortaokulda,
• 4 yıl lisede,
• 2 yıl yüksekokulda,
• 21 yıldan fazla, gazete, kitap, dergi, deniz, orman, gökyüzü, geçmişten kalma izler, yaşam, vb okumuş birine ait.
………
Rahmetli babam, namazlarını aksatmazdı. Okuması yazması yoktu. Askerlikte adını yazmayı bir de rakamları yazmayı öğrenmişti. Bazen namazını kıldıktan sonra; “oğlum, kendimi bildim bileli(sorumluluk yaşıma bastığımdan beri) namaz kılarım. Sen okumuş adamsın. Kıldığım yeter mi? Yoksa ölünceye dek kılınacak mı? Namazdan kurtuluş var mı?” diye sorardı. Ben de:
• Kurtulmayı düşünüyorsan, kılma. Kılmazsan, kurtulmuş olursun.
Dedim.
Biraz düşündükten sonra “haklısın” dedi. Ne düşünerek dediğini sormadım kendisine.
Zaman zaman konuşturmak için aynı şeyleri yine sorardı. Ama her defasında başka bir şey söylerdim. O da her defasında “haklısın” der ve namaz kılmaya devam ederdi. Annem de genellikle bir gün sonra ya da birkaç saat sonra, durup dururken boynuma sarılır öper, “babanı, sevindiriyorsun ya Allahta seni sevindirsin oğlum” derdi. Sebebini sorduğumda; “baban, sana sorduğu soruyu hocalara da soruyormuş. Her biri bir şey söylüyormuş:
• namazdan kurtuluş yok, boynunun borcu
• ölene kadar sabredecek ve kılacaksın
• namazsız cennete giremezsin
• kılmasanda olur, ben hocayım, kırk yıl imamlık yaptım. Kıldığım yeter.
• Peygamber(sav) 23 yıl kıldı. O kadar kılsak yeter.
• Vb
Ama senin verdiğin cevaplar, onu içine bakmaya zorluyormuş. Bakınca da gönlünden bir ses ona ne diyormuş biliyor musun?
- ne diyormuş ana, merak ettim doğrusu?
- ey adam, karnın acıkınca yemek yiyorsun. Hem de her gün üç öğün. Peki usan mıyor musun? Yemeden bıkıyor musun? Susadığında su içmiyor musun? Canın muhabbet istediğinde dost aramıyor musun? Yorulduğunda dinlenmiyor musun? Meraklandığında sorup öğrenmekten kaçınıyor musun? Öyleyse namazı da, ruhun için, ona acıkan yerlerin için düşün. Ağrıyan yerlerin olduğunda ilaç kullandığı gibi ruhun için, özün için namazın gerekliliğini düşün. Diyormuş.
- Eeee, düşününce ne karara varıyormuş peki?
- Namazsız yapamayacağına karar veriyormuş. Namazda sanki Allah ile konuşuyormuş.
Onunla konuşmanın tadı da hiçbir dostun muhabbetinde yokmuş.
……..
Herkesin mantığının almadığı mutlaka bir şeyler vardır. Ben de insanım. Aklımın sınırlı olduğunu da biliyorum. Ama sınırlı da olsa namazın anlamını aklımla gönlümü birleştirmek suretiyle kavrayabiliyorum. Namaz:
Solmuş bir çiçeğin sulandığında aldığı hal ne ise, baharda yağan yağmur ve açan güneşle topraktan patlayan yemyeşil otlar nasıl ki dirilişin en güzel hali ise, bataklığa gömülmüş ve ölüme an an yaklaşan biri, umutsuz ve çaresiz iken nasıl ki tutunacak sağlam bir dal bulduğunda sevince boğulur ve derin bir oh ile yeniden yaşama dönerse namaz kılan insanında aldığı hal odur. O olmalıdır.
......
allah ile kul arasındaki bağı genelde hükümdarla teba arasındaki bağa benzetirler. şu an bunun ne derece doğru ya da ne gibi yanlış anlayışlara yol açtığını tartışmak istemiyorum.
ben, insanların ve cinlarin ancak allaha tapmak için yaratılmış olduklarına inanıyorum.
memurum ve bana devletin verdiği görevi ister istemez yapmak zorundayım. ama Allaha tapınmayı memurluk gibi düşünmek ise tamaman yanlıştır. O’na karşı beslemem gereken, tanımak, inanmak, sevmek ve aşktan öte yol bulup revan olmaktır.
bunları kişisel hesaplar yapmadan, herhangibir çıkar gözetmeden yapabilmektir.
toplum olarak manevi şeyleri maddileştirmeye çalışarak algılamaya çalışıyor ve bu nedenle her şeyin temeline meddeyi koyduğumuzun farkında olmuyoruz. dostların birbirini sevmesi kadar doğal sevgi olamaz. sevginin karşılığının sevgi olması da o kadar doğaldır. lakin sevgiye karşı beklentiler madde olunca dostluğun ne derece doğal olacağı tartışılır.
insan ile dost olması gerektiği Allah arasındaki bağ asla çıkara dayalı değildir ki, namazın böyle bir çıkara alet edilmesi mantıklı olsun. mantık sayısal hesaplarla uğraşır. neden ve sonuçla ilgilenir. oysa tapınmak bunlarla ilgilenmediği gibi yanından bile geçmez. Allah yarattığını güzel yaratmıştır. güzel olan yarattıklarını da sevmektedir. insan olduğum için bana da Yüceler yücesi Dosta dost olmak(tapınmak) düşer.
dostlğun kadrini bilenlere ne mutlu.
YORUMLAR
namaz..namaz...namaz....mümin için olmazsa olmaz....
ve genç yaşta başlayanlara ne mutlu...
yazıyı yazan kalemden Rahman razı olsun...
hocam zaten şu zaman da kıldığımız namaz da olmazsa neyimiz var ki...Allah herkese nasip etsin...nasip ettiklerine de huşu ile kılmayı nasip etsin...
saygı ve selamlar...
TC. bir islam devleti olarak biliniyor. Doğduğumuzda kimliğimize dinimizin islam olduğu yazılıyor. Adeta inanç değil de adet- gelenek- töre gibi öğrenip yaşamaya çalışıyoruz. Kimimiz inanarak kimimiz de inanmayarak müslüman gibi yaşıyor ya da yaşar görünüyoruz. Oysa kendi inancımızı seçme hakkı tanınsa, araştırsak, öğrensek ve düşünüp inanrak seçim yapsak neyi neden yaptığımızı ve o durumda namazı da neden kıldığımızı daha iyi anlayacağız. Buna inanç özgürlüğü denir ve ülkemizde maalesef böyle bir özgürlük de yok.
Merhaba arkadaslar!
Öncelikle böyle bir yaziyi bizimle paylastigi icin ayrica yazi sahibine Tsk lerimi sunmak istiyorum...
Ben 15 yildir avrupanin bir ülkesinde yasamaktayim...35 yasindayim...Hic namaz kilmayan bir ailenin namaz kilan tek cocugu oldum...Kendi istegimle arzumla 17 yasindayken namaza basladim...cok sükürki simdiye kadar bazen elimde olmayan sebeblerden dolayi aksatmissamda, ilk firsata kaza namazlariyla bunu telafi etmisimdir...Ben Avrupaya ilk geldigimde tek basima gelmistim. yani hic kimse yoktu burda, kendi ayaklarimin üzerinde durmayi basaran biri oldum...genctim, heyecanliydim ve dünyayi, insanlari tanimak yeni kültür ve medeniyetlerle ic ice yasamak istiyordum...Genc ve cekici biri olmam itibari ile cevremde fir, fir dönen kizlar, barlar, icki , uyuturucu ne derseniz vardi...Her ne kadar nefsimi dürtükleyen seytan beni bu ortamlara sokmaya calistiysada basarili olamadi...Cünkü beni, her s1k1stigimda yardimima kosan bir namazim ve Rabbime olan sevgim vardi...
Kendi nefsimden korktugum anlarda namaza duruyor ve Rabbime siginiyordum...Ve bu simdiye kadar böyle devam etti...Iyiki Allahin sevmedigi seylere bulasmamisim diyorum...
Eger namaz beni, hic bir yasa ve kanunun engelleyemeyecegi bu tür kötü aliskanliklardan uzak tutup koruyabiliyorsa bu bile bana yeter ve artar...
Namazi ictenlikle ve samimi bir sekilde kilan insan, hic bir zaman yanlis yola sapmaz ve yanlis yapmaktan hep sakinir...
Genc yasimda geldigim bu avrupada Tek koruyucum önce Allah sonrada namazim olmustur...
Hic bir islami cemaate, dernege ve bir kurulusa bagli olmadim..inancimi hep kendi icimde kendimle yasadim...
Saygilar...