- 1044 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Fosilleşmiş siyaset dönemi kapanmalıdır
Siyaset Ülke Çıkarları için yapılmalıdır.Fosilleşmiş siyaset dönemi kapanmalıdır
Dünkü yazımızda Gençlerin siyasete bakışlarını,beklentilerini ve siyasetin doğru okunması anlaşılması gerektiği hususunda yazmıştım.İşte çıkarlar olarak algılanan bu kurumun siyaseten işin özü ÜLKE ÇIKARLARI olmalıdır.
Saygıdeğer hemşehrimiz değerli hocam Prof.Dr.Mustafa İLBAŞ’ın “SİYASET” e bakış değerlendirmesini okudum.sayın hoca “Dört ‘S’ den bahsederek bunlardan birisi siyaset,diğerleri ise sağlık,spor ve sanattır,diyor ve devam ediyor.
“Siyasetin kavga yada uzlaşma olup olmadığı hakkında bir anket yapılsa; son zamanlarda yaşadığımız iktidar-muhalefet kavgaları, geçmişte yaşanan üzücü olaylar dikkate alındığında sonuç bana göre kavga şeklinde çıkacaktır. Ülkemizde çeşitli iç ve dış kaynaklardan siyaset kurumuna yapılan bilinçli bilinçsiz saldırılar ve siyaset yapanların yaptığı inanılmaz hatalar siyasete ve siyasetçiye olan güveni yok etmiştir. Bunun sonucunda yapılacak bir anketten siyasetin uzlaşma ve barış olduğu şeklinde bir sonuç çıkması neredeyse imkansızdır.
Ben bir siyaset bilimci değilim, hatta sosyal bilimci bile değilim ancak bir mühendis ve fen bilimci olarak siyaset bilimcilerin politika hakkındaki görüşlerinden ve fiili olarak dahil olduğumuz siyasal süreçlerden edindiğimiz bilgiler ışığında politikanın ne olduğu konusunda birincisi var olan, ikincisi ise arzu edilen ideal olan olduğunu söyleyebilirim. Herkesin konuştuğu bir konu olan siyaset hakkında da siyaset bilimcilerin affına sığınarak birkaç kelam etmek isterim.
Siyaset hakkındaki tüm görüş ve düşünceler değerlendirildiğinde siyaset bilimci Profesör Münci Kapani’ye göre iki farklı ve zıt görüş ortaya çıkmaktadır. Birincisine göre siyaset; toplumda yaşayan insanlar arasında bir çatışma, mücadele ve kavgadır. İnsanlar yaradılışları, sosyal ve ekonomik durumları bakımından değişik fikirlere ve değişik çıkarlara sahiptirler.
Aralarındaki düşünce, çıkar ve psikolojik eğilim farklılıklarından doğan çatışma politikanın temelini oluşturur. Çatışmanın hedefi, iktidarın ele geçirilmesi ve onun sağladığı nimetlerin paylaşılmasıdır. Amerikalı siyaset bilimci Harold Lasswell ise bu durumu politikayı Kimin, neyi, ne zaman, nasıl elde ettiğini belirleyen bir faaliyet alanı olarak tanımlayarak açıklamaktadır.
İkinci görüşe göre ise politikanın amacı her şeyden önce toplumda bütünlüğü sağlamak, özel çıkarlara karşı koyarak genel yararı ve insanların ortak iyiliğini gerçekleştirmektir. Oldukça idealist bu ikinci görüşe göre politika herkesin yararına olan bir toplum düzeni kurma çabasıdır. Bu görüş, olanı hesaba katmaz daha çok olması gerekeni belirtir ve bu yüzden gerçeği bütünüyle kapsamaktan uzaktır, ütopik olduğu söylenebilir.
Bu iki görüşünde politikanın yalnız birer yüzünü ifade ettiği düşüncesinden hareketle Maurice Duverger’e göre ise politika gerçekte hem bir çatışma ve iktidar kavgası, hem de bir ölçüde toplumun bütün üyelerinin yararına olabilecek bir düzen yaratma aracıdır” siyaset bilimcisi olmadığını ancak bir mühendis olarak bakış tarzını ortaya koyduğu muhakkaktır.
Evet anlaşılır şekliyle tek kelimeyle siyaset “ÇIKAR” ilişkileri olarak ele alınabilir.zaten günümüzde net anlaşılır tarifi de bu şekildedir.Peki bu bakış tarzı değişebilir mi? Sanmıyorum ama çok öz verili çalışmalar yapılırsa belki biraz daha hocanın ütopik olduğunu söylediği ”Politika herkesin yararına olan bir toplum düzeni kurma çabasıdır” noktasına gelebilir.tabiatıyla bu bir temennidir.
Türk siyasi hayatının geçmişine dönüp bir baktığımızda yılların fosilleşmiş siyaseti ile günümüzün siyaseti arasında sadece yukarıda belirttiğimiz “ÇIKAR” izahının dışında farklı seyrettiğine de şahit oluyoruz.
Örneğin geçmişte uygulanan politikalar Türkiye’nin özellikle Dış Politikasında elini zayıflatan siyasi manevraları düşündükçe bu gün ki dış politikada ki gelişmeleri de dikkate alınca ülkemiz lehine azda olsa olumlu yansımaların olduğunu söyleyebiliriz.
Geçtiğimiz günlerde fosilleşmiş siyasetçi dedemin partisinin lideri benim hatta benim torunumun bile tanıyacağı sayın DEMİREL’in sayın Başbakan’ın Orta Doğu ağırlıklı DAVOS toplantısındaki çıkışına “Faturası Çıkar” diyerek değerlendirmesi bende şöyle izlenim bıraktı.
Sayın Demirel yıllardır izledikleri dış politika ile dik duruş sergileyemedikleri için ürkek sinmiş politikaları gereği hep beklentileri “Fatura” çıkmasını beklemek olmuştur.onun için aynı psikoloji ile bu günde “Faturası çıkar”diyor.evet fatura artık bundan böyle birazda başkalarına çıkmalıdır.
Zira TÜRKİYE Orta Doğunun gelecekte en güçlü ülkesi olacaktır.yüzyıla yakın TÜRK’ün dik duruşu ilk defa DÜNYA’da yankı bulmuştur.Herkeste ona göre siyasi hesaplarını yapmak zorunda kalmıştır.beklenen odur ki alışıla gelmiş “Biz nasıl olsa Türkiye’ye göz dağı verir siyaseten sustururuz” psikolojik baskısı SİYASET’teki son gelişmeyi hesaba katamadığından bu beklenmedik çıkış bir çok ülkenin yeni politikalar geliştirmesine neden olmuştur.Türkiye büyük bir ülkedir,büyük düşünmek zorundadır.artık fosilleşmiş dinazor çağı döneminin siyaseti bitmiştir.Geleceğe daha güvenle,inançla bakabilmeliyiz.Siyasetteki “ÇIKAR”ın da bundan böyle ülke çıkarları olarak değişmesi gerektiğini düşünüyorum.
TÜRKİYE Dünya’da başlayan bu hızlı değişime ayak uydurmak zorundadır.Ülkemizde tabular bir bir yıkılıyor.Kabuk çatlıyor,demokrasi ve insan haklarında evrensel hukukun normları etkisini gösterecektir.Türk insanı tarihi ve geleceği çok iyi okumalıdır.
YORUMLAR
Siyaset Ülke Çıkarları için yapılmalıdır.Fosilleşmiş siyaset dönemi kapanmalıdır
Dünkü yazımızda Gençlerin siyasete bakışlarını,beklentilerini ve siyasetin doğru okunması anlaşılması gerektiği hususunda yazmıştım.İşte çıkarlar olarak algılanan bu kurumun siyaseten işin özü ÜLKE ÇIKARLARI olmalıdır.
Saygıdeğer hemşehrimiz değerli hocam Prof.Dr.Mustafa İLBAŞ’ın “SİYASET” e bakış değerlendirmesini okudum.sayın hoca “Dört ‘S’ den bahsederek bunlardan birisi siyaset,diğerleri ise sağlık,spor ve sanattır,diyor ve devam ediyor.
“Siyasetin kavga yada uzlaşma olup olmadığı hakkında bir anket yapılsa; son zamanlarda yaşadığımız iktidar-muhalefet kavgaları, geçmişte yaşanan üzücü olaylar dikkate alındığında sonuç bana göre kavga şeklinde çıkacaktır. Ülkemizde çeşitli iç ve dış kaynaklardan siyaset kurumuna yapılan bilinçli bilinçsiz saldırılar ve siyaset yapanların yaptığı inanılmaz hatalar siyasete ve siyasetçiye olan güveni yok etmiştir. Bunun sonucunda yapılacak bir anketten siyasetin uzlaşma ve barış olduğu şeklinde bir sonuç çıkması neredeyse imkansızdır.
Ben bir siyaset bilimci değilim, hatta sosyal bilimci bile değilim ancak bir mühendis ve fen bilimci olarak siyaset bilimcilerin politika hakkındaki görüşlerinden ve fiili olarak dahil olduğumuz siyasal süreçlerden edindiğimiz bilgiler ışığında politikanın ne olduğu konusunda birincisi var olan, ikincisi ise arzu edilen ideal olan olduğunu söyleyebilirim. Herkesin konuştuğu bir konu olan siyaset hakkında da siyaset bilimcilerin affına sığınarak birkaç kelam etmek isterim.
Siyaset hakkındaki tüm görüş ve düşünceler değerlendirildiğinde siyaset bilimci Profesör Münci Kapani’ye göre iki farklı ve zıt görüş ortaya çıkmaktadır. Birincisine göre siyaset; toplumda yaşayan insanlar arasında bir çatışma, mücadele ve kavgadır. İnsanlar yaradılışları, sosyal ve ekonomik durumları bakımından değişik fikirlere ve değişik çıkarlara sahiptirler.
Aralarındaki düşünce, çıkar ve psikolojik eğilim farklılıklarından doğan çatışma politikanın temelini oluşturur. Çatışmanın hedefi, iktidarın ele geçirilmesi ve onun sağladığı nimetlerin paylaşılmasıdır. Amerikalı siyaset bilimci Harold Lasswell ise bu durumu politikayı Kimin, neyi, ne zaman, nasıl elde ettiğini belirleyen bir faaliyet alanı olarak tanımlayarak açıklamaktadır.
İkinci görüşe göre ise politikanın amacı her şeyden önce toplumda bütünlüğü sağlamak, özel çıkarlara karşı koyarak genel yararı ve insanların ortak iyiliğini gerçekleştirmektir. Oldukça idealist bu ikinci görüşe göre politika herkesin yararına olan bir toplum düzeni kurma çabasıdır. Bu görüş, olanı hesaba katmaz daha çok olması gerekeni belirtir ve bu yüzden gerçeği bütünüyle kapsamaktan uzaktır, ütopik olduğu söylenebilir.
Bu iki görüşünde politikanın yalnız birer yüzünü ifade ettiği düşüncesinden hareketle Maurice Duverger’e göre ise politika gerçekte hem bir çatışma ve iktidar kavgası, hem de bir ölçüde toplumun bütün üyelerinin yararına olabilecek bir düzen yaratma aracıdır” siyaset bilimcisi olmadığını ancak bir mühendis olarak bakış tarzını ortaya koyduğu muhakkaktır.
Evet anlaşılır şekliyle tek kelimeyle siyaset “ÇIKAR” ilişkileri olarak ele alınabilir.zaten günümüzde net anlaşılır tarifi de bu şekildedir.Peki bu bakış tarzı değişebilir mi? Sanmıyorum ama çok öz verili çalışmalar yapılırsa belki biraz daha hocanın ütopik olduğunu söylediği ”Politika herkesin yararına olan bir toplum düzeni kurma çabasıdır” noktasına gelebilir.tabiatıyla bu bir temennidir.
Türk siyasi hayatının geçmişine dönüp bir baktığımızda yılların fosilleşmiş siyaseti ile günümüzün siyaseti arasında sadece yukarıda belirttiğimiz “ÇIKAR” izahının dışında farklı seyrettiğine de şahit oluyoruz.
Örneğin geçmişte uygulanan politikalar Türkiye’nin özellikle Dış Politikasında elini zayıflatan siyasi manevraları düşündükçe bu gün ki dış politikada ki gelişmeleri de dikkate alınca ülkemiz lehine azda olsa olumlu yansımaların olduğunu söyleyebiliriz.
Geçtiğimiz günlerde fosilleşmiş siyasetçi dedemin partisinin lideri benim hatta benim torunumun bile tanıyacağı sayın DEMİREL’in sayın Başbakan’ın Orta Doğu ağırlıklı DAVOS toplantısındaki çıkışına “Faturası Çıkar” diyerek değerlendirmesi bende şöyle izlenim bıraktı.
Sayın Demirel yıllardır izledikleri dış politika ile dik duruş sergileyemedikleri için ürkek sinmiş politikaları gereği hep beklentileri “Fatura” çıkmasını beklemek olmuştur.onun için aynı psikoloji ile bu günde “Faturası çıkar”diyor.evet fatura artık bundan böyle birazda başkalarına çıkmalıdır.
Zira TÜRKİYE Orta Doğunun gelecekte en güçlü ülkesi olacaktır.yüzyıla yakın TÜRK’ün dik duruşu ilk defa DÜNYA’da yankı bulmuştur.Herkeste ona göre siyasi hesaplarını yapmak zorunda kalmıştır.beklenen odur ki alışıla gelmiş “Biz nasıl olsa Türkiye’ye göz dağı verir siyaseten sustururuz” psikolojik baskısı SİYASET’teki son gelişmeyi hesaba katamadığından bu beklenmedik çıkış bir çok ülkenin yeni politikalar geliştirmesine neden olmuştur.Türkiye büyük bir ülkedir,büyük düşünmek zorundadır.artık fosilleşmiş dinazor çağı döneminin siyaseti bitmiştir.Geleceğe daha güvenle,inançla bakabilmeliyiz.Siyasetteki “ÇIKAR”ın da bundan böyle ülke çıkarları olarak değişmesi gerektiğini düşünüyorum.
TÜRKİYE Dünya’da başlayan bu hızlı değişime ayak uydurmak zorundadır.Ülkemizde tabular bir bir yıkılıyor.Kabuk çatlıyor,demokrasi ve insan haklarında evrensel hukukun normları etkisini gösterecektir.Türk insanı tarihi ve geleceği çok iyi okumalıdır.
DEĞERLİ VE ÇOK HARİKA MAKALENİZLE IŞIK TUTUYORSUNUZ.BİZLERE BİLGİ YÖNÜNDEN ÇIĞIR AŞIYORSUNUZ DEĞERLİ VE SEVECEN YÜREĞİNİZİ EN SAMİMİ DİLEKLERİMLE KUTLAR SAYGILAR SUNARIM.