- 534 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
PAZARDAN PORTRELER!..(3)
Bugün hava,dünkünün tam tersi.Gökyüzünde bir parça bulut bile bulmak imkansız.Dün, "-
yağmur ,yağacak mı ,yağmayacak mı?" tekerlemesinin içerisinde yuvarlanıp gitmiştik.
Pazarcıların üzerinde dünkü tedirginlikten eser yok.Herkes kendi tezgahı ile meşgul.
Sebzecilerin çoğunluğu tezgahlarını açmışlar,son rütuşlarını yapmaktalar.Ellerindeki
bezlerle tezgahlardaki meyveleri silmekle meşguller.Korucuların(giyimcilerin) içerisinde
ise benim gibi geç kalanlar çoğunlukta.Genellikle genç pazarcı arkadaşlar,daha erken
gelip çadırlarını kurmuşlar bile.Benim gibi ellinin üzerindekiler ise aheste aheste yuvar-
lanıp duruyorlar.Üst tarafımdaki kuşcu,yem torbalarını tezgahının yanına koymakla
meşgul.O’nun bir üsttündeki emekli ise çoktan çadırının içerisindeki şezlonga kurul-
muştu bile.Bir taraftan çayını yudumlarken diğer taraftan da etrafı dikizliyordu.Kim-
ler geldi,kimler gelecek diye.
Zabıta noktasından yükselen anons,kulakları deliyordu:
"-Pazarcı esnafının dikkatine! Çadırlarınızı nizami olarak kurunuz.Yaka kartlarınızı
takınız.Yüksek sesle bağırarak satış yapmayınız.Müşterilere kibar davranınız.Kurallara
uymayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır."
Artık bu uyarıları ezbere biliyorduk.Daha anonssa başlamadan bu sözleri,papağan gi-
bi sıralıyorduk.
Çadırımın etrafına ipin bağlanması ve de askılıklara çocuk elbiselerinin asılması işlemi
kalmıştı.Bu işlerle uğraşırken gayri ihtiyari gözlerim,az ilerdeki komşunun tezgahına takılıverdi.Kadın,iki büklüm halindeki kocasını pazarcının uzatmış olduğu tabureye
oturtmaya çalışıyordu.Uzun süre didindi durdu.Bakışlarımı aynı noktada odaklaştırdım.
Heyhat!..İki büklüm halindeki bizim tanıdık arkadaş:Haydar’ dı.Haydar da üçsene öncesi-
ne kadar pazarcıydı.İşleri ters gidince üstüne üstlük bir de arabanın içerisindeki malları-
nı hırsızlar çalınca kendisi perişan olmuştu.Parkinson hastalığı devamında kemik erimesi
derken bizim Haydar, bu hallere düşmüştü.En son gördüğüm bir yıl öncesine kadar fena
sayılmazdı.Şimdi ise daha da kötüydü..İnsanın sağlığını kaybetmesi kadar kötü bir şey
yoktu.Ne hallere düşeceğimizi kestirmek şimdiden çok zordu...Bir anda daldım gittim
bilinmezliğin kör karanlığına...
İşimi bitirmiştim.Çadırımın önünde çadırımın boyunca ileri-geri volta atmaya başlamıştım.
Aklım hala Haydar’ daydı.Yaşlı karısı da kendi perişan haline aldırmadan kocası ile uğraş-
tan kaçınmıyordu. O sırada omuzuma gelen hafif bir darbeyle irkildim:
"-Benim volta alanımı nasıl işgal edersin?"
Baktım.Karşımdaki genç pazarcıydı.Gülüyordu.Sonra:"-Abi,nedir bu hal.Hapishaneye
düşmüş gibi bir hallerdesin."
Kalender çocuktu.Dörtbuçuk yıl hapis yatıp çıkmıştı.Rekabet yüzünden iri yarı iki kişi-
yi bıçaklamıştı.Sonra daha önceden bir iki hafif suçları da eklenince kodesi boylamak zo-
runda kalmıştı.Nevşehir hapishanesi onun mekanı olmuştu.Ara ara derdini anlatırdı bana.
Çaktırmadan ruhunu okşar derdini eşelemeye çalışırdım.Yavaş yavaş konuşur konuştukça da açılırdı.
"-Hapiste en çok neyin özlemini hissederdin?"
"-Dışarda olmanın."
"-İçerde nasıl geçerdi günler ?"
-Bol bol hayal kurardım.Abi,ben içerde hayalle yaşardım.Dışarıya çıktığım zaman şunları
yapacam.Şunları da yapmayacam" diye
"-Peki,gerçekleştirebildin mi "
"-Hayallerim suya düştü."
Genç arkadaş,hayallerini gerçekleştirmekde zorluk çekiyordu.Babası,desteğini çekmişti
çünkü.Genç,babasından dertliydi.Babam,"-ah bir el atsa kendimi kurtaracam.Ben,daha
nasıl mal alınır,nereden alınır,kaça alınır bunlardan anlamam.""- Anlaşılan babanız size
balık tutmasını öğretmedi,hazır balığı önünüze getirip sundu."
"-Aynen öyle abi.O da yetmiyormuş gibi evi ocağı da terk etti.Bir yıldır anamla küsler."
Daha sonraki günlerde babasına rastladığımda bu durumu kendisine aktarmış,
"-Şu çocuğa bir yardım eli at abi." diye serzenişte bulunmuştum.
"Biraz daha burnu sürtsün ki,hayatı anlasın.Ben bu zamana kadar yanlış yapmışım.Her
dediklerine koşmuşum.Şımartmışım.Aman onlar,tehlikeden uzak olsunlar diye hep ben
koşmuşum.Hapisteyken bile sağa sola yedirdiğim para bir sermaye olurdu."
Yorum yapacak hafıza kalmamıştı bende.Haydar’ın durumuna nı yanayım,yoksa bu arkada-
şın durumuna mı çözüm getireyim,bilemiyordum.Tek bir şeyi düşündüm."Hayatta ne eker-
sen onu biçiyordun...Sen nasıl olursan seni örnek almak isteyen çocuların da aynısı olacak-
tı.Hiç bir çocuk kötü değildi.Öncelikle kendimizi sorgulamak gerektiğine bir kez daha inan
dım.
Düşüncelerimden sıyrıldıktan sonra "-Hadi koçum Kaan,bir hapishane türküsü mırıldan da
dinleyelim."
Yanıma oturdu.
"-Aman hapishanelere güneş doğmuyor
Herkesin sevdiği geliyor da
Benimki niye gelmiyor...."
Ayhan SARIKAYA