- 586 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
DURDU ŞAHİN’İN ŞİİRİ
Her şairin kendine özgü bir kişiliği ve şiir tutumu elbette olmalıdır ve zaten de vardır. Sanatçıyı özgün kılan da onun özellikle bu yanıdır. Başka bir söyleyişle sanatı şahsileştiren ve zenginleştiren taraf da burasıdır. Birbirine benzer şiirler yazmakla ne şair bir yere varabilir ne de ortaya koyduğu ürün bir değer taşıyabilir.
Durdu Şahin hakkında söz etmeye niyetlenirken öncelikle bu meseleleri düşündüm. Çünkü o, klasik tarzda yazıyor. Hem şiirinin şekli özellikleri böyle… Hem de konuları… Durum böyle olunca onu pek çoğumuz ilk bakışta özgün bulmayabiliriz. Zira, günümüzde serbest şiir yayımlayan bir dergide klasik şiirin yer almadığını yahut vezin ve kafiye unsurları bulunmayan bir metnin şiir sayılmayacağını söyleyecek pek çok kişi bulunabilir. Tabi ki böyle bir yargı, sanatın gerçekleriyle bağdaşmaz.
Ben en azından bu durumu şahsi bir tercih olarak görmekten yanayım. Pekala günümüzün bir şairi de diyelim halk tarzında yahut divan tarzında şiirler yazabilir. Bu tercihin bizi, böyle yazılan şiirleri öncekilerin tekrarıymış gibi bir önyargıya düşürmemesi gerekir. Önemli olan bir şiiri genel bir bakış açısıyla eski ve yeni, özgün yahut değil gibi toptancı yargılarla değil kendi gerçeği içerisinde değerlendirmektir.
Şimdi Durdu Şahin’in şiirine gelelim: Durdu Şahin bugüne kadar beş şiir kitabı yayımlamış bir şairimiz. İlk şiir kitabı Sevgi Pınarı 1986’da çıkmış. Sonra bunu 1988’de Kutsal Sevda, 1990’da Kar Çiçeği, 1992’de Bir Demet Çiçek takip etmiş. Şimdi ise bu kitaplar Gül Yağmuru adı altında bir araya getirilmiş.
Bu şiirler toplamı, Durdu Şahin’in her şeyden önce üretken bir şairimiz olduğunu gösteriyor. O, şiirden hiç kopmamış ve zaman zaman başka türlere eğilse de asıl uğraşı alanı hep şiir olmuş. Şiirde, üstelik muhataplarının çok azaldığı günümüzde sabit kadem olmak öncelikle kutlanması gereken bir tutumdur bence…
Ama daha önemlisi, şairin kendi şiir yolculuğunda nereden ve nasıl başlayıp nereye geldiğidir. Bu anlamda baktığımızda Durdu Şahin’in şiiri için olumlu şeyler söylemek gerekecektir. Çünkü, şairimizin her şeyden önce bir kimlik sorunu yok…Kendini yerli, millî sanatın bir temsilcisi olarak görüyor ve bu anlayışa bağlı kalarak şiirler yazıyor. Şairimizi bu mensubiyet içerisinde gördükten sonra onun şiirinin dili, şekli, üslubu hakkında değerlendirme yapmak oldukça kolaylaşıyor.
Durdu Şahin, çok yalın bir Türkçe ile yazıyor. Belki de söylenmesi gereken ilk özelliklerinden biri bu olsa gerekir. Dil anlayışı böyle olunca ağırlıklı olarak hece veznini tercih ediyor. İşlediği temalar da bu iki özelliğe paralel olarak din, vatan, bayrak, toplum temaları ve kimi sosyal meseleler olmaktadır.
Doğrusu, geleneksel tarzda bu tür konuları işlemek bugün için oldukça zordur. Zira bunları yeni bir dil ve üslupla söylemek gerekir. Aksi takdirde bu tarzda yazan önceki şairleri taklitten öteye gitmez yazılanlar… Durdu Şahin, bu zorluğu büyük ölçüde aşmış görünüyor. O, çağının farkında olan bir şair. “Yeni” bir şey söylemiyor ama söylediklerini “yeni” bir biçimde söylemeye çalışıyor. Buna bir de şairin samimiyeti eklendiğinde Durdu Şahin şiirinin günümüz Tük şiirine kendi özellikleri içerisinde bir renk kattığı rahatlıkla söylenmelidir.
Şiirde, derinlik, ince işçilik, felsefi yahut tasavvufi yoğunluk, mecazlı söyleyiş gibi özellikler elbette önemlidir. Ama bir şair tercihini geniş kitleler için bir şiirden yana yapmışsa ve şiirine insan ve millet meselelerini asıl mesele olarak yerleştirmişse onu sanatın sadece estetik boyutu içinde ele almak doğru bir tutum olmaz. Çünkü, şair için esas olan şiiri nasıl söylediğimizden çok şiirle ne söylemeye çalıştığıdır. Onunki bir misyon şiiri…
Bir hassasiyeti, yüreğinde olanı paylaşmak… Bir dünya görüşünü dillendirmek… Durdu Şahin, bunu yapmaya çalışıyor. Ama bu kadar mı? Elbette değil. Mesela şiirinde hiç zorlama yok. Doldurma mısralara neredeyse rastlanmıyor. Konu bütünlüğü sözkonusu… Dolayısıyla bu metinler, kendi bağlamında elbette birer şiirdir ve yine kendi bağlamında değer taşımaktadırlar.
Bu yüzden ben bu şiirleri, kendi gerçekliği içinde değerli ve önemli buldum. Hele onun şiirini kişiliği, hayat tarzı, insan ilişkileri ve mücadelesi içinde onlarla birlikte düşündüğümde bu değer ve önem daha da arttı. Durdu Şahin, bu anlamda örneğine çok az rastlayabileceğimiz bir insan… İzleyebildiğim kadarıyla bulunduğu her yere sanat, kültür ve ahlak adına hep bir şeyler katmış, hakikat meşalesini hep elinde tutmuş biri… Doğrusu, bir amaç uğrunda yürüyenlerin şiirleri, benzetme yerindeyse at üstünde söylenen türküler gibidir. Doğal, samimi, açık, anlaşılır. Her ne kadar başka türküleri hatırlatır gibi olsalar da söyleyenin kişisel yorumuyla ve samimiyetiyle özgünleşen ezgiler… Bu yüzden onları önemli buluyorum.
Mustafa ÖZÇELİK