- 1623 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Davete Veda Yazılır mı Sevgili?
“Çarpıntı”
Ardına kadar açık bıraktığım kapılar çarpar yüreğime.
Can kırığı avuçlarım, tutamazsın!
“Kendine iyi bak.”
Sus sevgili söyleme. Çöreklenmiş bir hüzne son damla olma. Hem bakarım ben kendime. Bakmasam, tökezlenip düşmeye kalksam, tutmaz mısın kolumdan? Tutarsın elbet. Hem, bilirsin değil mi düşeceğimi? Ben de bilirim tutacağını.
“Hoşça kal”.
Burası kuzey sevgili, sen güneysin. Benim gündüzüm senin gecen, senin gecen benim gündüzüm. Bir adım, on adım, bin kilometre, dünyanın öbür ucuna da gitsen.
Hoşça kal deme sus sevgili. Bir toprak parçasından, başka bir toprak parçasına taşıyorum kendimi, içimde seninle birlikte. Yüreğinden gitmiyorum, yüreğimden gitmiyorsun…
Hem anlatma öyle uzun uzun seni, beni, oluru, olmazı… Gel, seninle son sigarayı birlikte içelim. Üçüncü nefesten sonrası benim. Bak sigaranın pazarlığını yaparım seninle. Yarının hesabı, kitabı, pazarlığı olmaz sevgili. Görmez misin? Üstüm başım yaş, kırık...
Ben ölmekten geliyorum.
Cennette mevsimsiz çiçekler vaat ettiler bana.
Ne yarını!
Belki de şimdi doyasıya konuşmalıydık seninle.
Ellerini konuşmalıyız sevgili… Yumruk yaptırırdım ellerine. İşte derdim. İşte…! Senin yüreğin bu kadar. Yumruğun kadar. Benim ellerim neden hep soğuk sevgili onu konuşurduk önce. Sonra… Sonrası bir hayali gerçek yapardım. Ellerinin hikâyesini yazardım. Dokunuşunu, sıcaklığını… Yarım kalmış şiiri bitirmeliyiz sevgili. İsmi sana sürpriz olacaktı. Ama bu gecenin hatırına söylemeliyim. Şiirimin ismi “Davet.”
Davete veda yazılır mı sevgili?
Hangi avuntuya sarıp sarmalanır da, şiir dökülür kalemden.
Şiir susmaz, teselli olmaz, inanmaz…
Yarım kalır…
İkarus’u bilir misin sevgili?
Bu gece prensesin sana kahramanını anlatacaktı.
Öğüt dinlemez İkarus; babası Didalos bal mumuyla, oğlunun omuz başlarına yapmıştı kanatları. Hadi uç derken, çok yükselme, güneş kanatlarında ki bal mumunu eritir, düşersin. Çok da alçaktan uçma demişti. Ama dinlemedi. Özgürlük ve ışık tutkusu kör etti gözlerini.(Düştü). Hapis kaldıkları labirentten kurtaracaktı Didalos oğlunu da, kendini de. Kahramanımın kanatları var sevgili! Ve maviye uçuyor. En ulaşılmaza, en yükseğe, en sıcağa, ateşe dokunacak. (Tek olacak.)
Oysa ışık, yavaş yavaş verilmeli, uykulu gözlere.
Güneşe dokunabilir miyiz sevgili?
İşte ben İkarus’un gelini… Tutkusundan geçip, beni görür mü dersin, görmez… Senin de tutkunun önüne geçilmez…../ Çözülmez dilim.
Kahramanım, ışığa sevdalanır da maviye uçar.
Ama yine kanatlarını, mavinin sonsuzluğuna gömer, Ege Denizi’nde
prensesler masallarda yaşar ve masallar mutlu sonla biter sevgili…
Zannettiğin gibi değil. Benim masalımda İkarus var, sonu hüsran olan.
Senin masalında gülen prenses, sonsuza dek mutlu yaşayan.
İyiyim ben…
Dünden biriktirdiğim veda sözcüklerim yok benim. Dost dediğim de kaldı bu yürekte, arkadaş dediğim de. Şimdi sen gideceksin ya, ben sana ne diyeceğim bilmem ki sevgili.
“Davet” derken veda nasıl edilir onu öğret bana…
Veda tümcesi bilmeyen, kuramayan şair var mıdır sevgili?
Ben şarkıları konuşuyorum
Bilmediğim bir dilde.
(,,,,/,,,,,/,,,,,,) tarihsiz/ tarifsiz bir gece
“Bir gece bir kadının yüzünü aldım ellerime. O konuştu, ben yazdım….
Seher ERSOY