DÜŞÜNCE ADAMI ..ŞAİR.. ŞİİR...
Pia nın yeşil miydi gözrengi kahve mi?Pia kimdi uzaktan gelen bir çiğlik,yakınında bir şefkat,elinin değdiği bir çiçek,özlediğin sarki mi?Neydi pia?…Pia; Attila İlhan ın ölürken dahi eksiksiz ölebileceğini hayal ettiği sevdiği kadındır.Şayet ellerini tutabilse !...
PİA
ne olur kim olduğunu bilsem pia’nın
ellerini bir tutsam ölsem
böyle uzak seslenmese
ben bir şehre geldiğim vakit
o başka bir şehre gitmese
otelleri bomboş bulmasam
içlenip buzlu bir kadeh gibi
buğulanıp buğulanıp durmasam
ne olur sabaha karşı rıhtımda
çocuklar pia’yı görseler
bana haber salsalar bilsem
içimi büsbütün yıldız basar
bir hançer gibi çıkıp giderdim
ben bir şehre geldiğim vakit
o başka bir şehre gitmese
singapur yolunda demeseler
bana bunu yapmasalar yorgunum
üstelik parasızım pasaportsuzum
ne olur sabaha karşı rıhtımda
seslendiğini duysam pia’nın
sırtında yoksul bir yağmurluk
çocuk gözleri büyük büyük
üşümüş ürpermiş soluk
ellerini tutabilsem pia’nın
ölsem eksiksiz ölürdüm
Düşünce Adamının “ŞAİR” Kalemi ;(Attila İlhan)
Attila ilhan ’ın şiirleri ile yaşadığı hayat arasında bir ilişkinin olduğu da söylenebilir. Duvar’daki heyecanlı insan tipi; Sisler Bulvarı, Yağmur Kaçağı, Ben Sana Mecburum ve Belâ Çiçeği’ndeki gerilim, serüven, isyan duygusuyla şekillenmiş ben; durulma belirtilerini Belâ Çiçeği’nde gösteren, Yasak Sevişmek’le birlikte hatıralara yönelen, geçmişe özlem duyan ve daha sonraları ölüme yakınlaşma duygusu yaşayanın şairin kendisi olduğu düşünülebilir. İlk şiirlerinden itibaren karşılaştağımız Zehra, Suna Su, Maria Missakian, Doktor Sabiha, Nun Nun (Nedret Güvenç), hatta Ayrılık Sevdaya Dahil’deki “Yağmurluklu Kız” büyük ve imkânsız aşkların kadınlarıdır. Hem gerçek hayatta, hem de şiirlerde yaşamışlardır. Durulma belirtisinin başladığı Belâ Çiçeği ve ardından Yasak Sevişmek adlı kitaplarının yayınlandığı sıralarda Attila ilhan ’ın Biket Hanım’la evlendiği düşünülürse bu kanaat daha da kuvvetlenir.
Attila ilhan, kendisine yöneltilen bir soruya verdiği cevapta, şiirlerinde yazdıklarının bir kısmını yaşadığını, bir kısmını da yaşananları hareket noktası alarak kaleme aldığını ifade etmektedir:
“İkisi aynı adam, biyografileri aynı; şu var ki ben, gündelik hayatımla, sanatımı birbirine karıştırmayacak kadar profesyonelim; yazdıklarımın çoğu ya yaşadıklarım ya da yakınlarımın yaşadıklarına tanık olduklarımdır; ama bunu gündelik hayat içinde bir yaşama üslubu hâline getirmek komikliğine düşmem, aksi halde ben de ‘oynayanlardan’ birisi olurdum; oynayanları değil her şeyi sapına kadar yaşayanları seviyorum.”*
Attila ilhan; Türk şiir tarihinde, çok boyutlu arayışlara yönelmiş, şiirsel zenginliği, hem dil, hem de imaj seviyesinde kendi sistemi içerisinde oluşturabilmiş nadir şairlerdendir. Onun şiir poetikasını, kendi yaşantısı, düşünceleri ve arayışları ile de açıklamak mümkündür. Yazdığı 50’ye yakın kitap bu kitaplarin 12 adedi siir kitabidir,gözden geçirilirse, denilebilir ki, bir düşünce adamı olan attila ilhan, düşüncelerini ve kendisini; bir edebî form içerisinde, bazen de şiirle anlatma ihtiyacını hissetmistir.
*-Attila Ilhan la soylesi;Broy, Şubat 1990, s.25
derleyen:Şeyda Koç
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.