- 620 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
NE GÜZEL BİR İNSANDI O...( Denemelerim)
D E N E M E
Ağarmış saçları darma dağınık bir durumda, yatağından doğruldu yaşlı adam... Gecenin bir yarısında, hatta ikinci bir yarısında, onu yatağından kaldıran neydi? Tarumar olmuş ak saçları, adeta isyan edercesine tel tel ayrılmışlar; “ –Aklını mı yitirdin be koca adam? Nedir şimdi bu yaptığın? Tüm insanların uyuduğu bir saatte, sen ayaktasın. Ne gereği vardı şimdi bunun? Sıcak yatağından kalkıp, bizleri de rahatsız ettin..” diyerek, sanki isyan ediyor gibiydiler...
Tarumar olmuş ak saçlarıyla doğrulup, yalnız yatağının üstüne oturarak bir süre sessizce düşünen bu adam, ayağa kalktı. Not düştüğü kağıtlardan birkaç tane eline aldı. Kalemini de öbür elinde taşıyıp, yine yatağına döndü. Bir şeyler yazacağa benziyordu.. Evet, evet bir şeyler karalayacaktı. Sabahı bekleyemezdi. Çünkü o zaman, aklına gelenlerin tümünü unuturdu. Yazacak hiçbir şeyi hatırlayamazdı.
Elli yıla yaklaşan yazarlık hayatında bunu çok kez denediğinden, iyi biliyordu artık. Gece aklına bir şeyler geldi mi, mutlaka kalkıp, yazması gerekiyordu. Yoksa güzel düşünceler, o seçme, süzgeçten geçirilip arındırılmış, arı duru sözler yok olup gidecek, sabaha hiçbirini hatırlamayacaktı. Sonra da, kendi kendine çok üzülecek; “ –Ne tembel adamım, kalkıverseydim. Kalkıp, o güzelim sözleri yazsaydım, yazıverseydim..” diyerek hayıflanacak, üzülecek, belki de dövünecekti.
Böylesi pişmanlığı çok yaşamıştı ömrünce. Onun için, yatağından doğrulurken; “-Bu kez olmaz. Bu kez pişmanlığı yaşamayacağım. Tembellik yok..” diyordu, kendi kendine.
Az önce bir rüya görmüştü, ak saçlı adam.. Bir üniversiteye kaydını yaptırmış, okulun ilk ders gününde, o üniversitenin bir öğretim görevlisi, sonradan dekan olduğunu öğrendiği proflardan biri, öğrenciler içinde, sanki onu seçerek, yanına gülümseyip yaklaşarak ona; “-Sizi, torununuzla geldiniz sanmıştım. Oysa siz, kendiniz için gelmişsiniz..” diye konuşunca, o da; “-Evet hocam... Bu kez kendim için geldim. Fakat bir dahaki seferde, torunumla birlikte geleceğim. Ama yine veli olarak değil, ayni kampüste sınıf arkadaşı olarak. Yalnız bu üniversite değil, telaşlanmayın. Bir başka üniversitede...” diye, cevap veriyordu o rüyasında. Prof. Beklemediği bir cevabı alınca şaşırmış, hemen sözü değiştirmiş, (çevir gaz yanmasın) pozisyonuna geçmişti. Çekinerek; “-Hayır efendim, öyle demek istemedim. Yanlış anladınız. Tabii ki öğrenci olarak, tabii ki başka üniversitede.. Ne fark eder ki, bu üniversitede olabilir. En doğal hakkınız. Okumanın, ilmin yaşı mı var!? “ diye, lafı çevirmiş, boynunu eğip, yaptığı gafın farkına vararak, yanından ayrılmıştı.
Yaşlı adam, rüyasının işte tam burasında uyanmış, bu rüyasını kaleme almak istemişti. Az önce, yukarıda yazdığımız sözler, rüyasında aynen konuşulduğu için, onları unutmadan yazmak istemişti. Yoksa sabaha, hiçbiri aklında kalmayacaktı. Bu yazıda, bu şekilde, gerçekçi bir anlamda yazılamayacaktı. Onun için uykusunu bölüp, yatağından kalkmış, bu satırları yazma zorunluluğu hissetmişti.
Yatağın içinde bu sözleri kaydeden ak saçlı adam, biraz daha düşündü. O güzel insan, üniversite öğretim görevlisi profesörü tanımıyordu ki... O; yalnızca rüyasında tanıdığı, bir rüya kahramanıydı. Hakkında pek bir şey bilmiyordu. Hatta, hiçbir şey... Nasıl olur da, onu yazabilirdi? Tanımıyordu ki... Vazgeçti. Daha doğrusu; tam vazgeçeceği anda, ikinci bir güzel insan, aklına geliverdi. “-Hah! İşte bunu yazabilirim..” diye, aklından geçirdi. Çünkü onu, iyi tanıyordu. Küçük yaşından beri biliyordu, onu...
Çok eski yıllarda; 1970-1974 yılları arasında bir kırtasiye dükkanı varken o, (ikinci güzel insan) daha on-on bir yaşlarında küçük bir çocuktu.Ekonomisi iyi bir ailenin çocuğuydu. Kırtasiye dükkanına yakın bir sokakta, dedesinin yanında kalıyordu, o güzel insan... O yıllarda hayal ötesi macera kitaplarıyla genç beyinleri yıkayan,(bugün de bilgisayar oyunları ile ayni işi yapan) uyuşturan Amerika’nın Tommiks, Teksas, Zagor, v.b. gibi masal kitapları çok satılıyordu. Meşhurdu...
Sözü edilen o ikinci güzel insan, her sabah saat: 10.00-11.00 arasında kırtasiye dükkanıma gelir, bir gazete, birkaç masal kitabı(Tommiks, Teksas, Zagor v.b.) alıp, tekrar dedesinin evine dönerdi. Kırtasiye dükkanımın devamlı bir müşterisi olmuştu. Müdavimiydi... Ve o yıllardan belliydi, o güzel insanın günün birinde, kültürlü, eğitimli, edebiyat, sanat ve kültüre değer veren, güzel bir insan olacağı..
Ve de, yıllar geçti aradan. Yıl, 1989-1990 yıllarına ulaştı. Söke’de, Hacı Halil Paşa Şehir Kütüphanesi Koruma ve Yaşatma Derneğine bağlı olarak bir edebiyat, kültür ve sanat dergisi yayınlanmaya başlandı.. Bu dergiyi bugün bile çok kişi yakından tanıyor. Çünkü; 17-18 yıldır, tüm zorluklara rağmen yayın akışına son vermeyen Söke’nin ilk kültür, sanat ve edebiyat dergisiydi bu... O yıllarda çok zor şartlarda yaşatılan bu dergi, “BEŞPARMAK” dergisiydi. Bugünlere ulaşmasının temelinde de, o ikinci güzel insanın maddi katkıları çok büyüktü..
Bu ikinci güzel insanı sizler, çok iyi tanıyorsunuz. O; kendisinden çokça söz edilmesini sevmeyen, hoş görülü, mütevazı, insan gibi insan olan, kültürlü, sevecen kişi, Söke’nin köklü ailelerinden büyük Vahit TUNTAŞ’ın torunu, Remzi TUNTAŞ’ın büyük oğlu ve yine iyi tanıdığınız genç şairlerimizden, merhum Aslan TUNTAŞ’ın ağabeyi, Hasan TUNTAŞ’tı.
Bu yazıdan haberi yok... Önceki gün işyerinde ziyaretine gittiğimde bana, “-Ağbi, Av.Ahmet GÜÇSAV’dan, Behzat SELÇUK (sulu Behzat)’dan niye kimse bahsetmiyor? Niye yazmıyorsunuz?” dedi. Evet haklıydı, dostum Hasan Bey. Biz halk olarak, yazarlar olarak, basın olarak geçmişi çabuk unutan, belleklerimizden çok çabuk silen bir yapıya sahibiz.. Vefasızız... Bu doğru. Acı ama, gerçek...
Boynumu büktüm. Söyleyecek söz bulamadım. Daha sonra sohbet uzadı.. Başka konulara geçtik. Ondan sonra da oradan ayrıldım. O söz beni etkilemiş olacak ki, rüyama kadar girdi. Ve o rüyadan sonra Hasan TUNTAŞ’ı aklıma getirdi. İkinci güzel insan olarak, bu satırları yazmama neden oldu. Haklıydı.. Geçmişi unutmamalıydık. İleride yine bu konuyu yazacağım.. Hatırlattığı için mutluyum.
Suat TUTAK
18. 10. 2007
Saat: 05.35
NE GÜZEL BİR İNSANDI O...( Denemelerim) Yazısına Yorum Yap
"NE GÜZEL BİR İNSANDI O...( Denemelerim)" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.