- 493 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Renklerle Bir Olmak
Stille kann man nicht unmittelbar herbei führen oder aufsuchen. Man kann nur in sich selbst die Aufmerksamkeit auf etwas ganz Bestimmtes konzentrieren. Dann wird die Stille einkehren. Anatony de Mello.
Resim sanatı renklerin uyumundan doǧan bir sanat olduǧu için özgürlüǧü ifade etmenin en etkin yollarından birisidir. Ve sanatçılar bu konunun uzmanlarıdır çizdikleri resimlerde canlandirdıkları beyinleryle… Bütün okul hayatımda en sevmediǧim derslerden birisi olan resim dersi bana az çektirmediǧ i halde bu gün resamların hayranı olmamı Alman Dili’ni öǧrenirken, Almanca ve Fransızca öǧretmenim olan sayın Mark Bütenbender’e borçluyum. Onunla bir bira sohbetinde yakaladıǧım felsefe aǧırlıklı tartışmada yola çıkarak 23’lü yaşımda elde etmiştim. Yine bir rastlantı sonucu A. Dürer’in okuduǧum biyografisi beni resim sanatına bir adım daha yaklaştırmıştı. O’nun hayatını incelediǧimde yoksulluǧa meydan okuyarak verdiǧi yaşam mücadelesi zamanı aşarak ulaştıǧı sanat yaratıcılıǧıdır. O’nun Almanya’dan İtalya’ya göçü, o zamanlar Avrupa’nın en liberal devleti olan ve İtalya’da sanatta bir renesans hareketinin başlayarak sanatta sınırsız bir özgürlük hareketinin sanatçılara tanınmış olmasıdır. A. Dürer de zamanın bütün sanatçıları gibi bu imkanı kullanarak, sanatta yeni fikirler edinmek için kendini bu yolculuǧa vermiştir. „Gerçekten de, Dürer çağdaşı Alman sanatçılardan farklı olarak, ortaçağ resim geleneğinden ayrılan ve İtalyan Rönesans resminden güç alan bir anlayışın Almanya’da yaygınlaşmasında çok önemli bir rol oynayacaktır“. Bu yolculuktan Almanya’ya geri döndüǧ ünde birikimlerini yaptıǧ ı resimlere yansıtmıştır. Doğayı dikkatle gözlemleyen ve bilimsel esaslarla resim üreten Dürer’in bir suluboya çalışması, yabani bitkileri tasvir etmektedir. Bu resim Dürer’in doğa ilgisini ortaya koymaktadır. Dürer’in buna benzer çok sayıda doğadan çalışması vardır. Hayvanlar ve bitkileri ayrıntılı bir şekilde ele aldığı çizimlerin yanısıra, gezileri sırasında gördüğü kent ve doğa kesitlerinin suluboya manzaralarını yapmıştır. Alman sanatçı, yaşadığı dönemde kazandığı ünü, daha çok gravür alanındaki çalışmalarına borçludur. Dürer, farklı teknik ve malzemelerle çok sayıda konuya el atmış, dini ve dindışı konuları aynı duyarlılıkla ele almış bir sanatçıdır.
Göç insanları, yaşadıkları şartların zorlamasından dolayı bulundukları beldeden umutlarla dolu bir yolculuǧ a çıkmaktır benim için ve sanırım bu konuda yüzlerce tanım da bulunabilir. Ve çeşitleri de çoktur göçün hiç şüphesiz. Ama bir sanatçının ve bilim adamının göçü başkadır bizim klasik işçi göçlerimizden… Yeni motifler aramak, rekabet savaşı, kendini geliştirme, yeni fikirlerle tanışma ve öǧrenme tutkusu, deǧişime açık olma, yeniliklerden korkmama vs. gibi duygular bir sanatçıyı yolculuǧa çıkmaǧa teşvik eden güçlerdir. Renklerle bir olmak demek bir resimde gerekli ahenkleri yerli yerine oturtarak birleşik bir uyum yaratmaktır resim sanatında. Yoǧunluk kendini sadece yapılan resime yansıttıǧı için, onda doǧa renkli canlılıklarını göz alıcı biçimde yansıtarak odalarımıza kadar girerek sırf duvarlarımızı ve evimizin duvarlarını deǧil yüreǧ imizide süsler. Doǧa renklere biçim verdiǧi gibi, renklerde mevsimleri ruhlarımızı dinlendirecek bir biçimde ve sıradan ama bir o kadar da düşündürücü olarak bir insanın sanatsal yönünü ve ince zevklerini derinden etkileyerek içselliǧ imizi bulmamıza yardım eder.
Bazen Ortaçaǧ ’ın yaşamını yansıtan bir tablo bize o günleri yorumlayabilmemize yardımcı olduǧ u gibi kendi çaǧ ının duruşunu her yönüyle sergileyebilir. Savaş sahnelerini yansıtan bir resim her zaman olduǧu gibi savaşın vahşetini anlatarak ve bizi kendi zamanının gerçekliǧine taşıyarak o anları yaşamamızı saǧlar. Renkler, renklere verilen tonların dengeli ahengi, ışık ve gölgelerin resime yansıyışı, asır deǧişen formlar, stiller ve bu stiilere yön veren akımlar geçmişin sanat anlayışıyla günümüzün sanat anlayışını sentezlememize yardımcı olabilir. Sanatta bütün bu olanlardan daha önemli olan anlayış ise, sanatın niçin ve kimin için varolduǧu felsefesini anlamamıza katkısını sunar. Eǧer bir dönemin sanat anlayışı „sanat sanat içindir“ felsefesini savunuyorsa bu sanat anlayışı sınıfsal olarak deǧerlendirilir ve sadece bu sanat anlayışının belli sınıfların çıkarları için halktan uzak bir sanat anlayışı olduǧunu vurgular. Buna parelel olarak birde „sanat halk içindir“ ilkesi olduǧuna gore, bu sanat anlayışının amacı ise sanatın varoluş anlayışının, sanatı toplumun bütün sınıfların hizmetine sunarak sanatın güzelliǧ ini tema olarak işlemek ister.
Sanatın her dalında olduǧu gibi renklerde dünyayı kendi gözlemlerinden yola çıkarak hayatı sorgulayıp, detayları renklerle görmemize katkısını sunarak insanlıǧa kendi gücü oaranında ışık tutar. Giydiǧ imiz bir elbisenin renk tonlarının yüreǧimizi ve ruhumuzu da temsil ettiǧini asla unutmamalıyız. Renklerden iyi anlayan birisi, renklerin mimarını çizerek, hangi rengin nerede, ne zaman ve öteki bir renkle uyuşup uyuşmadıǧını bilerek örnek eserler bırakır. İlham kaynaǧı renk olan insanlıǧa doǧru yürümek dileǧ iyle…
Hasan Hüseyin Arslan
15.02.2009, Frankfurt am Main, gece saat 01:00’da. Almanya
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.