- 1326 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Nankör Olmayan Oğlum
Sevgili oğlum,
Sana buradan yazacağım mektuplarda anlatacaklarım, bizlerin yaşadığı tecrübeler, kitaplardan , hayattan, ailemizden , çevremizden ve çevremizde “yanlışlara boğulmuş insanlar” dan edindiğimiz bilgilerin , bir süzgeçten geçirilmesi sonucu sana anlattıklarımdan ibaret. Yani asırlarca yaşanmış deneyimlerin , bilgilerin nesillerden nesillere aktarılması ve okunduğu zaman , dinlenildiği zaman hiç önemini kaybetmeyen, klasikleşmiş bilgiler.Bu bilgileri sana ve okuyana faydalı yapan şey ise bu bilgileri sevgi ile sararak , ilgi ile besleyerek daha güzel sevimli hale getirmemizden kaynaklanmakta.
Bir yazının okunur olması , yazarının yetenekleri dışında, O’nun O yazıya kattığı sevgi, ilgi ve samimiyetidir.Gene bir konuşmacının konuşmasına kattığı şeyde bilgi kadar o bilgileri ne kadar samimiyetle söylediğine bağlıdır.Sizlerde öğretmenlerinizin anlatımlarında bunları açıkça görürsünüz. Sizi seven bir insanın verdiği pek sıradan bilgi, sizi sevmeyen bir insanın verdiği önemli bir bilgiden daha etkili olarak , daha önemli , etkili ve iz bırakan bilgi haline gelir.
Canım oğlum ,
Ben hayatımda en çok “nankör insanlar” dan çektim.Nankörlük nedir bilir misin sevgili oğlum?O saf temiz ve minik kalbinle nankörlüğün ne olduğunu sen nereden bileceksin. Başkasından öğrenmeden benden öğren de , nankörlerle karşılaştığın zaman tedbirini ona göre al olmaz mı ?
Canım oğlum,
Nankörlük sözlükte , “ tuz ekmek hakkı bilmemek” olarak anlatılır çoğu zaman . Tuz ve ekmek hakkı nedir ? Hep güzellikleri gören ve anlayan o beyninle “tuz ve ekmek hakkı” yemenin ne kadar kötü olduğunu sen nereden anlayacaksın ? Ben sana bunları anlatacağım .Sen oku yüreğine ve beynine nakşet.
“Tuz ekmek hakkı bilmemek” , senin iyilik yaptığın insanın sana kötülükle karşılık vermesi demek . Yani seni hakiki manada sevmesi değil de , seni sadece çıkarı için sevmesi demek.
Canım oğlum,
Bu toplumun en kötü insanları nankör insanlardır.İyilikten anlamayan, iyiliğe kötülükle karşılık veren ve insanlara eza ve cefa etmekten zevk alan insanlar ne yazık ki, toplumumuzda sanıldığından daha çok ve topluma her zaman zarar vermeye devam etmekteler.Bunların sayısı çok oldukça, toplumuzda huzursuzluklar ve rahatsızlıkların sayısı da artmaktadır.
Canım oğlum,
Toplumumuzda insanlar genelde manevi açıdan kendilerinden daha bilgili ve kültürlü insanlara bakarak onları örnek almak yerine, bilgi ve kültür bakımından kendilerinden daha gelişmemiş insanlara baktıklarından dolayı manevi bir rahatlama sağlarlar.Bu yüzden toplumumuzda nankörlük yapan insanlara acıma hissi oluşmakta.Halbuki, toplum olarak gelişmek istemekteysek , nankörlük yapan insanlara onlardan yüz çevirerek, onların yaptıklarının doğru bir şey olmadığını söyleyerek onları dışlamasak da kötü alışkanlıklarından uzaklaştırmaya bakmamız lazım.Ama asla yaptıklarını doğru bulan, onlara hoş görü ile bakacak tavır takınmamamız lazım.
Sevgili oğlum,
İnsan bünyesine bir mikrop bulaştığı zaman, o mikrobu zamanında vücuttan tedavi ederek atamazsak zamanla o mikrop tüm vücuda yayılarak insan vücudunu iş yapamaz hale getirerek zamanla insanı öldürür.Halbuki o mikrop vücuda girdiği zaman hemen o mikrobu yok edecek ilaçları alarak tedavi olarak, mücadele edersek vücudumuz daha dinamik olacaktır.İşte ben nankör insanları her zaman bu mikroplara benzetmekteyim.Kötü huylu mikroplar mücadele edilirse iyi huylu insana zararı daha az olan mikroplar da olabilir.Bu vücudu tedavi etmese de zararı daha az olur.Bu yüzden de nankör insanları tamamen yok edemesek de onların yaptıklarının yanlış olduğunu her zaman anlatarak , topluma verecekleri zararları azaltabiliriz.Bunun için bilinçli olmamız ve kötü niyetli insanlarla iletişimimizde çok dikkatli davranmamız çok önemli olmaktadır.
Canım oğlum,
Nankör insanlarla dikkat etmen hayatını daha kolaylaştırır.İnsanların sana ne niyetle yaklaştıklarını ve seni gerçekten sevip sevmediklerini iyi anlaman için “ vücut dili” bilimini iyi anlaman ve öğrenmen gerekmekte. “ Vücut dili” ile bir insanın niyetini tam olarak anlayamazsak bile büyük oranda insanların kişilik yapıları hakkında bilgi sahibi olmamız mümkün olabilir.Ben şahsen “ Vücut dili” ni çok az bilmemin bile faydasını gördüm. Senin de nankör insanlara karşı vücut dilini çok iyi kavramanı tavsiye ederim.
Canım oğlum,
Hayatta çok nankör insanlara rastladım. Beni “çok sevdiklerini“ söyleyip , acı ve tatlı günlerimde her zaman yalnız bırakan nankörleri mi saymamı istersin, yoksa yüzümüze gülüp de arkamızdan konuşanları mı , yoksa milliyetçi olduklarını iddi a ederek durmadan kalbimizi kırmaya alay etmeye çalışan insanlarımı
Canım oğlum ,
Ben insanları iki kısma ayırmaktayım.İlk grupta çalışıp çabalayarak , az da olsa aza kanaat ederek çocuklarının helal lokma ile beslenmesine gayret edenler, çalışmayı sevenler, öteki gurupta ise onları seyrederek onlarda iyi yaşantı varda bizde neden yok , onları nasıl yeriz diyerek çekiştirenler.Halbuki, onları çekiştirmek yerine , onların başarı sırlarını , onları severek, onlardan öğrenerek onlar gibi çalışsalar hayat onlara da güzel gelecek ama çalışmak istemezler işte. İnsanın en büyük düşmanlarından birisi de tembellik hastalığı işte.Çalışan ve başarılı olanlara ne mutlu .
Canım oğlum,
Bir yandan nankörlere dikkat ederek, bir yandan da insanlara faydalı olmak için çalışmalıyız. Bu çalışmamızın karşılığı maddi olmasa da çalışmak ve insanlara faydalı olmak gerekmektedir. İnsanların en iyisi gene insanlara faydalı olandır. İnsanlara mutluluk vermek, onlara yaşama sevinci aşılamak her zaman bana mutluluk vermiştir. Sana da mutluluk vermesini temenni ederim benim canım oğlum
Geleceğimin teminatı sevgili oğlum,
Sana İyilik yapana daha güzeli ile imkan ölçüsünde daha iyisi ile karşılık vermek , sana sataşana ve seni üzücü konuşan insandan uzaklaşman her zaman hayatının mutlu olmasını sağlayacaktır. Benim de hayattaki felsefem “ Bana iyilikte bulunana daha fazla iyilikte bulunmak, beni ciddiye almayanı da benim de ciddiye almamam , bizimle alay edenden uzaklaşmam “ şeklinde olmuştur. Bu felsefenin de her zaman faydasını görmüşümdür.
Canım oğlum,
Nankörlük büyükleri olduğu kadar küçüklere daha çok zarar verir.Çevresinde nankör insanların çokluğu sizin gibi çocukların geleceklerinden endişe etmesine,”insanlar böyle nankörlük edecekse bizlerin dürüst olmasına gerek yok” diye düşünmesine sebep olabilir.Bu yüzden çocukları nankör dünyadan uzak tutmak biz büyüklerinde görevi olmalıdır.Bu konuda bir baba olarak elimden geleni yaptığıma her zaman inanmaktayım.
Sevgili oğlum,
Senin de nankör insanları sevmediğini görmek bana her zaman mutluluk vermiştir. Küçük yaşta yaşadığın bu güzel duygularını , bir ömür boyunca yaşamanı ve hayata her zaman nankör olmamak, nankörlere hoşgörüde bulunmamak , nankör insanları sevmemek olursa , seninle beraber gelecek neslin hayatı daha güzel olacak .Gözlerinden öperim.
TURAN YALÇIN-TOKAT