Astronot Cemşit (Kenar Mahalle Öyküleri)
Tarihin kirli sayfalarına geçmeyen adı ‘’Hop Hop Ali Top Ali’’dir.Adamakıllı bir okumuşluğu yoktu ama o sınırsız bilmenin ve biliminson noktası olduğunu sanıyordu.Ne kadar inananı var bilinmez ama,’’Ben bilimin gölgesiyim’’ derdi.Yani cebren ağzı olup konuşan bir tip.Tipi tip.Hem sonra yalpa vurmada joker olan fizyolojisinin öyle birokulu okuma imkanı hep onunla sağ-sol gibi çatışan fenomenlerin genel toplamıydı.Çok okumuşluğun çok derdi olur ilkesi onun kendisine zar zor yön veren felsefesinin onyedinci derecede başvurduğu huduttu.Bu hudutun insandan arındırılmış tampon bölgeleri,mayın tarlaları,askerikulübeleri vesaire mesaireleri yoktu.Aksine,’beyninizdeki kerpiç karakolları yıkın’ tabirinin neden dünya edebiyatına yerleştiğini Astronot Çemşit bilemezdi.Birçok insan beynindeki karakolları yıkamıyor.Doğal bir afet bekliyor.Belki de oradan fay hattının geçmediğini sandıkları içindir.Halbuki Astronot Çemşit’e göre en çok fay hatları beyinlerde kurulu karakolların olduğu arazilerden geçer,en çok sarsıntı orda olurdu.Astronot Çemşit bunun farkındaydı ama bilim ve bilimin yaratıcıları bunun farkında değillerdi...Yani.Dünyayı algılamada üstüne yoktu Cemşit’inYandaki komşusunu tanımaması,yaşamın adsız kıyılarında unuttuğu anılarınadüşkünlüğünden kaynaklanıyordu.Yatıp kalktığı harap odası bilimadamlarının bu coğrafya da buluştuğu tek yerdi.Bilim adamlarının resimleri süslerdi sıvası dökük,rutubetli,örümceklerin hayde lili oynayalım dediği oda duvarlarını.Nevton,Edison,Einstein,Yuri Gagarin,NilArmostrong,Galile,Arzu Okay,Zerrin Egeliler...daha onlarcası onun hayatında önemli bir yere sahiplerdi.Bu ismi geçenler onun birincidereceden ataları oluyordu.Zamanın mahmur gözleriyle bakardı bu adamlara karabasan gecelere inat.Dikkat edilirse Arzu okay ve Zerrin Egelilerin resmi de vardı bu bilim adamlarının içinde.Bu resmimlere de,’Benim bilimimin lokomotivi’ diyordu her ne anlama geliyorsa. Cemşit hayatının solunu Rus asrtonot Gagarın’e sağını da Amerikalı astronot Armostrong’a hiç karşılıksız,yeni bir kuramcılık adına peşkeş çekmişti.Özeleştriymiş,özelleştirmeymiş,eleştriymiş,meleştriymiş onun şeyinin sahilinde bile geçmezdi.Belki de bu yüzden hep astronot olmak istedi durdu.Bu bilimadamlarının resimlerini görenler şaş maş kalıyor vayyyvayyyvay ayvay oluyor yani acayip şaşırıyorlardı kim olduklarına bakmaksızın.Cemşit orda iken herkes alkışlardı resimleri,Cemşit orda değilken yüzlerine tükürürlerdi.
Bir yürüyüş,bir grev ya da bir miting olsa herkes ya da birileri o sözkonusu eylemin içeriğini anlatan resim ya da pankart taşırken Astronot Cemşit bilim adamlarından birinin resmini taşırdı.Bu yüzden eylem sonrası ne polis ne sağcısı ne de solcusu bir fıske atamazdı Cemşit’e.Tek karlı ve zayiat vermeden çıkan o olurdu.Bunu da evrendeki canlıların kendsini keşfetmesine sayardı...(Bazen de karambole gelir çaprazdan on yıllık dayak yer,anası dışında bütün sülalesi ağlardı ya neyse.) Kavganın ortasındatek darbe yemeden orayı yırtar ve elindeki bilim adamlarının resimlerini,kedisini kurtardıkları için mıcık,mılç,puuç,puçç,mılç mılçdiye öper minnet borcunu öderdi.’’Oh bugün de yırtılmadan yırttık’’ derdi.Aslında onun ki egemen sınıfın gayri resmi tarihinden çalınmış enteresan bir taktikti.Ajanvari ama çürümeye yüz tutmuş bir yöntem.
Kenti çevreleyen tepelere akşam karanlık bastıktan sonra gider,burayı aydan bir yer farzederek astronotluk provası yapardı.Bazen işiöylesine ciddiye alır ilerletirdi ki,önünü görmediği karanlık uçurumlardan aşağı düşer,boku ağzından gelir,’kılçık’ adını verdiği kaburgaları kırılırdı.Çat çat,çatlatıyor o beni diye.Nasıl bir bilimdir bilinmez pek astronot olma aşkı hiç bir engel mengel hegel marks tanımazdı.
Enflasyonmuş, epilasyonmuş, tepilasyonmuş, zırtolasyonmuş, fısolasyonmuş, zammış,zulümmüş, katırmış,parantezmiş, noktaymış,virgülmüş... hiç biri aha şu kadar umrunda değildi.Gece yarılarında evin damına çıkar misyon gereği yıldızları seyreder,dama yıldız şekilleri çizer ve,’’...mına koduğumun dünyası biraz daha hafifledi.’’Ardından da,’’Acaba ben İnkaların bu zamana sarkmış Cemşit versiyonu muyum’’derdi düşünerek.Einstein atomları parçalamış ya o da evin damına çizdiği yıldız şekillerini parçalamak adına koca koca taşları alır küüütttt haa küüüttt diye büyük bir şiddetle indirirdi.Haliyle ev gelberi yar gelberi bu ne biçim serseri türü bir deprem olmuşcasına sallanır,evdeki herkes kendisini cehennem zebanisi gelmişcesine dışarı atardı.Baba,spartaküsvari bir isyan eşliğinde,’’Yaw bu depremde hep bize dadandı.’’ dedikten sonra meseleyi bir iki saat sonra anlardı.
Velakin baba Kerimo İlallah etmişti Cemşit’in elinden.Babanın,neuzbillah neuzbillah’ları ailenin kederini tayin etse de bu haykırış Cemşit’in şeyinden bile değildi.Astronot Cemşit’e göre din,bilimin bittiği yerde başlardı.Gerçi bunu dibi boş çomonistlerden öğrenmişti.Cemşit ne zaman böyle söylense,hemen muhafazakarlardan birileri muhalefet yapar,’’Ula pezeveng ve mezeveng senin bilimin başlamadı ki böyle diyorsun.Hade şimdi siktir get.’’ der ama bu asla Cemşit’in bilim aşkına gölge düşürmezdi.Çünkü his ve içgüdülerinin çatı kısmı bilimsel kavramlarla örülüydü ve bazen şu mitinglerde resmini taşıdığı ve kendisinin keşfine yardımcı olmamakla suçladığı Einstein gibi beyninin muhafaza edileceğine inanıyordu.Halbuki babası annesine,’’Bu Cemşit ölse onun beynini kızartıp eşeklere yedirecem’’ demişti bir keresinde. Evde oturduğu saatler işkencenin temel ilkeleri ile çakışan saatlerdi.Anası Nedime ile babası Kerimo’nun onu dinlememesi ya da ciddiye almaması ön bir kıyametin başlaması ve evin bütün camlarının ışık hızıyla kırılmasına eşdeğerdi.Bu,bilimdeki olası devrimlere ihanetti,bilimsel olguların arkasına köküne kadar kamış hatta aha böyle iki metrelik kazık sokmaktı.Cemşit’e göre de böyleydi.Ana ve baba bu güncel şeyin farkında olduklarından kendi cümle evrenelerinde ‘yok’ diye bir şeye izin vermezlerdi.Bilimsel sıkıyönetim hali yani.Cemşit anlatır onlar dinlerdi.Cemşit tipitip hareketler yapar onlar şey gibi,mööö gibi bakarlardı.Sıkıysa dinlemesin mööö gibi bakmasınlardı.Onlar Cemşit için konferansın zimmetli ve demir baş değerleriydi.Ana ve baba Cemşit manifestosunun somut koşullardaki somut tahlilleriydi.’’Sayın ilim,bilim ve beni sevenler.Sizi burda gördüm ya,bilim adına teşekkür ederim.Başlangıçlar buluşlara açılan kapılardır.Her kapı zırttttttttttt diye açılır ama bilim kapısı okşayarak açılır aynı şu duvarlarımdaki şeyler gibi,cıbıldak karilar gibi...Konuya girelim.Biliyorsunuz,iki bulut birbirine değer olur yağmur,yer ıslanınca olur çamur...Öle değil mi bavo,öle değil mi aney?’’ diye başlardı Cemşit.
İyi de yağmurun,yeri çamur deryasına çevirmesini bilmek bilim adamı olmaksa ve bilim için yeterli bilgiyse Bavo Kerimo ile Aney Nedime bilimin yaratıcılarıydı demektir.Cemşit aney ve bavosunun kafasında bunların geçtiğini seziyor ve o an hemen bilimsel bir darbeyle duruma el kol koyuyordu.’’Sakın haa bavo,sakın haa aney beni heşne fişne yapıp doğurduğunuza bakmam ortadan doğrarım sizi.Kerestecideçalıştım bunu biliyorsunuz.Zaten ne olduysa orda oldu...Mınakoduğumun kerestecisi bütün doğayı bana katlettirdi.Alim Allah keserim sizi ona göre.Rakipler istemem, gıcığım rakipizme.’’ der ve ardından kıllı göğüslerini gere gere nutkunu kaldığı yerden sürdürürdü.’’Sevgili bavo ve sevgili aney,zamanda yolculuk mümkündür.Ben bir bilim adamı olarak ufolarlan irtibata girecem ve bu işi birlikte yapacağız.Yalnız biraz para lazım sonra verin...Böle iki-üç tonluk his taşıyorum.Olsun ben ağır adamım.’’Oysa öyle cılız ve cıbıldaktı ki et ve kemiği kırk kilo bile gelmezdi.’’Zamanı gelmiştir aney zamanı gelmiştir bavo.Zaman kafami delmiştir,öle mi bavo öle mi aney?Ayniştayn (Einstein’i kastediyor)atomların anasını belledi,parçaladı.Bana birşey bırakmadı godoş.Acımadı atomlara.Kimbilir atomların ülkesinden kaç bin ton atom sürgün edildi,kaç milyar atomun köyü boşaltıldı,kaç milyar tanesi tutsak edildi.Ahaa atom karınca niye tek başına haa? Bak susuyorsunuz...Ben de kapıdaki bütün tavukları parçalamazsam şerefsizim.Hatta şerefsiz oğlu şerefsizim.’’ Cemşit’in bu son sözlediği bavoyu rencide eder ve bavo,’’Ayıp olmuyor mu oğlım?’’ Demekten kendini alamazken Cemşit hazır cevap,’’Niye?Kimin anasının atomlarına kış dedim ki...Sus bavo kafamın tenceresi atmasın.Vallahi bütün yumurtaları meleme yapar yerim on gün yumurta yüzü göremesiniz.Neyse.Cemşit’inizle gurur duyacak her gün aleminyumdan bir plakat alacaksınız.Şan şöhret yani.Hani bana pasporto verilmiyor ya,ne hacet elimin altında ensesi kalın bir bilim var.Bende sizi ve kendimi ışınlarım istediğiniz memlekete.İster Uganda’ya,ister Kongo’ya,isterAfganistan’a.’’Cemşit her ne hikmetse bavo ve aneysini en belalı ülkelere sürmek istiyordu.O konuşmasını sürdürürken bavo bir yandan her an Cemşit tarafından katledilmeyi bekleyen tavuklarına yanıyor bir yandan da o sayılan ülkelerin adını yeni duymanın şaşkınlığını yaşıyordu.O ülkeleri yakın köylerden sanıyordu.Ne kadar uzaktı bu köyler acaba?Bavo içine atamayıp soruyordu.’’Bu köyler ne kadar uzak ecep,oralar nereki?’’Cemşit bu vakitsiz sorular karşısında istifini bozmasa da,’’Yaw bavo illede şeyini bilimimin içine sokacan haa.Ahaa karin orda ne yapacaksan onlan yap.Benim bilimim böyle çüçücük sorulara cevap vermez,ona göre...Keresteci de çalıştığımı unutmayın ona göre.’’
Yine de bavo Cemşitinden birşeyler öğrenmenin dayanılmaz hafifliğini yaşar ama tavukları için de içim içim yanardı.Bana bir kelime öğretenin kırk yıl kölesi olurum sözü var ya,şimdiki alfabede 29 harf var.Her kelime kırk yıla eşitse bunun toplamı 1160 yıl eder.Haliyle bavo Kerimo her asrı kafasında tavuk gözüyle arşivlemiş iyi bir bilimsel denek olurdu ve Astronot Cemşit daha çabuk bilimsel sonuçlara varırdı.
Bavo her defasında bu rakamları düşündükçe bazen Cemşit için sadece,kısaltılmış haliyle it der geçiştirirdi.Sonu gelmeyen konferans Cemşit’in bavodan
kopardı para ile son bulurdu. Astronot olma sevdası onun kanına hatta her yerine işlemişti.Zaman zaman yazdığı şiirlerin konusu bile asrtonotizmdi.Gel zamangit zaman,amanın aman,mahalleli çığlık çığlığa ‘Cemşit geldiğinde kurtarın bizi o zaman.Kendisini yüksek bacalardan yere atarak güya yerçekim kanununun sahte mi hakiki mi olduğunu anlamaya çalışıyordu manyak herif.Bu yüzden kırılmamış kılçıkları kalmamıştı.Kılçıkizmin paradoksal iflası oluyordu bu acayip şey.Kemiklerin kırılması akabinde abonesi olduğu devlet hastanesinde onunla her gelişinde ilgilenen iki hemşire,Cemşit’in durumunun ağır olmadığı zamanlarda tep rep kep ve şep diye masaj adı altında bi gözel döverlerdi.Nasıl olsa Cemşit’te bunlara er geç deplasmanda hesap soracaktı.Hemşireler Cemşit’i paçavraya ve pancar küspesine çevirirken Cemşit uğradığı suikastıda bilimsel sezileri sayesinde anlardı.Ve sonra hemşirelere,’’Sizin cinsiyetinizde amansız bir parçalanma mevcut.Sinirleriniz şiddetli bir evrimden geçiyor.Bu beni dövmenizden belli cıbıldaklar.Ama atomlarınızın parçalanmasından sonra açığa çıkacak olan diğer mezhepsiz atomların sizi biçimlendirmesi olası.’’ Onun bu konuşmalarına aldırmayan hemşireler onu yine tedavi adı altında fırsat bu fırsat deyip tekrar paçavraya çevirirlerdi.
Cemşit’in mezhepsiz atom dediği bağımlı olmayan atomlardı.Yani gene Cemşit’e göre. Evdeki ampülleri kafaya takmıştı.Yok efendim Edison bu veledi nasıl bulmuş yok ben de onunla aynı gezegende yaşıyorum da ben niye bulamıyormuşum?!Siktir lan..pardon yani.
Velakin zaman su gibi akıyordu ama içilemiyordu.Kalkıp sık sık astronotluk yaptığı tepelere giderdi.Nedeni pek bilinmez ama genellikle engebelli tepeleri seçerdi.Kafasına iki göz yeri açtığı bir teneke geçirir,çöplerde topladığı parlakdefter ciltlerini kendisine sarar habire zıplardı.Yine ayakları altınabağladığı bir kiloluk salça tenekesi,ellerinde babasının inşaat eldivenleri ile o tepe benim bu tepe senin bir aşağı bir yukarı aşındırırdı.Saatlergece yarısını gösterse bile gitmezdi eve.Kırsal bilim bu dinler mi geceyi gündüzü?Yıldızlar aval aval seyrederdi bu dünyalı şapşalı.Yıldızlarsanki,’’Ula gene romantizmimizden eser bırakmadın.Defol git evine.’’der gibi bakarlardı.Bazı yıldızlar da,’’Ya oğlım Cemşit ya defol git evine şurda ağız tadıyla yıldızlı bir gece olalım yaaa.Ayın şevki vuruyor...Bakne güzel şırıldıyor Murat Nehri.Git kendini suya at,dalgıç olmayı dene öküz.’’ diye sessizce söylenseler de boşuna.Cemşit’te bunları duymuşcasına,’’Bana ne lan yıldızmış.Yıldızsan aşağı gel de görelim.Öyle tepeden nara basmak kolay.Buraya gelemiyorsanız bırakın biz insanlar gelelim oraya.Hem o şekvi dediğiniz 90 yaşında bir moruk,kimseyi de vurmaz.Marak etmeyin aya geldik sana da geleceğiz yıldız efendi. Benzim bulamıyorum olım benzin.’’ yanıtlarını verirdi. Yine böyle bir gün,kendisini tesadüfen gören dört arkadaşınıntakip etmesinden habersiz bir aşağı bir yukarı tenekeleri ve ciltleriyle zıplıyordu.İşin aslı bu dört kurnaz kentin bu kısımlarına kız tavlamaya gelmişlerdi.Kırsal romantizmin hıyarları denirdi bu tiplere.Akşam geceye dönmek üzereyken Cemşit’i görmüş ve aç karınlarını doyurmak adına bir eyleme karar vermişlerdi.Ortam çok sessizdi ve çıkardıkları her ses ilginç bir şekilde yankılanabiliyordu.Cemşit’i provada gördüklerinde bir iki ses çıkardılar ama Cemşit bunları pek önemsememişti ilk başlarda.’’Biz ufoyuz’’ dediklerinde Cemşit sesin geldiği tarafa,saklandıkları yere kulağını fit etmişti.’’Aman Allahım bütün dualarımı kabul ettin çok sağol.’’Halbuki hayatında dua ettiği ne görülmüş ne de duyulmuştu.Neyse dedi kendi kendine sonra.’’Hem sonra burda aylardır prova yapıyorum ufolar daha da görmesin mi?’’ Cemşit,yankılanarak kendi surat ve kulağına çarpan sesi can hatta misyoner duyarlılığıyla dinliyordu.Ses bir ırmak gibiakımını sürdürüyordu.Sanki barajdan elektrik akımıymış gibi.’’Ey dünyalı...lı...lı...lı...lı...lı...lı...Biz ufoyuz...zzzzz...zzzzz...zzzzz...Hep senin gıymetli mesajlarını aldık... dık... dık... dık... İyi dinle dünyalı kardeş...eş...eş...eş...Sen bizi değil biz seni görüyoruz...uz...uz...uz...’’ bazen ses çok uzun bazen de kısa çıkıyordu ağızlarında.’’Seniizlemeye devam edeceğiz.Her zaman buraya gelmeyi unutma.’’ Cemşit seviniyordu ve hakiki bir astronot mertebesine yükselmenin dayanılmaz hafifliğini yaşıyordu.O artık sıradan ve hemşirelerin paçavraya
çevirdiği bir astronot değil astronotların efendisiydi.Sürastronot.Sesi ileten kırsal romantik hıyarlar sürüsü Cemşit’in kendisini duruma iyice kaptırdığını görünce.’’Hop ve de top dedik.Sevinme öyle.Yoksa özeleştirini alır yukarıya raporunu veririz...iz...iz...iz...Bir mesele var burda...da...da...da...’’Cemşit kendisine hakim olamadıve onlar gibi konuşmaya başladı.’’Nedir mesele...ele...ele...ele...?’’karşıdan yanıt gecikmedi.’’Terbiyesizlik etme lan,ne ellemesi,kimi elliyorsun sen öyle?Öküz...üz...üz...üzzzz.Öküz.Biz burda adam gibi ufoca konuşuyoruz.’’Cemşit ufo olduklarına karar verdiği ses sahiplerini her ne pahasına olursa olsun ürkütmek istemiyordu.’’Yok ufo yoldaş onu demek istemedim...dim...dim...dim...Bende sizdenim...im...im...im...malzemelerim de eksik tam irtibat kuramıyom..yom...yom...yom...Yanlışım varsa kusuruma bakmayın...ın...ın...ın...’’karşıdakiler hemen seslendiler,’’Adamın asabınıbozma Vallah çıkar gideriz kabak ve de hıyar gibi ortada kalırsın.Bir daha
buraya eli boş gelme Cemşit misin,hamşit misin.Her ne boksan artık...ık...ık...Biz o kadar ışık yolu geliyoruz aç mısınız tok musunuz diye soran yok.Ayıptır be...be...be...be...Bir de utanmadan gece gündüz çağırıyordun.Kalıbından utan moloz...oz...oz...oz...Gerçi biz element yiyoruz ama dedik bakalım dünyalıların yemeği nasıl...ıl...ıl...ıl...Anladın mı lan tırro...ro..ro...ro...?Git şimdi istediklerimizi al gel.Bir saatte kadar gelmesen bir daha dünyaya gelmek haram olsun.Başka Cemşitlerin gezegenine gideriz.Anladın mı Cemşit...it...it...it...’’ Cemşit onların isteğine bilim adına boyun eğse de içten içe,’mına koduğumlarım masrafa koyacaklar beni’ diye içinden söylenmeden edemiyordu.’’Ne arzu ediyorsunuz gezegendaşlarım...ım...ım...ım...’’ Karşıdaki ses isteklerini sıraladı.’’Dört tane pişmiş tavuk,iki yetmişlikrakı,iki kilo elma,iki kilo şeftali,bir bidon su,dört tane pide ekmeği,bir kasa gazoz,iki paket hakiki samsun,iki kilo hıyar,bir kilo domates,bir karpuz,ikikilo kuru pasta...ta...ta...ta’’Cemşit,ufoların bu istekleri karşısında titredi.Karşısında kuru kayalıklar ve sesten başka bir şey yoktu.Yutkunarak,’’Yaw ufo meslektaşlarım bunlar sizi tutar.Rakı içseniz geri gidemesinizki.Sarhoş olursunuz.Uçağınızı ben kullanamam,ehliyetim yok...ok...ok...ok...’’Ses hiç beklemden yetişti,’’Gevezelik etme lan.Yoksa bi daha buralara gelemesin ona göre...re...re...’’ Cemşit bilim aşkı uğruna bu istenenleri bir kaç saat içinde alıp getirdi.Ses,getirilenleri istenen yere bırakmasını söyledikten sonra kente geri gitmesini ve güneş doğduktan sonra geri gelmesini emretti.Cemşit emre itaat etti.Güneşin ilk ışıklarıyla söylenen yere geldiğinde yemek artıklarından başka şey görmedi ve dost doğru eve gidip,kandırılmanın etkisiyle duvarlarda resmini astığı bütün bilim adamlarına su ve fırtık karışımı tükürdü.Bavo ve aneyi olup biteni şaşkınlıkla izlerken Cemşit onlara döndü,’’Kerstecide çalıştım,sizi ortadan ikiye bölmeden gidin bavo ve aney’’ derken aslında yediği dört metrelik kazığın verdiği bilimsel sancı yüzünde kıvrandığından sözediyordu.
Zeki Nurçin
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.