Gothe_2(Dünya Klasiklerinden)
Gothe_2(Dünya Klasiklerinden)
• ÖLÜM EN BÜYÜK İBRETTİR
Deryalarda sonsuzluğu aramaya ne hacet
Al sana deryalar gibi Karacaahmet
Şiirinde,şairin söylediği gibi ölüm,bir insan için ibret olmaya değecek ve de fazlasıyla yetecek bir olaydır.Goethe de,hem dünyacı ahlaka,hemde ilahi ahlaka bu yüzden önem vermiştir.O,ilahi ahlakı ölümle görmüştür.Dünyada huzur ve sükunetin ancak ilahi ahlakla olabileceğine inanmıştır.
Bu yüzden”Und Wer Sich Selbst Erkennt,Erkennet Seinen Gott.”,”Nefsini Bilen Rabb’ini Bilir.”demiştir.
Bir dostuna yazdıgı mektupda şunları söylemiştir Goethe:”Kendi hakkımda söyleyecegim bir şey varsa,o da kendi işime baktığımdır,kendimi terbiye ettiğimdir.”
Düşünerek,araştırarak,doğrulara ulaşmış ender insanlardandır Goethe.Avrupalılar ona ”Avrupaya modern şiiri getirmiştir” derler ama o,ısrarla ”Kaynağım Züleyhalar,Timurlar, Peygamberler,Celaleddin Rumiler,Firdevsler, İbrahimler,Bakiler,Hafızlar.”demiştir.Demek ki Doğunun rüzgarlarında bereketler var…
Keşfedenler için…
Goethe gibi.Çünkü bu rüzgar Avrupaya esince Avrupayı modern yapmış.Tıpkı Daniel Defoe’nin 25 Nisan 1719’da “Cuma” isimli Müslüman bir zencisiyle meşur Robinson Crusoe ‘yi arap müslümandan kopya ettiği gibi; Moll Flanders’larının(³) dahi Binbir Gece Masallarından taklit ettiği gibi; Monteigne ‘nin denemelerinde bol bol ayet ve hadis kulladığı gibi…Görmek isteyen biraz dikkatli baksın ayna gibi görür; Tolstoy’un Hacı Murat ‘ı gibi; Aleksandre Duma’sın Monte Kristo Kont’unda Hristiyanlık ilkesine ters düşmesine rağmen “Ben Allah’ın İntikam Kılıcıyım” yani “Kısasta Adalet Vardır.” İlkesini Kur’an’dan alıp işlemesi gibi…Gibi…Gibi…
Bunları şunun için anlattım: Bizler uyuyoruz, atalarımızın tozlanan cevherlerinin farkında değiliz.
Şemsi Tebrizliler,Mukaffalar, Şeyh Sadi Şirazileri, Gazaliler, Mevlanalar, Kul Sadiler, Behlül Danalar, Nizam-ül Mülkler (Siyasetname) ,Şeyh Edebali’ler (Şeyh Edebali’nin Osman Beye Nasihatı) Yunus Emreler…
Sheakspear’lere,Dante’lere,Goethe’lere, Tolstoy’lara, Schiller’lere, Herder’lere, Camus’lara, Balderot’lara, Balzac’lara, Arthur Miller’lere Averçenko’lara, hatta Diderot’lara, Abrahan Lincoln’lara, Kafka’lara, Mahatma Gandhi’lere…
Neler vermişlerdir neler! Johatson Swift’in Lilliputları’ın Nizam-ül Mülk’ün Siyasetname’sindeki Padişah Behram Gür ile Vezir Raştu Ruşen arasında geçen uzun dialoglara, vefa ve ihanetler tıpatıp benzemesi rastlantı olamaz.
Padişah Behram Gür menfaatperest Vezir Rastu Ruşen’in zalimliklerini, sinsi, politik oyunlarını çok sonra anlıyor ve diyor ki “Halkımız sürüdür, vezirlerde bizim emin adamlarımızdır.Memleketin ve halkın durumunu karışmıştır.Her kimden sorsam bana doğru söylemiyor.Vezir Rastu Ruşen’in durumunu araştırmak alınacak en iyi tedbirdir.” Olayların sonunda, menfaati için neredeyse komşu devletle savaş çıkaracak olan yine neredeyse halk ayaklanmasına sebep olacak olan
Vezir Rastu Ruşen idam edilir. Ve padişah şöyle der:”Adalet güçlünün karşısında dev adamdır, zayıfın karşısında cüce adamdır. Devi cücelerin karşısına, cüceyi de devlerin karşısına çıkaramazsınız. Yani güçlüyü zayıfa zayıfı da güçlüye mukayese edemezsiniz. Biz onun için ne devler ülkesiyi, ne de cüceler ülkesi” Johathan Swift Nizam-ül Mülk’ten yüzyıllar sonra yaşamıştır.
İbn-el-Mukaaffa, hayat felsefesi, fazilet, ahlak, erdemli olarak iş başarma konuları hakkında Dale Caregie’nin bile faydalandığı yazardır.723 ile 759 yılları arasında yaşamıştır. Kalila ve Dimn önemli tecrübe eserlerindendir(4) . Adap-ul kabir(5) isimli yazısında şöyle demiştir “Eğer ağır başlı, etkili olmak, herkesin dostluğunu kazanmak, içinde tehlike ve güçlüklerin bulunduğu bir yol tutmak istersen bilgisizmiş görünen bir bilgin konuşmasını bilmezmiş gibi konuşan bir kimse ol. Asla ciddiyeti alay ile karıştırma, bu seferde anlaşılmaz olursun.Ciddiyet suratsızlık olmamalı; güler yüzlülükle alaycılığa bulaşmamalı
Müslüman şair hafız’ı okumuş olan Goethe şöyle demiştir: “ Ey hafız-ı şirazi, sen bana bakar himmet edersin. Ben senden bir fal istemekteyim, sen sırlısın.”
Die Weissagungen Des Bakis (Baki’nin hikmetli sözleri) adlı eseri yazan Goethe Baki ile ilgili şunları yazmıştır: “Sadece istikbalden değil halden de haber vermekte Baki
Gizliyi işaret etmekte bir dahi gibi
Sihirli asa burada, lakin hani, göstermiyor hazineyi
Sadece hassa ellerin diktiği fidan yeşeririr.”
Aynı şekilde Avrupa’ya modern şiiri getiren Goethe’nin şiirinin modernliği nereden geliyor… bir örnek daha vermek istiyorum…
DSCHELLAL-EDDİN RUMİ SPRİCT!
Verwesilst dıu in der welt, sie flieht als Traum
Du reisest, e in Gechick bestimmt den Raum
Nicth Hitze, Költe nicht vermagst du fest zu halten,
und was bir blüth, sogleich wird es veralten
CELALEDDİN RUMİ DER Kİ!
Dünyada bulunman,senin için bir rüya gibidir.
Yolculuğu sen yaparsın,nereye oldugunu kader çizer
Sıcak ve soğuk üzerinde tasarruf sahibi değilsin
Çiçeklenen her şey heme solacaktır
Kenan Sayın
Bu şiirin hikayesi:
Kaynak..:Acılar İçinde Başarıyı Yakalayanlar...(Ö.Faruk RECA)
Seri halinde bölüm bölüm kitap tan Yazıya Döken Sevgili Oğlum
Methe Kadir e İthafımdır...! Teşekkürler Oğlum..)
YORUMLAR
Geständnis (itiraf)
Was ist schwer zu verbergen?Das Feuer!
Denn bei Tage verrät,s der Rauch,
Bei Nacht die Flamme,das Ungeheuer.
Ferner ist schwer zu verbergen auch
Die Liebe;noch so stille gehegt,
Sie doch gar leicht aus den Augen schlägt.
*
___
itiraf (Geständnis)
Saklanmasi zor olan nedir?Ates!
Cünkü,gündüz dumani ele verir o ejderi
Gece alevi.
Bir de saklanmasi güc olan,
Ask,dir;her ne kadar sakin olursa olsun,
Kolayca gözden fiskirir.
*
Johann Wolfgang Von Goethe
(1749-1832)
Goethe,nin cok sevdigim bu siirini paylasma geregi duydum...
selam-sevgi-saygi ile