- 974 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
”Cennet Vatan Yokolmuş"-Kızıl Gözyaşları-1
“CENNET VATAN YOK OLMUŞ”
1 Temmuz 2003 - 8 Temmuz 2003 tarihleri arasında “Cennet Vatan Kırım” topraklarında idim. Kartbabaylarımın (dedelerimin), Kartanaylarımın (ebelerimin) 93 harbinde zorla sürüldüğü o güzelim “Cennet Vatan Kırım” topraklarını ölmeden gördüğümden dolayı Rabbime şükürler olsun...
Bir mecnun misali dolaştığım yerlerde zaman zaman gözyaşı döktüm, zaman zamanda gördüğüm güzelliklerden dolayı kuvandım (sevindim). Bu gezi ile ilgili olumlu ve olumsuz izlenimlerimi fırsat buldukça sizlerle paylaşacağım.
Yalnız şunu hemen hatırlatayım: Diasporadaki (Kırım dışında yaşayan ) hiç bir Kırım Tatar Türkü , Kırım’ı görmeden bu fani dünyayayı terk etmesin. İmkanı olan en kısa zamanda bu güzel vatan topraklarına “sıla-yı rahim” yapsın. Biliyorsunuz “sıla-yı rahim;akraba ve yakınlarını ziyaret etme, hâl hatır sorma ve yardımda bulunmadır” ve sıla-yı rahim insanın ömrünü uzatır.
Bu topraklarda yatan şehitlerimiz ile bu vatana binbir güçlükle dönmüş, başını sokacak bir eve sahip olabilmek için, karnını bir tas çorba ile doyura bilmek için, Kırım Tatar Türklerinin yok olmadığını dünyaya haykırmak için, ayakta kalma mücadelesi veren kardeşlerimiz sizlerin ziyaretini dört gözle bekliyor.
Genelde insanlar gezilerinin ilk gününden anlatmaya başlarlar. Bense sizlere Kırım’dan ayrılışımızın son günü hava alanında on saat rötar yapan uçağımızı beklerken tanıştığım, aslında “Kırım Tatar Türkü” olmayan, ama gönlü Kırım Tatar Türkleri için çarpan bir kardeşimin dudaklarından dökülen şiiri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bu kardeşim :
-Kırım’ı nasıl buldun? dedi. Ben de:
-Hem cıladım(ağladım), hem de kuvandım, dedim. Arkadaşımın dudaklarından aşağıdaki şiirin mısraları döküldü birden.
-Ne olur? Bu şiiri bana yazar mısın? dedim.
-Şiir çok uzun şu anda zamanım yok, dedi. Ben ısrar ettim. Uçağımızın kalkış saati ileri bir saate ertelenince, arkadaşım banka oturdu, eline not defterimi verdim, beynine satır satır yazdığı şiiri mısralara döktü.Şiir bitince,
-Yazarı kim? dedim,
-Bende bilmiyorum. Ama bazı mısra ve kıtalarda benimde duygu düşüncelerim var, dedi. Gözlerinden yaş damlayan kardeşim, ağlayan gözlerimin içine bakarak:
-Ne olur? Gelin bu güzel vatana yerleşin. Burada sizlerin sayısının çoğalması gerek, dedi.
Daha sonra öğrendiğimde, bu kardeşim güzel bir Kırım Tatar kızı ile evlenmiş. Yani kiyevimiz (eniştemiz) bolgan(olmuş).
Şiirin yazarının adını ben de bilmiyorum. Bilen varsa bu şiirin altına ismini yazalım. Böyle güzel bir şiiri yazan her kimse kalemine, yüreğine sağlık diyorum.
Uçağımızın tam Akmescit hava alanında kalkışı sırasında bu şiiri ikinci kez okuduğumda İzmir Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan arkadaşım Deniz Ünsalan bey, uçağın penceresinden dışarı baktı:
”Bu güzel vatanı rahmetli babam çok görmek istedi. Ama göremeden vefaat etti” dedi ve o da cılamaya başladı. Halil İbrahim arkadaşım:
”Deniz Bey!.Üzülmeyin...Rahmetli babanız göremedi bu cennet vatanı. Ama çok şükürkü siz onun yerine geldiniz, ziyaret ettiniz ve şimdide gidiyorsunuz. Rahmetli babanızın ruhu belkide sizin gözlerinizle bu güzel Kırımımızı seyretmiştir. Metin olun” deyip elli yaşlarına merdiven dayamış bir öğretim üyesini teskin etmeye çalıştı. İşte beni ve Deniz beyi “Cennet Vatan Güzel Kırım”da cılatan (ağlatan), duygularımıza tercüman olan bu güzel şiiri hep beraber okuyalım. Şairimizin affına sığınarak, şiirin başlığına, şiirin mısralarından esinlenerek “Cennet Vatan Yok Olmuş” dedim.
CENNET VATAN YOK OLMUŞ!...
Cennet Vatan deyip geldim Kırım’a,
Bülbül kıskandıran bağlar yok olmuş.
Bu hali görünce gitti ağrıma,
Ölüler mezarsız, sağlar yok olmuş.
Şimdi matem tutar Kırım’da dağlar,
Siyaha bürünmüş yemyeşil bağlar,
Camiler yıkılmış minare ağlar,
Ezanlarla süslü yıllar yok olmuş.
On sekiz mayıslar ne kara günmüş,
Binlerce çaresiz trene binmiş,
Melekler ağlamış, şeytan sevinmiş,
Vagonlarda nice kullar yok olmuş.
Ne oldu Ey Vatan! Ne oldu sana?
Neden düştün böyle derde hicrana?
Han Sarayım sanki dönmüş zindana,
Hanların kükrediği yıllar yok olmuş.
Camisiz çeşmesiz bu nasıl Vatan?
Seni solduranlar korkmaz Allah’tan.
Dua bekler benden kefensiz yatan,
Giray Han’a giden yollar yok olmuş.
Mezar taşlarını söküp atmışlar,
Bayrağı sancağı çekip atmışlar,
Kitabı Kur’an-ı yakıp atmışlar,
Yapmayın diyen diller yok olmuş.
Derdimi anlatmaya gücüm yetmiyor.
Ağlamam feryadım çare etmiyor.
Bahçemde şimdi bülbül ötmüyor.
Lale boyun bükmüş, güller yok olmuş.
Bu ne haldir canım kardeşim.
Ceyhun olup, akar gözümden yaşım.
Bitmiyor ne kadar uzunmuş kışım.
Meyvelerle dolu dallar yok olmuş.
Sormayın dostlar halim perişan.
Eski Vatanımdan kalmamış nişan.
Vatan vatan deyip denize koşan.
Dereler kurumuş, çaylar yok olmuş.
Akmescit mescitten mahrum edilmiş.
Çanların sesine mahkum edilmiş.
Güneşin önüne perde çekilmiş.
Yıldızlar dökülmüş, aylar yok olmuş.
Han Saray Camisi taşlarla dolu.
Bahçesi secdesiz başlarla dolu.
Mihrabının gözleri yaşlarla dolu.
Müminlerle taşan saflar yok olmuş
Zincirli Medrese Veliler evi .
Şimdi eylemişler deliler evi.
Gaspıralı ağlar, yaslı yüreği.
Kitaplarla süslü raflar yok olmuş.
Kader böyleymiş evvel ezelden.
Günah bizden , Rabbim af ise Sen’den
Ağlamaktan başka ne gelir elden.
Huzuruna kapanan yüzler yok olmuş.
Güneşe yol vermez kara bulutlar.
Kesilince hayattan bütün umutlar.
Yanar canlı canlı Musa Mahmutlar.
Ceset şöyle dursun küller yok olmuş.
N’olur Rabbim yardım et bize.
Karanlık gece dönsün gündüze.
Tut elimizden tutki çıkalım düze.
Yollar karla kaplı, izler yok olmuş.
Ya Resulullah canım cananım.
Affet beni ne olur Nurlu Sultanım.
Ellerim bomboş şimdi büyük hicranım.
Sana vereceğim güller yok olmuş.
İsmail oğluyum başım secdede.
Dilim duadadır gündüz gecede.
Yarab baharı göster bizede.
Gül kokusunu taşıyan yeller yok olmuş.
Yok olmuş cennet vatanın eski güzelliğine kavuşması için, Kırım’a gönül vermiş herkesin üzerine düşen görevi yapmasını arzu ediyorum.
Savlukman kalın.(Hoşca kalın)
Şükrü Bilgili
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.