Tarih deliliklerle dolu...
Kafka’nın değişim eserinde hayvanlaşan hayat anlayışımızı kaç kişi anlayabildi ki, intihar etmek için çabalarını kaçımız düşündü ki, yoksa hasta bir kişiliğimi okuyoruz.
Kaç kişi sanat adı altında Mozart’ın sarayda kızların peşinde koşarken krala yakalanmasını biliyor ki, kız çığlıklar içinde kaçarken Mozart onun peşinde koşuyordu. Üstü başı dağınık, kendinden geçmiş bir halde kralı karşısında görünce susmak yerine krala şunu demişti; ‘’ben bayağı biriyim ama yazdıklarım bayağı değildir.’’
Zweig Tanrının bileklerinden tuttum derken, kaderime ben hakimim demek istediğini. Hugo’nun kadın düşkünü olduğunu, Dostoyevski’nin kumar tutkunluğunu, Balzac’ın dolandırıcılığını, Poe’nin ayyaş olana kadar içtiğini, sen sarhoş mu yazıyorsun dedikleri zaman kaç kişi yüzünde beliren sanat anlayışı ile yaşamının arasındaki uçuruma kendini koydu ki...
Tarih deliliklerle dolu, kaç kişi bu deliliklerin arasında yolculuk yapmak ister ?
Gecenin mahremiyetini yırttım derken Rimbaud’u kaçımız anladı, Verlain korkularının kendini uyutmadığını, Nietzsche otel odasında kusmukları içinde ölürken yanında hiç kimsenin olmamasını, Miller’in karısını sattığını bile bilmiyoruz belki de…
Gorki gibi yazabilmek için on yılımı harcarım diyebilecek kaç deli var aramızda, Descartes aklın kuralları eserini yazdıktan sonra tebessüm içinde övünerek kahvesini yudumladığını, kendi romanında kurguladığı kişiliğe herkesten önce kendisinin inandığı Gogol gibi kaç kişi var kurgusuna güvenen….
Tarih deliliklerle dolu…
Cıpolla’nın iktisat tarihine meydan okuduğunu bile unutmuşuzdur.
İbni Sina’nın tıbbı üç kelime içine alıyorum dediğinde kibirli halini , Batuta her gördüğü yüze inancını sorduğunu, Farabi mutluluk teorisini kalem alırken mutsuz olduğunu kaçımız düşündü ki...
Düşüncelerin sakıncalı olabileceğini bile krallar savaşları kaybettiklerinde anladıklarını, kardeş kavgalarının gölgesinde suskunlukları, saray odalarında musiki yerine Fransız müziğinin seslendirildiğini, kaç kişi gerçeklerin bizim düşündüğümüz gibi olmadığını biliyor ki…
Tarih deliliklerle dolu….
Sanat anlayışını hayatları ile kıyasladığınızda kaç sanatkar, kaç yazar, kaç şair, aklımızda hayal etmiş olduğumuz şekilde yaşadı ki…
Sanat delilik ister demiyorum, ama sanatkar deli olabilir…
İnsanları yazdıkları ile anlamalıyız, yaşantıları ile anlamaya çalışırsak sanatlarının güzelliğine haksızlık ederiz…
Dedim....
.)
..........
Sevgiyle kalın....
YORUMLAR
hayat çoğu insan için büyüleyici değil..
bu büyük yazarlar, büyük düşünürler, tarihta iz bırakmış çopu için böyle..
ama bence onların bir farkı var.. onlar içinde yaşadıkları dünyadan başka bir yer keşfetmişler,bu dünyaya eserlerini yazarken girebilmişler...bir tür boyutlar arası geçiş gibi..
ve eserlerinde bize bu dünyayı inatla göstermeye çalışmışlar..
bu dünyayı anlarsak o insanları da anlarız gibi..
..
bu yazı benim için yolculuk gibi oldu...güzel geçişler var...
denemelerini okumak ayrıcalık bence..
yazmaya devam..
sevgimle..
adı sanatçıda olsa soyadı İNSAN...
yazdığın büyük sanatçıları ve benzer yaşananları yargılamamak gerekir...
hepsi insana ve yaşama dair...
benimde çok sevdiğim bir söz var...
akıllıca delilik ve dervişçe neş'e her insana yakışır...
aklı ve dervişliği elden bırakmamak kaydıyla elbette...
tarihi ayna ettin kimbilir kimlere, belkide kendine...
keyifle okudum, bilgilendim...
saygıyla kutluyorum...