- 983 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Sanırım Tüken(m)iyorum!
Ne istersin ki benden bilmem… Artık aldığım nefesin yaşantıma bir katkısı yok. Üstelik dalıp-gitmelerim ruhsal sağlığımı her gün daha da bozuyor…
Emre onbey
(dün tüm aramalarıma rağmen kendime bir türlü ulaşamadım…)
Tuhaf bir sürgün benimkisi; yeryüzünde senin hiç olamayacağın yerlerde cezamı yalnızlıkla süslüyorum. Eriyorum. Yokluğuna direndikçe yalnızlıkta çoğalıyorum. Çelişkiler benden yana, bilinmeyen bilmeceler gülümsüyor zavallı yüreğime. Art arda gelen yıkımları ezberlemekte yenilmiyorum bir tek hayatta… Sanırım tüken(m)iyorum!
Daha ne istersin benden bilmem ki… Bir bilsen, beni yok sayarak kazanacaklarının hesabını en son soracak kişi olduğumu. Sığ bir okyanus görüntülü su birikintisinden başka, en fazla darağacının düş kırıklığı yaratan beklentisi olabilirim sadece. Yargısız infazların pazarcı kişiliği bile benim kadar yabancı bir ürperti yaratamaz sende. Biraz düşün bensizliği, bak-gör nasıl her şey daha da güzel olacak!
“geceler boyu hüzünlü inlemelerim çoğunu sağır etti, ya seni?”
Zor… Çok zor, gerçekten! Yeşil bir tabakanın üstünde maviliğe bakmak çok tesadüfî bir gerçeklik… Yaprak açarken bahardan “açabilir miyim, müsaade eder misiniz?” demek, değil ki… Neyse biraz yağmur yağsın arınalım günahlarımızdan, kucağımı açtım. Bekliyorum damlacıklarımı… Yağdır Mevla’m!
Ben bıraksam, o bırakmaz ki… Bu hayat yapamaz ahmaksız! Dertlerini yükleyip bir bedene ömür törpülüğüne soyunduramaz benden başkasına. Onun için ellerini çek üzerimden, isteme benden hiçbir şey. Şimdi bunun vakti, yani intihar değil tabiî ki de ama hiçbir dilekte olamaması gereken bir istek bu! Yok-oluş sinyalleri tüm radyolardan yayılınca, duyarsın bir çığlık sende, rüya sanarsın ama yanılırsın… Tuhaf bir sürgündür bu. Unutma! Anlaşılmak için yaşanmaz hiçbir zaman…
(daha ne kadar yaralarımı büyüteyim bilmiyorum ki… Git işte!)
Anladın mı şimdi, içimde kötülük dans ederken olmaz sevgiye dair umutlar. Yıkılırız. İsteme yüreğimden hiçbir şey… Yok! Bana yazdırmamalıydın bunları. İçimdeki sesler bilinmeyen yollarda seni aramaktalar… Oysa ne kadar çok isterdim kafanı karıştırıp, sana yazmak dışında hayaline fısıldamak. Bak yine olmuyor, yapamıyorum… Çünkü hala yüreğimde ince bir sızı “seni seviyorum, çok… Çok özlüyorum!”
Kalbim, inan yazmak istemediklerimle uğraşmaktan o kadar yoruldum ki… Gözyaşlarım ağır gelir, taşıyamıyorum. Sanki her an ansızın Azrail’in kollarında kendimi bulacakmışım gibi… Bana yalanlarla geliyorlar, durmadan.
Ölümüm en kestirme yoldur, sana kavuşmak için…