- 3602 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
Ayakkabı Tamircisi Piyano Çalan Yaşlı Adam
Ayvalık 1992 yaz günleri.
Evladım Gizem Gökşen ile Ayvalık sokaklarında gezinirken eski piyanosu, eksi radyosu ve ayakkabısının arkasına basmış yaşlı sahibiyle bir ayakkabı tamircisi dükkanı takıldı gözümüze ve gönlümüze.
Eski piyano, eski radyo ve yaşlı adam arasında eski günler kokan tarihsel bir uyum vardı.
Kızımı bilemem ama ben hayran oldum. İkinci hayranlığımız ise merakımız üzerine resimde görülen ayakkabı tamircisinin mutlu yüz ifadesiyle şöyle bir diliyle dudaklarını ıslatıp piyanonun başında minik konser verivermesiydi. Yine kızımın bir şey anladığını sanmıyorum ama hoşuma gittiğinden eminim; yıllar sonra o da müzik eğitimine başlayacıktı.
Yaşlı Ayakkabı Tamircisinin resimdeki hali konser sonrasının mutlu görüntüsü.
Bir sigara yaktı minik konseri beğenilince. Ayhan Işık ile tanışıklığnı anlattı bize. Yakınlardaki bir kahvehaneden iki çay söyledi. Kızım için kola ya da gazoz teklif etti çay içmez diye. Kızım "cık" dedi. O yıllarda kendine ne teklif edilse itiraz ederdi. Bakalım günün birinde evden uçma zamanı gelince "cık" diyecek mi? Yoksa uçarak mı gidecek?
Dükkanın duvarı eski Yeşilçam aktör ve aktris resimleriyle süslüydü. Ayhan Işık, Sadri Alışık. Ve yeşilçamın o ünlü dört kadını ve tabi ki Erol Taş. Köy filmlerinin aktörleri Eşref Kolçak ile Tugal Toksöz’ü yan yana ayrı bir yere asmıştı.
Sigarasına hiç laf etmedik piyano çalan ayakkabı tamircisinin.
Giderken kapıya kadar uğurladı. Ceketini sıcak yaz günlerinde bile çıkarmayan nazik bir adamdı o piyano çalan yaşlı adam. Dükkanın üst katı eviydi. Rahat olsun diye ayakkasının arkasına basmış ayakkabı tamircisi. Bu O’na çok yakışmıştı.
Söylemesini unuttum. O eski radyo hala çalışıyordu. O zamanları gözüm sağlamdı. Radyonun markasını okudum ama unuttum. Kızımın ayakkabıyı "akile", portakalı "pırtakal" diye söylemekten yeni vazgeçtiği yıllardı.
Şimdilerde, o gün, o eski radyonun çalıyor mu diye butonu çevrilince gelen çıt sesinden sonra aniden çalmaya başlayan:
Yıllar ne çabuk geçti o günler arasından
Bir tel saç onun kaldı bütün hâtırâsından
Hâlâ duyarım bin sızı ben her yarasından
Bir tel saç onun kaldı bütün hâtırâsından
hicaz şarkısını dikkatle dinlerim. Son iki satırı sonradan öğrenilen.
Hüzünlenirim. Kiminde nemlenir gözlerim
YORUMLAR
Derim ki, bir artist hep kötü rolleri oynuyorsa, o kötülükleri sergilemek içindir. Erol Taş'ın Cankurtaran'daki kahvesine gitmiştim iki oğlumla birkte. Şefkatle kucağına aldı oğullarımı ve fotoğrafını çektim...
Bir Mardin Münih Hattı dizisi izlemiştik TV'de.
Orda çok gıcık bir adam vardı Helga'nın babası.
Oysa böyle bir dizide rol almak bu ırkçılığı kınamak için olmalıydı. Nitekim Helga'nın kötü kalpli babasının gerçek yaşamda ırkçılık karşıtı derneklere üye çok değerli bir zatmış.
Konu başka yerlere geldi ama, şunu söylemeyi unutacaktım az kalsın.
Ben Gizem kızımı çok seviyorum.
Tanımadığımız ama duruşuyla , kalitesiyle ve yüzündeki çizgilerden anlaşaılacağı üzere yaşadığı derin, acı dolu ama saygın yaşamla bizde hoş anılar bırakan insanalr girmiştir hayatımıza elbet.
Ben bu bahsettiğim hususta yaşlılarla iyi etkileşim kuruyorum. Onların yüz çizgilerinden yaşadıkları hayatı öğrenmeye çalışıyorum
Ne güzel bir anı yazısı olmuş.Tebrikler.
Yıllar ne çabuk geçti o günler arasından
Bir tel saç onun kaldı bütün hâtırâsından
Hâlâ duyarım bin sızı ben her yarasından
Bir tel saç onun kaldı bütün hâtırâsından
Ah, bu şarkıların gözü kör olsun..))
Sevgili Ramazan anılarda yolculuğa çıkardın, çocukluk yıllarımda benim de mahallemde Lokman adında ayakkabı tamircisi vardı, ağzında küçük çiviler önünde demir örs ve elinde arkası genişce özel bir ayakkabı çekici, yerde de bir paslı içi simsiyah suyla dolu bir vita yağı tenekesi, pençe yapacağı köseleleri içinde ıslatırdı. Of ya hu uzatsam öykü olacak burada oysa ben bu harika yazını alkışlamak için başlamıştım yorumuma.
Gönlü güzel, yüreği sevgiler saçan kardeşim okumakta ne kadar gecikmişim bu harika yazıyı.
18 yıl geçmiş bu hüzzam anıların üstünden ve sen hala o günlerden yaznış /bizlerle paylaşmışsın kimbilir yaşıyor mu hala ayakkabı tamircisi sanmamakla berarber en vicdani duygularımla yadediyorum.O bölgenin çocuğu olarak büyüdüm /Ayvalık'a selam olsun .Yazan okuyan yadedenlere selam olsun çok etkili ve notaljiydi.Kalemine bin sağ.
çarpık bacaklı adam asla çarpık olmayan bakışlaları ve görüsüyle dalar içeri...önce koklar havayı ve alması gereken o mistik tütsüyü hisseder..biliyorum ki o karıncaların avucundan su içer....o zaman diyorum ki o eski piyano o eski radyo ve eskimeyen kızının hiç bitmeyecek masalı başlar geçmişten günümüze.
keşke vakit dar olmasaydı da alıp başını gitseydi bu satırlar silsilesi..kim bilir belki tekrar dönüp arkası yarın şeklinde uzatırım izlerimi.
sevgiler baki dostum, güzel insanım, babacanım.